Güneş ışıkları, camı aşıp geçerken sert ahşabın üzerinde bacaklarını kendine çekmiş ne saatten ne de olduğu yerden haberi olan tayfanın üzerine düşüyordu, gün ışığının sıyırdığı saçları ahşabın üzerine dağılmış, rotasına yönelen kaptanın kendi zihnindeki rotasının şaşmasını sağlıyordu.
Genç tayfa sonunda kapalı gözlerini aralamış, gözlerine dolan parlak güneş ışığı ile yeniden yummuştu. Görüş alanına kolları arasındaki dürbün girmiş, bakışları biraz sağa yöneldiğinde gördüğü mavilik ve koşuşturan tayfalar ile yattığı yerde oturur pozisyona gelmişti. Ellerinin tersiyle gözlerini ovaladıktan sonra kendisine bakan Hyunjin ile göz göze gelmiş, boş bakışma Jeongin'in gözlerini kaçırmasıyla sonlanmıştı.
"Günaydın, Jeongin."
Jeongin başını sallayarak onaylamış ardından buraya girebilme fırsatını uyuyarak harcadığı için kendine küfretmişti. Hyunjin başını karşısındaki maviliğe çevirdikten sonra tayfasının bakışları altında dudaklarını araladı.
"Uyumanı sağlayacak kadar sıkıcı mıydım?"
Jeongin, kaptanının şaka yaptığını bildiğinden kıkırdamış, güneşe yeni yeni alışan gözlerini ovalamıştı.
"Hayır sadece güneş uykumu getirdi."
Hyunjin başıyla onaylamış ardından bakışları ile yaklasmakta oldukları limanı işaret etmişti. Jeongin de yaslandığı cama yüzünü dönünce dudaklarini araladı.
"Evet, tüm yolculuğu uyuyarak geçirdin."
Jeongin'in gözleri kocaman olurken sinirle alnına vurmuştu elini. Önüne gelen firsatları elinin tersiyle itme konusunda mükemmel olduğundan kendini tebrik etmişti.
"Neden uyandırmadınız ki?"
"Uykuda olmaktan memnun görünüyordun, ben de dokunmadım."
Jeongin, onaylamış ardından yan dönerek yaklasmakta oldukları limanı dürbünle izlemeye başlamıştı. Çok geçmeden limana yanaşmışlar, gemideki son işler halledildikten sonra gemiyi terk etmişlerdi.
Jeongin, ayakları sonunda zemini bulunca yeri öpme isteğini bastırmaya çalışırken birinin kendisine arkadan sarılması ile ona dönmüştü. Karşısında tombiş yanaklarını gerip gülümseyen Jisung'u görünce o da gülümsemiş ve kollarını arkadaşına sarmıştı.
"Eğk, Jisung ellerinde balık olmadığını söyle lütfen."
Jisung ellerini Jeongin'in saçlarına çıkarmış, kaçmaya çalıştığında ellerini genç tayfanın yanaklarına indirmişti.
"Ya hayır!"
Jisung gülüp Jeongin'in gitmesine izin verince ikisi de nefeslenmiş, Minho'nun bakışları ikiliyi bulunca Jisung gitmesi gerektiğini anlamış ve arkadaşına el sallayıp ilerlemişti.
"Şakaydı."
Jeongin, rahatlamışcasina nefes vermiş ardından o da el sallamıştı. Jeongin'in yanına adımlayan Hyunjin ile Minho arkasına dönmüş, yanında ilerleyen Jisung'ı kolundan tutarak durdurmuştu.
"Hey, Hyunjin! Bugünün tahsilatı iyiydi, akşam yemeğini bizimle yiyebilirsiniz."
Hyunjin, akşam yemeği ile uğraşma derdinden yırttığı için gülümseyerek onaylamış, ardindan bir tayfanın kendisini yanına çağirmasiyla Jeongin'in yanından ayrılmıştı. Jeongin de limanda adımlamak için hazırlanırken yanından geçen Jiwoo ile göz göze gelmiş ve iliklerine kadar hissetmişti gerilimi.
Gemide yaşanan o olaydan sonra afetlerin, savaşların terk ettiği alanda esen sessiz rüzgarlar gibi dolanmıştı etrafta. Jeongin ondan tek bir kelime duymamıştı, lâkin kadının her adımı her bakışı içine karanlık gece gibi çöküyordu.
Saniyelik bakışma Jiwoo'nun kafasını çevirip adimlamasiyla bitmişti. Jeongin rahat bir nefes verirken, toparlanmış ve o da kalabalık denilebilecek limanda adımlamıştı.
༄
"Jisung, burayı sen mi düzenledin!?"Jeongin hayranlıkla dolu bakışlarını stickerlar ve figürler ile dolu olan duvardan çekemeyip sormuştu.
