" Demek ki birkaç haftalığına bizi ziyarete geldin?" Dedi Calum alaylı ifadesiyle Jack e bakarak. Jack elinde çevirdiği telefonu cebine koyup başını salladı. Luke eve girdiğimizden beri sessizliğini koruyordu. Jack denen çocukla atışmak üzereyken, Calum bir kavga çıkmasını engellemiş ve bizi içeri almıştı.
" Bu tatlı kız da kim? " Dedi Jack. Çekingen bir şekilde başımı kaldırdığımda Jack le göz göze geldik. Luke yanımda rahatsızca kıpırdanıp telefonunu çıkartıp oyun açtı. Kelsey tepsiyle kahvelerimizi getiriyordu.
" Benim arkadaşım, Jack. " Dedi sevecen gülümsemesiyle Kelsey.
Luke la aralarında ne geçtiğini bilmiyordum. Birine sormaya da fırsatım olmamıştı. Jack halen yüzüme bakarken kaşlarımı çattım.
" Konuşabilirsin değil mi? İsmin ne? " benimle resmen dalga geçiyordu. Gözlerimi devirdim ve Kelsey in peşinden mutfağa gittim. Jack in bana baktığını hissedebiliyordum. Böyle bir davranışta asla bulunmazdım aslında.. Ama Luke un gerginliği bana da geçmiş olmalıydı. Kolumu tezgaha yasladım ve tabaklara cipsleri boşaltan Kelsey i izledim.
" Kels, içerdeki çocuk kim? "
" Jack. " Dedi. Gözlerimi devirdim.
" Onu bende biliyorum. " dedim sitem ederek.
" Biricik Luke unun abisi. " dudaklarını büzüp tabakları sertçe elime tutuştururken cıyakladım. Evet, tam anlamıyla cıyakladım. Luke um mu?!
" O benim Luke um falan değil Kels! "
" Abisi dememe takılmadın da ona mı takıldın? " kahkaha atarken tek elimle onu cimcikledim. Gözleri sonuna kadar açılırken elini beline koyup parmağını bana doğru salladı.
" Prensesimiz bu aralar baya rahat bakıyorum da. Annene mi haber vermek lazım? " tek kaşını kaldırıp bana bakarken homurdanıp içeriye geçtim. Annemi hatırlatması canımı sıkmıştı. Annemi hatırlayınca dersleri, dersleri hatırlayınca haftasonu kurslarını, kursları hatırlayınca annemin başarılı ol nidalarını hatırlıyordum. Ne mükemmel.
" Kaç aydır buralara uğramayan sen, birden çıkıp geliyorsun ha, öyle mi? " Michael in sesiyle ona döndüm. Herkes alay ederek konuşuyordu. Kelsey ve Luke hariç. Ashton zaten ortalıkta gözükmüyordu. Jack gri kırmızı gömleğini düzeltip bana döndü.
" İyi yapmamış mıyım? Hem sizi gördüm hem de bir Prensesle tanışma şerefine ermiş oldum. "
Kupamı alıp Calum un yanına oturdum ve Kelsey e yaptığımın iki katını yaparak cimcikledim. İnledi ve kolunu ovuşturarak bana baktı.
" Şu Prenses zırvalığını bırakmanı söylemiştim, Calum. " Dudağımı büzdüm ve kahvemden bir yudum aldım. Aldığım gibi bırakmam bir oldu.
" Hey! Bu kimin kahvesi? Tanrı aşkına, kim şeker komasına girmek istiyor? "
Herkes bir bana bir de yüzünü buruşturan Jack e bakarken ayağa kalktım.
" Pekâlâ, ikimize de yenileri hazırlamaya gidiyorum. " mutfağa girerken arkamdan Jack in bana homurdanmalarını ve sıfır şeker içmemem gerektiği ile ilgili birşeyler söylediğini duymuştum. Suyu kettle a koydum ve ellerimi tezgaha yaslayıp bugün olanları düşünmeye başladım. Luke gerçekten iyi birisiydi. Eğlenceli.. Sıcakkanlı.. Daha sayamayacağım onlarca şey. Ama sinirlendiğinde tamamen başka bir kişiliğe bürünüyordu. Sevimliliğinden tek bir eser kalmıyordu.
" Elizabeth di değil mi? " Jack kapıdan girip ellerini cebine koyarak karşımda dikildi. Kafa sallamakla yetindim. Kafasını yana eğerek dudak büzdü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRINCESS // Hemmings.
Fanfiction" Lütfen Luke... Lütfen.. Bunu bize yapma. " dedim sesimin titremesine engel olamayarak. Birkaç dakikanın ardından ellerimi bırakıp geriye çıktı. Dudakları düz çizgi haline gelirken kaşlarını çattı. " Sevmediğim birinin yanında duramam. Bu konuda k...