Şarap kadehini havaya kaldırdı genç kadın, yüzüne eklediği en günahkarca sırıtışla. Aralarında oluşan çekimi kontrol etmesini biliyordu, karşısındaki adamı en derinden etkilemeyi de.
"Bize.."
Genç kaptan da gülümseyip elindeki kadehi kaldırdı ve o hoş sesin çıkmasına izin verdi. Jiwoo kadehini dudaklarına götürürken Hyunjin'in gözleri kalabalık denilemeyecek gemide geziniyordu, kadrajına yalnız başına dolaşan Yeom girdiğinde kalbindeki ritim bozulmuştu, endişeli bakışlarını etrafta gezdirince ne Jeongin'i ne de Frank'ı görebilmişti.
"Yeom!"
Seslenmesi ile Jiwoo'nun kuşkulu bakışları Hyunjin'i bulmuş, yarı deli raporu olan adam da yanlarına yaklaşmaya başlamıştı.
"Buyrun, kaptanım."
"Jeongin seninle değil mi?"
Jiwoo ardından göz devirmiş lâkin Hyunjin sırtı dönük olduğundan fark etmemişti. Yeom, başını olumsuzca sallamış biraz düşündükten sonra yanıtlamıştı.
"Onu, bir adamla güvertede görmüştüm."
Hyunjin'in gözleri olabildiğince açılırken elindeki kadehi Yeom'un eline sıkıştırmış 'bize' diyerek kaldırdıkları kadehteki şarabı Yeom'un içmesine izin vermişti. Yeom gülümseyip Jiwoo'ya el sallarken Jiwoo sinirden şekilden şekle giriyordu.
Hyunjin adımlarını olabildiğince hızlı atıp güvertenin merdivenlerini ikişer ikişer indi. Geniş denilebilecek alana gözlerini gezdirdirmis lakin kendi halinde takilan tayfaların kendisine dönen garipseyen bakışlarından başka bir şeyle karşılaşmamıştı. Güvertedeki odaların kapılarını tıklatmadan açıp içeri bakarken aklından en kötü senaryoları geçiriyordu.
Sonunda bir odanın kapısını araladığinda, aradığı simayı görmüştü. Hyunjin kaşları havada şaşkınlıkla, elinde iskambil kartları ile kart oyunu oynayan Frank ve Jeongin ikilisine bakarken ikili de aynı bakışları Hyunjin'e gönderiyordu.
"Captain?"
Frank kaşlarını çatıp sorunca Hyunjin sinirle, yatakta oturup kart oyunu oynayan ikiliye yaklaşmış, bakışlarını yumuşatarak Jeongin'e dönmüştü.
"Sana bir şey yapmaya çalıştı mı?"
Jeongin iğrenircesine yüzünü buruşturduktan sonra başını olumsuzca sallayıp elinde tuttuğu kartları yatağa bıraktı. Ardından adamın yanında duran küçük fotoğrafa uzanmıştı. Jeongin, fotoğrafı Hyunjin'e gösterirken Hyunjin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Bu Frank'ın ölen oğlu, beni ona benzettiği için samimi davranıyormuş, Ingilizcem çok iyi olmasa da işaret dili global dildir, az çok anlasabildik."
Hyunjin şaşkınlıkla bir resme bir de Frank'a bakıyordu. Adam hakkında en ufak bilgisi olmadan ileri geri konuşmasının pişmanlığı kalbine en ağırından bir darbe bırakmıştı.
"What's the problem?"
Hyunjin, dudaklarını aralasa da bir şey diyememişti. Jeongin'in yargılayıcı bakışları altında konuşması daha da zor oluyordu.
"Kaptan, Jiwoo noonanın yanına gidebilirsin sorgulaman bittiyse."
Jeongin, Hyunjin'in yüzüne bakmadan konuşmuş ardından Frank'a işaret parmaklarını birbiri etrafında döndürüp 'yeniden' işareti yapmış, Frank da onaylayarak kartları elinde toplamış ve desteyi karıştırmaya başlamıştı.
"Can I join, too?"
Hyunjin'in Frank'a sorduğu soru ile Frank duraksamış ardından gülümseyerek onaylayıp Hyunjin'e yatakta yer açmıştı. Jeongin, Hyunjin'in ne dediğini anlamadığından kuşkuyla gözlerini üzerinde gezdirmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mariners Apartment Complex 𖤐 Hyunin
Fiksi PenggemarJeongin, Hyunjin adında bir denizcinin yanında çalışmaya başlar. ーTamamlandı.