"Evet, Minho başta biraz kızsa da sonra karışmadı."
Minho'nun akşam yemeği teklifi için Jisung ve Minho'nun küçük denilemeyecek teknesine gelmişlerdi. Jisung ise Jeongin'e kendi süslediği kısmı gösteriyordu. Arkalarından seslenilmesiyle ikili Minho ve Minho'nun kolunun altındaki Felix'e döndü.
"Felix buralarda geziniyordu, akşam yemeğine katılsa sorun olmaz değil mi?"
Jisung ve Jeongin sorun olmayacağını göstermek amacıyla başlarını olumsuz anlamda sallamış, köşeden adımlayan Hyunjin ile bakışlarını ona çevirmislerdi. Felix'in kaşları çatılırken, Jeongin bu nefretin sebebini sorguluyordu.
"Bugünün tahsilatı bayağı iyi sanırım, Minho."
Minho gülerek Hyunjin'in dediğini onaylarken Felix göz deviriyordu. Sonunda Minho'nun kolunun altından çıkınca söz aldı.
"Hyunjin'in burada olduğunu söyleseydin gelmezdim, Minho hyung."
Hyunjin alayla güldükten sonra koridora yönelmiş, Minho da her zamanki muhabbetler olduğundan sallamamış ve Hyunjin'in pesinden ilerlemişti.
Jisung her zamanki gibi sessizliğini koruyup ilgisini başka şeylere verirken, Jeongin gözlerini ayırmadan Felix'i izliyordu. Felix, Jeongin'in bakışlarının kendisi üzerinde gezindigini fark edince 'ne oldu' dercesine başını sallamıştı.
"Neden ondan bu kadar nefret ediyorsun?"
Felix, karşılaştığı soru ile ne söyleyeceğini şaşırmış, bunu soru değil de bir hakaret olarak algılamıştı. Hassastı bu konuda, ve Jeongin bunu fark etmişti. Bunu fark edenin Jeongin olması ayrı bir germişti genç tayfayi.
"N-neden sordun ki? Ne demeye çalışıyorsun?"
Jeongin'in gözleri büyümüş ve aldığı yanıta karşılık şaşkınlığını Jisung'a da göstermek amacıyla başını, gözlerini teknenin alakasız yerlerinde gezdiren Jisung'a çevirmişti. Genç balıkçının bakışlarından 'beni karıştırma' mesajını almış ve nefes verip yeniden Felix'e çevirmişti başını.
"Savunmaya geçtiğine göre, bu tavırların bir şakadan daha fazlası."
Felix aldığı yanıt ve takınmak istediği tavrı gösteremediginden sinir kat sayısının arttığını hissediyordu.
Bilirsiniz, her insanın girilmemesi gereken suları vardır, anlaşılamayacak kadar derin değildir lâkin anlayamayacak insanların girmeye çalışması ve sadece o suları bulandırması daha da engel çeker o sulara. Işte Felix'in de en derinlerinde çalkalanan sularda, Jeongin'in sorusunun yanıtı vardı.
"Hyunjin'in yeni tayfası olarak bunu sormana ne demeli? Sadece beni sinirlendirmeye çalışıyorsun ama istediğini vermeyeceğim."
Felix, sert adımlarını yere vurarak kendisine garip bakışlar atan ikilinin yanından ayrılmış ve teknenin birbirlerini göremeyecekleri bir yerine ilerlemişti. Jeongin ise şaşkın bakışlarının yerini alan suçluluk ile başını Jisung'a çevirmişti.
"Jisung, Felix neden öyle tepki verdi?"
Jisung, yerinde sallanip bu konunun kapanması için dua ediyor, cevap verme süresini geçiştirmek için de gözlerini kaçırıyordu lâkin Jeongin'in cevap almak için gözlerinin içine bakması daha fazla kaçamayacağını göstermişti.
Sıkıntıyla nefes verip arkasına yaslandı genç balıkçı. Bir sorun çıkarsa kendi üzerine bir şey kalması korkusu içini kemirirken, sonunda pes etti ve dudaklarını araladı.
"Aslında Felix bu kasabaya Hyunjin'in tayfası olmak için gelmişti ama bu arzu, nefrete dönüştü. Hyunjin yüzünden."
༄
[[Bölüm sonu]]Çok sövmeyin burada bitirdim diye 😿
Ve cidden türkçe cümle kurmayı unuttum bütün gün anime izlemekten, bu yüzden bir türlü bölümü yazamadım kb LSIZNSUXOSLOWHZSJ

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mariners Apartment Complex 𖤐 Hyunin
FanfictionJeongin, Hyunjin adında bir denizcinin yanında çalışmaya başlar. ーTamamlandı.