8

4K 525 256
                                    

Merhabalar yardımları için dorine_7. Sana teşekkür ederim ^^

Hepinize iyi okumalaaar.




-Jisung'dan- 

Daha fazla bakarsam dikkat çekeceği için gözlerimi ondan çekip tekrar yemeğime döndüm. Ama o sırada asla olmamasını dileyeceğim bir şey oldu. Hyunjin'de Jeongin'i fark etmişti. Zaten üçümüzde çocukluktan arkadaştık. Sadece Jeongin bizden bir yaş küçük olduğu için liseye geçtiğimiz zaman aramız istemeden de olsa açılmıştı. 

Hyunjin hepimize merakla bakarak konuştu. 

" O  karşıdaki Jeongin değil mi? Onu da çağıralım mı ?Uzun zamandır birlikte yemek yemiyorduk." 

Hyunjin tabi ki Minho'nun bakışlarını fark etmediği için bunu söylemesi çok normaldi. Ama Seungmin ve Felix anladıkları için bakışlarını anında bana çevirmiş ve üzgün yüz ifadeleri ile bakıyorlardı. 

Minho ilk başta o kim der gibi Hyunjin'e baktı. Hyunjin' de Jeongin'i gösterdiğinde Minho'nun yüzü sevinçle aydınlandı ve heyecanla kafasını sallayarak " Evet." dedi. 

Felix ve Seungmin hariç diğerleri de sorun olmadığını belli edercesine kafalarını sallarken. Seungmin ve Felix bana bakarak üzüntüyle kafalarını salladı. 

Hyunjin herkesten onaylar cevaplar aldığı için sesini hafif yükselterek Jeongin'e seslendi. Jeongin ise kendi adını duyması ile etrafa sorgular bakışlar atarken, elini sallayan Hyunjin'i görünce yüzündeki ifade gülümsemeye döndü. 

Bense orda oturmuş film seyreder gibi Minho'yu izliyordum. Hoşlandığı çocuk yanına geleceği için hiç olmadığı kadar mutluydu.

Jeongin onu yanımıza çağırdığımızı anlamış olacak ki yanındaki arkadaşlarını bir şeyler söyleyerek elindeki tepsisi ile yanımıza geldi. 

Onu çağıran Hyunjin ise tüm olanlardan habersiz yanımıza gelince mutlulukla konuştu.

" Merhaba Jeongin uzun zamandır birlikte yemek yemiyorduk." 

Jeongin ise masadaki tek boş yer olan Minho'nun karşısına otururken konuştu. " Evet hyung, çağırmanız beni mutlu etti." 

Sonra bakışlarını karşısına çevirdi ve Minho'yu gördü. Minho ise zaten ona bakıyordu ama Jeongin'in bakışları ona dönünce utandığı için bir anda bakışların kaçırdı. 

Hyunjin yine olayı anlayarak açıkladı. "O Minho bir hafta önce okula nakil oldu. Felix'in Avustralya'dan kuzeni." 

" Ah! Öyle mi? Bende Jeongin. Jisung ve Hyunjin hyungun çocukluk arkadaşlarıyım."  diyerek Minho'ya elini uzattı. 

Minho gülümseyerek Jeongin'in elini tuttu.

Tamam ama daha fazla bu sahneye katlanamayacaktım. Zaten hafifçe dolan gözlerim yüzünden de diğerlerine açıklama yapamazdım en iyisi kalkıp gitmekti. 

Hızlıca masadan kalktığım için istemeden herkesin gözü bana dönmüştü. " Size afiyet olsun ben doydum sonra görüşürüz." dedim ve diğerlerine bakmadan arkamı dönüp kafeteryadan çıktım. 

Ama çıkmadan önce Jeongin'in sorgular şekilde " Ne oldu şimdi ?" dediğini duymuştum. 

----------------

Dolan gözlerim yüzünden ne sınıfa ne de dışarıya çıkabilirdim. O yüzden hızlı adımlarım ile lavaboya girmiştim. Girdiğim kapıyı arkamdan çarpıp daha fazla içimde tutamadığım hıçkırıklarımı içeride kimse olmamasına güvenerek bıraktım. 

Hayır neden ben değil de o? Onu bunca yıldır seven benim bunu nasıl göz ardı edebilir? Ona olan ilgimi nasıl fark etmemiş olabilir? 

Buraya gelmesi bile benim sayemde oldu. Nasıl beni değil de onu sevebilir ki? Düşüncelerim yüzünden hıçkırıklarım daha da şiddetlenmişti. İçimden sürekli olarak neden diye sorguluyordum.

Bunca yıl sevdiğim insanın karşımda bir mucize gibi belirmesi benim için çok mutluluk verici bir şeydi ama Tanrı benimle dalga geçiyordu. Hem de en hassas olduğum konu üzerinden. 

Ben hala hıçkırıklarım ile boğuşurken dışarıdan gelen ses ile biraz da olsa onları kontrol etmeye çalıştım.  Ama bu pek te mümkün olmuyordu. 

O sırada içinde olduğum kabinin kapısı tıklatıldı. " Jisung ?" 

Seungmin'in yumuşak sesini duymam ile sesim boğuk çıkmasın diye boğazımı temizledim. " Ne var Seungmin?" 

" Jisung sen ağlıyor musun? " 

" Hayır." 

" Aç şu kapıyı. Neden ağlıyorsun?" 

Kapıyı açmadığım sürece Seungmin'in beni yalnız bırakmayacağını biliyordum. Bir an önce yalnız kalmak için kapıyı açtım. 

Seungmin benim yüzümü görünce hiçbir şey söylemeden kolumdan çekip kafamı göğsüne bastırdı. Azalan göz yaşlarım Seungmin'in bu hareketi ile tekrar çoğalmışlardı. 

" Neden onun gerçek olmasını diledim ki? Eğer beni değil de başkasını seveceğini bilseydim bunu asla istemezdim. Ben acı çekiyorum Seungmin neden bunu istedim ki?" 

Boşta kalan kollarımı Seungmin'e sararken, kafamı da daha çok göğsüne gömmüştüm. Seungmin ise sırtımı sıvazlarken yumuşak sesi ile konuşmaya başladı. 

" Ah Jisung ah. Bunca yıldır onun gerçek olmasını istedin ve inanılmaz bir şekilde dileğin gerçekleşti ama sevdiğin adam yüzünden şimdi de acı çekiyorsun." 

" Önceden üzüldüğüm tek şey kitapta ölmesiydi ve ben bundan daha fazla acı çekemem diye düşünürdüm ve şu an başkasını seviyor. Ama bu daha çok acıtıyormuş Seungmin bu gerçekten daha fazla acıtıyormuş." 

Gözyaşlarım yavaşça dinerken Seungmin kendisini geri çekti ve sırtımda olan ellerini yüzüme çıkartarak yanaklarımdaki yaşları sildi.  

" Gel hadi yüzünü yıkayalım. Kendini daha fazla üzme." 

Konuşursam tekrar ağlayacakmışım gibi geldiği için sadece kafamı olur anlamında salladım ve yüzümü yıkamak için lavaboya eğildim .

Aynadan kendimle göz göze geldiğimde kızarık gözlerim ve şişmiş yüzüm ile karşılaştım . Zaten ağlamam yetmezmiş gibi her ağladığımda yüzüm de böyle olurdu. 

Kafamı sallayarak elimde biriken suyu bir kaç kere yüzüme vurdum.  Yeterli gelince suyu kapatarak yanda duran peçetelikten peçete alarak yüzümü kuruladım sonra da kapıda bekleyen Seungmin'in yanına gittim ve beraber lavabodan çıktık. 

Gözlerim kızarık ve yüzüm şiş olduğu için yanında kafamı eğerek yürüyordum.  

Sizleri seviyorum 💕
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın 🤗

Dream Of The Book | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin