2

5.5K 729 380
                                    


Patron çıldırdı buna da yeni bölüm. 🌚

  - Jisung'dan -

Sabah, içimdeki neden olduğunu bilmediğim mutluluk ile gözlerimi açtım. Hem de alarmım çalmadan uyanmıştım. İçimden gördüğüm ilk şey olan tavana bile selam vermek geliyordu.

İçimdeki tarif edilemez mutlulukla yatağımdan kalkmış, odamın içindeki lavaboya gündelik ihtiyaçlarımı gidermeye gidiyordum. O sırad,a çalışma masasının yanındaki sandalyede oturan adamı gördüm ve yüzümdeki gülümsemeyle neşeli bir " Günaydın!" dedim.

Lavaboya girdim ve kapıyı kapatıp yüzümü yıkadım. Bekle ne ?! Sandalyede oturan adam mı ?

Yüzümü yıkamak için açtığım suyu kapattım ve kapattığım kapıyı ani bir hareket ile açtım. Hatta o kadar sert açmıştım ki kapı duvara çarpıp geri kapanıyordu neredeyse.

Sesten korkan adam korku dolu gözler ile olduğum yere döndü ve bana bakmaya başladı.

" Sen kimsin? ve odamda ne işin var ?!"

Adam, sorduğum soruya korkmuş ve kısık sesiyle " Bilmiyorum." diyerek cevap verdi.

" Ne demek bilmiyorum ? Kim olduğunu bilmiyor musun sen ? Bir an da burada belirecek halin yok ya ?" dedim ve sinirli bir ' Hah ' sesi çıkardım.

Adam tam ağzını açmış bana cevap verecekti ki odamın kapısı tıklatıldı.

" Tatlım bir problem mi var bir düşme sesi duydum sanki, iyi misin  ?"

Sakin olduğunu umduğum sesim ile anneme yanıt verdim.

" Hayır anne, bir problem yok her zamanki gibi yerdeki bir kıyafetime takıldım sadece."

Annemin gittiğini bildiren adım seslerini duyunca tekrar çatık kaşlarım ile sandalyede oturan adama döndüm.

Ben annem ile konuşurken rahatlamış olan yüz ifadesi ve oturuşu, ben ona dönünce tekrar eski gergin halini aldı.

" Evet, nerede kalmıştık ? Kimsin sen ?"

Aslında bu kadar sert olmam tuhaftı. Adam katil falan olsa şu an onu baya sinirlendiriyordum ve beni öldürse cesedimi kimse bulamazdı.

Ama karşımdaki adam bir katilden çok, süt dökmüş kedi gibi bakıyordu bana.

" Benim, benim adım Minho ama buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum üzgünüm."

Dediği şeylere ilk önce güldüm ve gülümseyen yüzümü bozmadan üzerine doğru yürüdüm. Attığım her adımda oturduğu sandalyede yok olmak ister gibi daha da çok küçülüyordu. Sandalyenin ayak ucuna geldiğimde ellerimi sandalyenin kolluk kısmına koydum ve yüzüne eğildim.

" Adın Minho ve buraya nasıl geldiğini bilmiyorsun ha ? Komikmiş şimdi bana gerçekleri söyle."

Beni inandırmak için gözlerini gözlerimden ayırmadan konuşmaya başladı.

" Gerçekten yalan söylemiyorum. Adım Minho, Lee Minho. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum sabah gözlerimi açtığımda buradaydım. Normalde idam için götürülmem gerekiyordu."

Son cümlesini söylerken gözleri kapanmıştı.

Ne idamı ya ? Bu adam neyden bahsediyordu böyle? Kaçıncı yüz yıldaydık ? İdam mı kalmıştı ?

Bekle, Lee Minho mu ?

Düşüncelerim arasından geçen isimle yere eğmiş olduğum kafamı, yaşadığım şaşkınlıktan kaynaklı gözlerimi kocaman açmış olarak kaldırmıştım. Tabi o anlık heyecan ile de tuttuğum sandalyeyi ittirmiş ve ellerimi kocaman açılan ağzıma götürmüştüm.

Tekerlekli sandalye kontrolsüzce geri gittiği için ancak duvara çarparak durmuş ve duvara çarptığı içinde adamın ağzından acıyla " Ah!" sesi çıkmıştı.

" Adım Lee Minho mu dedin sen ?"

Adam, korku dolu ifade ile ancak kafasını onaylar şekilde sallayabildi.

Aklıma gelen şey ile çalışma masama yöneldim ve dün akşam çizdiğim resmi elime aldım. Yere dizlerimin üzerine çöktüm ve bu sefer ittirdiğim adamı bacaklarından tutarak tekrar kendime çektim.

Çizdiğim resmi, adamın yüzünün yanına getirerek bir resme birde ona baktım. O ise o an ne olduğunu anlamaya çalışırcasına kocaman gözleri ile bana bakıyordu.

" Sen, sen gerçekten o musun ? "

Kaşlarını, o an ortamda ne olduğunu anlamak için çatmış bir şekilde cevap verdi.

" Ben kim miyim ? Lee Minho olduğumu söyledim ya."

Dizlerimin üzerinden kalktım ve odada bir o yana bir bu yana elimdeki kağıdı sallayarak yürümeye başladım.

" Ama bu imkansız. İmkansız da değil çok mantıksız. Bu nasıl mümkün olabilir ki ? Kesinlikle hala rüya görüyorum. "  diyerek kahkaha attım ve uyanmak için kendime sert bir tokat attım.

Sağ yanağıma yayılan acı ile ufak bir ' ah ' sesi çıkardım.

Minho olduğunu söyleyen kişi ise oturduğu yerden hiç kalkmadan şaşkınlıkla beni izliyordu.

Rüyam ne kadar gerçekçiydi böyle acıyı bile iliklerime kadar hissetmiştim. Tekrar uyanmak için kolumun bir kaç yerine  çimdik attım ama hayır, hala rüyadaydım.

Ben hala uyanmaya çalışırken gelen ses ile adının Minho olduğunu söyleyen kişiye döndüm.

" Şey, adın ne bilmiyorum ama rüyada olmadığını hala anlamadın mı ? "

Elimdeki resmi onun göreceği şekilde tutarak tekrar yanına yürüdüm ve dizlerimin üzerine çökerek oturdum. 

İşaret parmağımla bir yandan resmi gösterirken ona sorgular bakışlar atıyordum. " Sen, bu resimdeki kişi olduğunu iddia ediyorsun yani öyle mi ?"

Elimdeki resme bir bakış attı ve bana döndü sonra kaşlarını çatarak tekrar resme baktı.

Kafasını onaylamak için sallarken " Aslında evet oldukça bana benziyor. Ama bu resmi nerden buldun ? " dedi.

Göz temasımızı bozmadan cevap verdim.

" Bu resmi ben çizdim ama asıl problemimiz bu resim değil. Asıl problemimiz senin nasıl burada olabildiğin. "

Kendinize iyi bakın.. 😘

Dream Of The Book | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin