Little Birds

3.3K 569 323
                                    

Arkdslr yorum yapın amaa (;'∀`)

Zavalli Jeongin'in kolundan sürüklenme serüveni Hyunjin'in ev kapısını açıp onu içeri itmesiyle bitmişti. Şuan tarifi anlatılmaz bir korku yaşıyordu, sadece Hyunjin'den değil aynı zamanda Jisung'a ihanet ettiği düşüncesi de aklinin bir köşesinde dolanıyordu, lâkin buna daha sonra endişelenme kararı almış ve Hyunjin'e çevirmişti harelerini.

"Geç içeri Jeongin."

Jeongin bir süre kendisine emir verircesine konusan kaptanının suratına bakmış, kaşları catilmaya devam edince hızla adımlarını salona döndürmüştü.

"Benden gizli ne sikim döndürüyorsan şimdi burada anlatıyorsun!"

Hyunjin'in yüksek sesinden mi korksa, yoksa duyduğu küfre mi şaşırsa bilemeyen Jeongin, başını öne eğip sadece endişeyle titremekte bulmuştu çözümü.

Böyle sıkıntılı anlarda her zaman yaptığı gibi, ilgisini alakasız yerlere veriyordu, parkelerin rengi, pencerenin kenarındaki Hyunjin'in sesinden korkmuş ve gelecek en ufak tehditte kendilerini kaçmaya hazırlamış kuşlara ya da koltukta açık bırakılmış, sayfaları rüzgar eşliğiyle hafifçe hareketlenen klasiklerden bir kitaba. Gözleri en saçma yerlerde dolanırken Hyunjin'in yeniden kolunu kavramasıyla bakışları çevrilmişti koyulaşmış harelere.

"Bana bak, kime soruyorum!?"

Jeongin sıkıntıyla nefes vermiş, öncelikle kolunu kurtarmaya çalışsa da işe yaramayınca dudaklarını aralamıştı.

"Öyle konuşulurken duydum, Felix'i Seungmin'e gönderdiğinizi, başka bir şey yok."

Hyunjin'in bakışları biraz daha sakinleşse de içinde barındırdığı kuşkuyu hâlâ silmemişti. Insanlar bu konuda neden hassastılar anlayamıyordu, genç tayfa. Felix'e biraz hak verse de, Hyunjin neden bu kadar sinirlenmişti anlayamamıştı. Istemeden bu olayın ardinda başka öğrenilmesi kötü olacak bir gerçek yattığını düşünmüştü, aklını kurcalasa da şuan bilmek istemiyordu.

"Kimden duydun?"

"Ha-hatırlamiyorum birkaç kişi konuşuyordu."

Hyunjin alayla gülmüş, ve gülüşünün aksine hiçte dostluk barındırmayan irislerini Jeongin'e çevirmişti yine.

"Kesinlikle öyle olmuştur, her neyse sabah niye ağlıyordun?"

Tayfanın bakışları degismis ardından başını utançla öne eğmişti. Bugün sağolsun bütün ayrı saçmalıkları kendisine yaşattigindan yorgun zihni bu konuyu kısa süreliğine rafa kaldırmıştı lâkin gelin görün ki yine en acı şekilde o anlar gözünün önünden film şeridi gibi geçiyor, ve Jiwoo'nun sesi yanlış giden bir senfoni gibi kulaklarında yankılanıyordu.

"Ö-önemli bir şey değildi."

"Önemli bir şey olmadığı için mi saatlerdir odandan çıkamadın?"

Jeongin gözlerini ısrarla kaçırmaya devam ediyor, kaçabileceği bir şans kolluyordu lâkin Hyunjin bunun bilincinde olduğundan tayfasını hakimiyeti altına almıştı.

"Kişisel bir şey."

Evet, bu dudaklarından zorlukla çıkan cümle Hyunjin'e koca bir kahkaha attırmış ve pencerenin kenarındaki kuşları kaçırmıştı sonunda.

Bu kasabadaki her sorununu Hyunjin ile çözen Jeongin'in söyleyeceği en saçma şeydi bu, tayfa da kaptan da bunun farkındaydı zaten.

Hyunjin, sorgulamaya devam etmeye hazırlanıyordu -çünkü henüz zihnini tatmin edememişti- ki Jeongin değişen bakışlarını kaptanına çevirmişti. Bu aptal merakı başına bu kadar şey açmışken hatta açmaya devam ediyorken ne kadar arlanmaz olduğunu belli ederek sormuştu o soruyu.

Mariners Apartment Complex 𖤐 Hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin