Strangers

3.5K 581 589
                                    

Yorum arası satır yapar mısınız >_•

Güneşi örten karanlık nihayet yok olmuş, sabahın ilk ışıkları gemiye düşmeye başlamıştı. Yavaş yavaş uyanan tayfalar odalarından ayrılırken, gecenin zifiri karanlığında uykusuz kalan Jeongin ve Hyunjin de yemekhaneye ilerlemeye başlamıştı.

Jeongin koridorun basında Chaeyoung'u görünce hızlı adımlarla genç kıza yetişmiş ve ikisi de hicbir şey konuşmadan adımlamaya devam etmişlerdi. Chaeyoung da en az Jeongin kadar suçlu hissediyordu, çünkü arkadaşını bu işi yapmaya o itmişti, ufacık bir ihtimal bile vermiyordu Hyunjin'in Jeongin'e karşı duyguları olabileceğine.

Chaeyoung, çoktan yemekhaneye gelmiş olan yabancı grubun yanına ilerlerken Jeongin de yemek almak için sıraya girdi. Chaeyoung'a seslenmek için arkasını dönerken, kapıdan giren Hyunjin ile göz göze gelmiş, istemsizce ona bakmaya devam etmişti lakin Hyunjin bu bakışmayı yemekhaneye girdiği gibi geri dönerek sonlandırmıştı.

Sırf kendisini görmemek için kahvaltı bile etmeyeceğini anlayan Jeongin, içten içe kırılmıstı. Bu gemi seferi bir yana zaten aynı evde yaşıyorlardı, nereye kadar konuşmadan kaçabilirdi ki?

Genç tayfa, hızla sıradan çıkmış elindeki tabağı yerine bıraktıktan sonra o da yemekhaneyi terk etmişti.

Dar koridoru geçtikten sonra etrafa bakınmaya başlamış, Hyunjin'in nereye gittiğini tahmin etmeye çalışırken merdivenden çıkan birini gördüğü gibi yanına koşmuştu lakin görmek istediği kişi değil, bir başkası olduğunu fark edince havadaki elini aşağı indirmiş ve güverteden çıkmıştı.

Büyük bir umutsuzlukla etrafına bakınmaya devam ederken birkaç metre uzağında yaslandigi yerden derin maviliği izleyen Hyunjin'i görünce yutkunmuştu. Ne konuşacağını, nasıl davranması gerektiğini bilmediğinden olduğu yerden bir adım bile ilerleyemiyordu.

O bu şekilde düşünürken, yanına gelen gürültülü grubu fark etmemişti bile. Omzundan dürtülmesiyle yerinde sıçramış ardından arkasını dönmüştü. 5-6 tane tanımadığı yabancı yüz, doğruca kendisine bakıyordu. Karışık siyah saçlı, yeni traş olduğu belli, soluk beyaz tenli olan sigarasını ağzından çektikten sonra anlamaz bakışlarla kendisine bakan Jeongin'e adımladı.

"Jeongin sen misin?"

Genç tayfa, sigara kokusundan rahatsız olduğu için birkaç adım gerilemiş ve sessizce başını sallayıp onaylamıştı. Adam alayla güldükten sonra aynı şekilde tepki veren arkadaşlarına dönmüştü.

"Ulan Mark, bizi çoluk çocukla uğraştırıyor."

Aralarında en yaşlı gözüken kahverengi paltosunun ceplerinden ellerini çıkarmadan konuşmuş, arkadaşlarından onaylayıcı homurtular alınca önüne dönmüştü. O sırada Jeongin ise çok tanıdık gelen bu ismi sorguluyordu, çok geçmeden gözünün önünden bir film şeridi gibi geçen anılarla yutkunmuştu. Cok değil, en fazla 1 ay önce kendisini limanda tehdit eden adamın ismiydi, Mark. Minho olmasa muhtemelen onu orada çok fena dövmüştü.

Jeongin'in anlamaz bakışları, korku ile dolunca gülmüştü kendisine soru soran.

"Çaktı kimden bahsettiğimizi, zeki çocuk."

Adam sözünü bitirir bitirmez Jeongin'in kolunu tutmuş ve kendine doğru çekmişti. Jeongin, geri çekilmeye çalışsa da adamın uyguladığı kuvvete karşı koyamıyordu.

"Sakin ol, güvertede konuşacağız sadece."

Jeongin, hızla başını olumsuzca sallamış ve kendini geri çekmeye devam etmişti. Herkes yemekhanede olduğundan etrafina bakınsa da fayda etmemişti. Çok geçmeden aklına gelen kişiyle arkasını döndü, genç tayfa.

Mariners Apartment Complex 𖤐 Hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin