Kaçaklar

325 20 5
                                    

Herkes toplanmış benim başımda beni ağlatmak için dönüyordu. Mutluyum işte abi ağlamıyorum niye zorluyorsunuz ki. Banu ikide bir yüzümdeki tülü kaldırıp bakıyordu. Tekrar baktığında "Kızım aglasana artık Allah Allah mal mısın ayaklarımıza kara sular indi kına bile birazdan kuruyacak ağla hadi de sürelim şu kınayı" dedi. Tekrar başımda dönmeye başladılar. Sesleri o kadar iğrençti ki bu beni sadece güldürüyordu. Ne kadar ağlamak için kendimi zorlasam da olmuyordu. En son parmaklarımla gözlerimi oluşturdum yaş gelene kadar uğraştım. Banu tülü açtığında "Ağladı ağladı" diyip havalara uçumuştu. Arkadaşı ağladı diye sevinen tek insan sanırım. En sonunda avuçlarımı açmaya çalıştılar. Zeynep gelip sıkı sıkı kapattı avuçlarımı. 

Zeynep:Benucuğum kayinvelide olmadığına göre altın koymak görünceye düşer

Banu:Kızım cebimde bozuk para bile yok ben nereden bulayım altını

Esra:Kulağındaki küpeler altın onları koy 

Banu kulağındaki küpeleri çıkartıp kınayı yaktıktan sonra üstüne koyup elimi sardı. Annem ağlamaya başladı. Teyzemin getirdiği hoca dua etmeye başladı. Hepimiz ellerimizi açtık. Dua'ya da amin dedikten sonra insanlar yavaş yavaş dağılmaya başladı. Kapıdan çıkanlara kurabiye poğaça ve küçük süslü kınalardan verip yolladık.  En son annem ve teyzeme de sarılıp onları da yolladım. Tam elimdeki bezleri çıkartacakken Banu koşarak yanıma geldi

Banu:Kızım daha o kına tutmamıştır ne yapıyorsun?

Nazlı:Kanka tutmasına gerek var mı?

Banu:Kına niye yakılır kanka tutsun diye şimdi o elindeki bezi çıkartmadan gidip yatıyorsun biz buraları toplarız yarın sabah da ılık suyla yıkarsın. 

Nazlı:Tamam o zaman iyi geceler 

Banu:İyi geceler kardeşim.

.

.

.

Sabah olduğunda hiçbir sese maruz kalmadan kendim kalktım. Ellerimdeki kum tarzı şeyler artık rahatsız etmeye başladı. Koşarak lavaboya gidip elimdeki bezleri çıkarttım. Ellerimi güzelce yıkadım. Ben çok kez kına yaktım elime ama bu seferki bana bir başka geliyordu. Ellerimdeki mis gibi kına kokusunun içime çektim. Yüzümü yıkayıp üstümü giyindikten sonra aşağıya indim. Çok sıkıldım bu evden birkaç gün kaçamak yapsam aslında fena olmaz. Bu küçük kaçamak için Savaşı aradım. 

-Günaydın prenses 

-Savaş çabuk kalk bir küçük bavul hazırla bizimkilere görünmeden kaçalım. 

-Nereye canım

-Nereye olursa aşkım birkaç gün kafa dinleyelim lütfen

-Tamam 10 dakikaya kapıda buluşalım.

Telefonu hızlıca kapatıp odama koştum. Birkaç parça eşyayı büyük sırt çantama koyup saçımı başımı düzeltip kapıya çıktım. Savaş da çıktığında koşarak aşağıya indik. Tamam arkadaşlarımla çok mutluyum ama bir yanlız bırakmıyorlar ki bizi. 

Savaş:İlk hedefimiz neresi

Nazlı:İkimize ait olacak bir yere gidelim ve sıcak olsun

Savaş:O zaman kolay hadi hızlı ol.

Nazlı:Nereye gideceğiz

Savaş: Sürpriz canım.

Arabaya hızlıca binip kaçar gibi sürmeye başladı Savaş. Bende yan koltukta sessiz sakin oturup yolu seyretmeye başladım. Sahil boyu ilerliyorduk. 

Nazlı: Savaş cidden nereye gideceğiz. 

Savaş: Sürpriz dedim ya canım biraz sabret 10 dakikaya ordayız. 

Kafamı tekrar cama yaşadığımda bu şehirde hiç görmediğim yerlere doğru gitmeye başladık. Aslında fazla gezmediğim için görmedim. Kasabadan dışarıya çok nadir çıkıyorum. Bu yüzden biyle yerleri pek bilmiyorum. Yemyeşil orman bir yoldan ilerlemeye başladık. O kadar güzel ki aşık olunaca bir doğa. Araba bir evin önünde durduğunda uzun uzun evi inceledim. Ön tarafında kolonlar harici her tarafı camdı. Buna rağmen içerisi gözükmüyordu. Devasa bir bahçesi ve bahçe içinde büyük bir havuz vardı. 4 tarafı ormandı ve buraya çıkan tek bir yol vardı. Keşke benim de böyle bir evim olsa. İçinde sadece Savaş ve ben olsak.

Savaş:Beğendin mi?

Nazlı:Bayıldım Savaş burası çok güzel kimin burası

Savaş:Ya aslında burayı sana evlendikten sonra gösterecektim ama kısmet bu güneymiş ikimizin evi burası Nazlı kusura bakma sana sormadan aldım ama o kadar güzeldi ki dayanamadım. 

Koşarak savaşın kollarına atladım. Uzun süre öylece sarıldıktan sonra ellerimi ellerine aldı. Kınalara bakıp üstünü öptü.

-Biz şimdi gerçekten evleniyoruz Nazlı inanmıyorum ya sevdiğim kişiye sonunda kavuşuyorum. 

-Bende inanamıyorum ama gerçek bu biz çok mutlu olacağız.

Savaş beni aniden kucağına alıp bir bebek taşır gibi eve kadar taşıdı. Beni bir koltuğa yavaşça bırakıp odun almak için içeriye gitti. 

Nazlı:Kaç gün kalacağız burada 

Savaş:1 hafya kalalım babam 3 hafta sonra düğünü yaparız dedi.

Nazlı:Ama bir hafta çok kısa 

Savaş: Aşkım ama 3 hafta sonra hep bu evde ikimiz olacağız. 

Uzaktan bir öpücük gönderip koltuğa uzandım. Erken kalktığım için uykum vardı. Savaş beni tekrar kucağına alıp yatak odası diye tahmin ettiğim yere doğru götürdü. 

Savaş:Şömineyi yaktım petekleri açtım ve sarılınca da otomatik olarak ısınırız. 

Diyip beni yatağa yatırdı. Kendisi de yanıma gelip kollarını sıkıca sardı. Huzur içinde Savaşın mis gibi kokusu ile uykuya daldım...

ÇETE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin