7

4.4K 542 451
                                    


Merhaba hepinize mutlu seneler diliyorum... 😘

- Jisung'dan -

Minho yavaşça bu dünyaya alışmaya başlamıştı. Tabi bir hafta içinde ne kadar olabilirse o kadar. Tabi bu bir hafta içinde olan şeyler sadece Minho'nun buraya alışma süreci değildi. 

Minho'nun masallardan fırlama güzelliği sayesinde okulda hatırı sayılır bir popülerliği de olmuştu. Ama o kesinlikle bu durumdan son derece rahatsızdı. 

Zaten daha önce de dediğim gibi kitapta homoseksüel bir erkekti ve bu yüzden idam ettirilmişti. Doğal olarak bu dünyamızda karşı cins olan birisinden hoşlanması tuhaf olurdu. 

Ah! Neyse ki günümüzde homoseksüel olmak bir idam nedeni değildi de rahattık. Asıl o şekilde olması tuhaf olurdu. Sonuçta insanın elinde olmayan bir nedenden ölmesini istemek ya da toplumdan dışlanması son derece gerizekalılıktan başka bir şey değildi.

Birde şey durumu vardı. Minho okulda istemeden ilgi odağı olduğu için Changbin ve Chan diğer popüler insanlar olarak ona tuhaf davranıyorlardı? Bunu nasıl açıklayacağımı bilemiyorum. Ama kısaca bize daha yakın davranıyorlardı. 

Tabi bu Felix için daha iyi olmuştu. Sonuçta Changbin'den hoşlanıyordu ve şu anda işleri kendi istediği şekilde yönetiyordu. 

Hyunjin ile okula gitmek için aynı anda evin kapısından çıkmıştık. En yakın arkadaşınız ile yan yana evlerde oturmak harika bir şeydi. 

" Günaydın Sırık !" diyerek yanına yürüdüm. 

Sırık dememle gözlerini devirmiş ve konuşmuştu. " Sana da günaydın minik." 

Minik demesiyle olduğum yerde durdum ve yargılar bakışlarımı ona attım. 

" Ya nasıl hissettiriyormuş ?" 

Yanına gidip yürümeye başladığımızda konuştum. " Haklısın bundan sonra sana sırık demem." 

------------

Hyunjin ile boş yaptığımız bir konuşma sonunda okula varmıştık. Diğerleri de çoktan gelmişlerdi ve sıralarına oturmuş konuşuyorlardı. 

" Günaydın hepinize ! " diye bağırarak yanlarına gittim. 

Seungmin ve Felix, Minho'da olan gözlerini sanki suç üstü yakalanmışlar gibi bana çevirdiler. Bu bir hafta içinde üçü de bayağı bir yakınlaşmışlardı. 

Bana olan bakışları yüzünden gülen yüzümü normale çevirdim ve sorgulayan bakışlarımı attım. 

" Neden öyle bakıyorsunuz bir şey mi oldu?" 

İkisi de aynı anda hayır anlamında kafalarını salladılar ve gülümseyip " Yok bir şey" dediler. Tamam kesinlikle bir şey vardı. 

Hyunjin ile çantamızı sıraya koyup karşılarına oturduk. " Evet buna inanmamı beklemiyorsunuz herhalde. Kesinlikle bir şey olmuş." diyerek konuşmalarını bekledim. 

Minho gülümseyerek konuşmaya katıldı. " Onların değil benim söylemem gereken bir şey var o yüzden öyle davranıyorlar." 

Merakla ona döndüm. " Öyle mi ne söyleyeceksin ki?" 

" Sanırım hoşlandığım birisi var onun hakkında konuşuyorduk."

 Ne? Buraya geldin daha bir hafta oldu. Ne ara birinden hoşlandın be?  Yine de bozuntuya vermeden sordum. 

" Öyle mi kimmiş bu kişi ?" Söyle de eceli olayım onun. 

" Bir alt sınıftan birisi ama daha adını bilmiyorum." dudağını bükerek eline baktı. 

Sakin ol Jisung. Sakin ol. Sen şu an çok sakinsin. Dünyadaki en sakin insan sensin şu an. 

Bozuntuya vermemek için gülümsedim ama dişlerimi sıktığım için daha çok psikopat bir gülüş olmuştu. 

" Ah öyle mi senin adına çok sevindim. Bize gösterirsen senin için buluruz onu bizim için çok kolay bilirsin. "  O kadar çok sevindim ki kelimelerle anlatamam inan bana .

" Teşekkür ederim Jisung sen çok iyi bir arkadaşsın." 

Kendimi boğmak istiyorum şu an. Bunca yıldır sevdiğim kişiyle friendzone olmadığım kalmıştı zaten bir tek. 

" Tabi tabi öyleyimdir. Ben ders başlayana kadar biraz dışarıdayım." dedim ve oturduğum yerden kalkıp arkama bakmadan sınıftan çıktım. 

--------------

Sabah ki aldığım haberden sonra Minho'ya biraz daha mesafeli davranmaya başlamıştım sanırım. Sonuçta aşık olduğum kişi başkasından hoşlandığını söyleyince boynuna atlayacak halim yoktu ya.

Bizim çocuklarda bu halimi fark etmiş ama ellerinden bir şey gelmediği için göz yummaktan başka bir şey yapamıyorlardı. Zaten ne yapabilirlerdi ki? Minho'yu zorla benden mi hoşlandıracaklardı?. 

Yine Bay Kim'in edebiyat dersi  öğle arasını belirten zil sesi ile kesilmişti. Zil sesi ile oturduğum sıradan heyecanla kalktım, kurt gibi açtım. 

"Hadi hemen yemeğe gidelim çok açım !" 

Hyunjin çıkardığım sesten korkarak arkasını döndü. " Sakin ol şampiyon." 

" Hadi hadi daha fazla konuşmayalım çabuk!" 

Hyunjin gözlerini devirerek, diğerleri ise gülerek yerlerinden kalktı ve gülüşerek kafeteryaya indik.  Yemeklerimizi de aldıktan sonra boş bir yer bulup oturduk. 

Tam heyecan ile yemeğime başlayacaktım ki yanımdaki sandalyenin çekilmesi ile merakla oraya döndüm. 

" Merhaba afiyet olsun buraya oturabiliriz değil mi ?" Chan samimi bir şekilde gülerek sormuştu. Gözlerimi ondan çekip Felix'e baktım. Sonuçta Changbin, Chan'ın arkadaşıydı. 

Felix gülerek başını olumlu anlamda sallıyordu. " Teşekkürler size de afiyet olsun !"  

Gözlerimi Felix'den çekip yemeğime çevirirken Minho'ya takılı kaldım. Kafasını kaldırmış başka bir yere bakıyordu. Gözlerini takip edip baktığı yere baktım. 

Gülmekten gözleri görünmeyen bir çocuğa bakıyordu, tabi bu çocuğu tanıyordum. Çünkü bu çocuk çocukluk arkadaşım ve hala komşumuz olan Jeongin'di. 

Ne yani Minho ondan mı hoşlanıyordu?

Bu bölümle birlikte elimde olan bütün bölümler bitmiş bulunmakta. O yüzden doğru düzgün yazana kadar düzenli bölüm atamayabilirim..☹️

Sizi seviyorum kendinize dikkat edin !!!



Dream Of The Book | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin