"Minho Hyungun anlattığı şey çok korkunçtu."
Hyunjin, sadece adım seslerinin yankılandığı karanlık gecenin izin verdiği kadarıyla etrafına korkmuş bakışlar atan tayfasına döndü.
"Hyung sen de korkmadin mı? Canavarlar denizcileri yiyormuş ve bahsettiği mağara buraya çok yakın."
"Denizciler canavarları mı yiyormuş?"
Jeongin ağzı aralanmış şekilde kendisine boş bakışlar atan kaptanına döndü anlamaması normaldi, şarabı biraz fazla kaçırdığından ayakta durmakta bile zorlanıyor Jeongin'in koluna tutunarak ilerliyordu.
"Bir şey söylemedim say hyung."
Sessizlik içinde, Jeongin'in herhangi bir yerden canavar veya Jiwoo çıkacak korkusuyla etrafı kontrol etmesi sonucunda eve gelmişlerdi.
"Kaptan kahve ister misin?"
Yarın yine gemiyle açılması gerektiğinden açık bir zihinle uyuması daha iyi olacaktı. Hyunjin'den cevap almadan tezgahın başına geçti, genç tayfa.
Kahveyle ilgilenirken arada masada oturup kendi kendine bir şeyler söyleyen Hyunjin'e de bakmayı ihmal etmiyordu. Hyunjin'in duvarlarda dolanan boş bakışları sertleşip Jeongin'i bulunca Jeongin gerilmişti.
"Sen yolda bir şey söyledin denizcilerle ilgili, ileri geri konuşuyorsun. Kötü olur sözlerine dikkat et."
Jeongin boş bakışlarını, gözlerinin üzerine düşmüş sarı saçları, kızarmış yanakları ve dudaklarıyla kendisine sert bakışlar gönderen kaptanına çevirdi. Genç tayfa bu görüntü karşısında yutkunmuş lâkin şuan zihni bin parça olduğundan Hyunjin fark etmemişti.
"Ne bakıyorsun öyle? Sözlerine dikkat edeceksin."
Jeongin, sonunda arsız düşüncelerinden çıkınca gülmemek için dudaklarını bastırmaya başladı. Hyunjin masaya yaslanıp kaşlarını daha da çatınca ağzından küçük bir kıkırtı kaçırdı minik tayfa.
Hyunjin'in kaşları havaya kalkmış, ardından sinirle yeniden çatılmıştı. Jeongin'in dudaklarını bastırıp gülmemeye çalışması Hyunjin'in kendisini bileğinden tutup kucağına çekmesiyle kesildi.
Jeongin büyümüş gözlerini, kucağında oturduğu şarap kokan nefesini yüzünde hissettiği kaptanının gözlerine dikti, bileğinde hissettiği acıyla sonunda gözlerini kenetlendiği gözlerden çekebilmişti.
"H-hyung bileğim-"
Hyunjin'in bileğini sıkan elini gevşetmesiyle Jeongin acıyan bileğini ovalamış kalkmaya yeltense de Hyunjin'in belinden tutmasıyla yeniden kendini kaptanının dizlerinde bulmuştu.
"Bak ben Seungmin değilim öyle onun gibi her şeye tolerans göstermem."
"Haklısın, hyung."
Jeongin'in kısık sesle adeta mırıldanmasına karşılık sonunda Hyunjin minik tayfasını bırakmıştı. Jeongin heyecandan titreyen elleriyle, tezgaha çıkardığı malzemeleri yeniden yerine yerleştirmiş, ardından bardaktaki kahvenin üzerine sıcak suyu döküp neredeyse uykuya dalmak üzere olan kaptanına götürmüştü.
Hyunjin bir bardak dolu kahveye boş bakışlar atınca Jeongin elindeki bardağı yavaşça kaptanının kırmızı dudaklarına yaklaştırdı. Hyunjin dudaklarına değen sıcaklık ile başta başını çekse de ardından Jeongin'in yardımıyla kahvesini içmişti.
Minik tayfa, biraz kendine gelen kaptanını odasına götürmüş ardından kendi odasına adımlamıştı. Odasında yalnız kaldığında, gözlerini camından dışarı, kasabaya ev sahipligi yapan dağlara çevirdi. Minho, denizci yiyen canavarların o dağdaki bir mağarada olduğunu söylemişti. Başta vücudunu korku sarmış lakin kaptanının, söylediğini 'denizcilerin canavar yemesi' olarak anlaması ve bunu hakaret sanıp kızması aklına gelince ıstemsizce gülümsemişti.
Gözleri hafif kızarmış bileğine kayınca gülümsemesi bir yutkunmayla silindi. Bu saatten sonra Jeongin, aklında dönenleri kaptanının öğrenmek isteyeceğini pek sanmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mariners Apartment Complex 𖤐 Hyunin
FanficJeongin, Hyunjin adında bir denizcinin yanında çalışmaya başlar. ーTamamlandı.