Her ikisi de çok uzun zamandır ölüydü. Bedenlerindeki kusursuzluğun aksine her ikisi de ruhlarının çürüdüğünü biliyordu. Ruhlarından yükselen bu kokuyu saklayabilmek için pahalı parfümleri; bedenleri için yüksek tavanlı mezarları ve kaliteli kumaşlardan dikilme kefenleri vardı. Bakmak ile görmek arasındaki farkı bilmeyen herkes bunun bir Cennet olduğunu ileri sürebilirdi. Kadının saçma, adamın ise komik bulduğu bir şeydi. Ama hayır Cehennem demekte yanlış olurdu. Çok fazla kor ateş, çok fazla yangın ve nihayetinde çok fazla kül olabilirdi ama ikisi de çok uzun süre önce bırakmıştı yanmayı. Koca bir boşluk vardı şimdi. Ses, ışık ve sabah yoktu. Zevk, heyecan ve gece yoktu. Acı bile yoktu. Bu düpedüz bir Araf'tı