Herkes birbirine anlamsızca bakıyordu. Bunun normal birşeymiş gibi söylenmesi beynime kan sıçratmıştı âdeta. Onlara bağırmamak için dişlerimi olabildiğince sıkıyordum.
" Kapı mı dinliyorsun Anna? " dedi babam kuru bir sesle.
" Bunu benden saklayacağınızı mı sanıyordunuz? Bunu bana nasıl- "
" Sen ne kadar saklamayı düşünüyordun baş düşmanımın oğluyla olan ilişkini? Ailemize ihanet ettiğini farkında mısın? " sesi gittikçe yükselirken bana yaklaşmaya başlamıştı. Başımı yere indirdim. Ayakkabısını ritimle yere vuruyordu ve bu sinir bozucu bir hal almaya başlamıştı. Ona bağırmak istemiyordum. Ama herkes birbirine soruyla karşılık verirken bu işin içinden nasıl çıkabilirdim ki? Anneme baktığımda korkulu gözlerle bana ve babama bakıyordu. Bu fikrin ondan çıkmadığını biliyordum. Duyduğum bütün konuşmalar babama aitti.
" Elizabeth Anna. Senden bir cevap bekliyorum. " ses tonu daha sertleşirken kafamı kaldırıp kemikli yüzüne baktım.
" Size ihanet etmedim. Ben sadece sevdim, baba. Ne yani senin rakibinin oğlu diye sevmeyim mi? Ayrıca sen öndesin bunu biliyorum. Onların şirketlerini almışsın. Daha neyi uzatıyoruz? " dedim yüzümü buruşturarak. Sinirlendiğinde her zaman yaptığı gibi elini sıkıp açıyordu. Şimdi görüşümü söylemezsem onların dediği olacaktı. Buna dayanamazdım. Zorlukla yutkunarak Daniel ve anneme baktım. Ardından başımı kaldırıp babama döndüm.
" Burdan gitmeyeceğim. Okulu burda okuyacağım. Siz ne derseniz diyin burdayım. Asla yurtdışına gitmeyeceğim. "
" Kapa çeneni. " dedi babam ölümcül bir sesle. Bu ses tonu tüylerimi diken diken yaparken başımı eğmedim yine de.
" Ne derseniz diyin. Konu burda kapanmıştır. Luke la ayrılmayacağız. Benim büyüdüğümü farkedin artık. 6 yaşındaki çocuk değilim ben. "
Herkes hayretle bana bakarken babam ellerini cebine atmış bir şekilde beni süzüyordu.
" Evet. Bu kadar. Benim hayatım benim görüşlerim. Iyi geceler. "
Anladıklarını umarak arkamı döndüm. Nefesimi rahatça vermeme kaldırmadan babamın dur komutunu verdiği öksürük sesini duydum. Topuklarımın üstünde yavaşça arkamı döndüm. Daniel la göz göze geldiğimde onun dehşetle babama baktığını gördüm. Üvey abim benim için korkuyordu. Sinsice gülümseyerek dişlerini gösterdi babam.
" Pekâlâ. O zaman sonuçlarına katlanırsın, Elizabeth Anna. Izle ve gör sevgilinin başına ne gelecek? "
Ağzım şaşkınlıkla aralanırken ona gözlerime inanamayarak baktım. Tepkime karşılık ellerini iki yana açıp buz kütlesini andırır gibi gülümsedi.
" Benim kızım, benim görüşlerim. "
Gözlerim dolarken hızlıca yukarı doğru koştum. Beni zaafımla tehdit ediyordu. Luke tan uzak duramazdım. O benden uzak duramazdı. Babamın aklından geçen planları tahmin dahi etmek istemiyordum. Benim babam kötü biri olamazdı. Dan in odamın kapısını tıklayışını duydum. Bir müddet gözyaşlarımın dinmesini bekledikten sonra yavaşça ayağa kalkıp kilidi çevirdim. Peşimden gelip yanıma oturdu. Titrek ve gergin bir nefes verdiğini duydum.
" Beth.. Ben üzgünüm. Senin bu şekilde öğrenmeni istemezdim. "
Ona baş sallamasıyla karşılık verdim. Aklımın köşesinde takılan soru için burnumu hafifçe çekip ona döndüm.
" Luke u nasıl öğrendiler? "
Bu sorunun geleceğini önceden biliyormuş gibi başını salladı.
" Bence bu sorunun cevabını yarına saklamalıyız. "
" Daniel. " dedim onu uyararak. Benim çenemden kurtulamayacağını bildiği için elini teslim oluyormuşcasına havaya kaldırdı.
" Sakin ol. Tamam mı? Clara söylemiş babana seni okuldan almaya geldiğinde. Sanırım bikaç hafta önce. Yani babam öyle dedi. "
Bedenim iyice gerilirken dağınık olan saçlarımı iyice dağıttım. Bizimle uğraşmaya bayılıyordu. Bu defa gerçekten beni çok hassas noktamdan vurmuştu. Bunu kabul ediyordum. Daniel yeşil gözlerini kısmış bir şekilde parkeye indirmişti bakışlarını.
" Belki de onu birlikte pataklamalıyız. Ne dersin, Miller? " dedi kararlı bir sesle. Ona hayretle baktım." Ben ciddiyim. Bu kıza fazlasıyla sinir oldum ve birilerinin onu artık durdurması gerekiyor. Benimle bir plana var mısın? " dedi yumruk olan elini büyük bir ciddiyetle bana uzatarak. Kırmızı olmuş gözlerimle ona umutsuzca baktım. Kendimden emin olamayarak onun yumruğuna kendi yumruğumu tokuşturdum. Ona güveniyordum. Çünkü Daniel Miller ın inandığında herşeyin üstesinden geldiğini biliyordum.
***
" Bale kursuna geldiğimde anlatacaksın ama. Söz mü? " dedi Kelsey telefonda bana yalvararak. Gözlerimi devirerek hoparlörde olan telefonuma baygın bir bakış attım.
" Söz, Kels. Yarın görüşürüz. By by. "
Tezgahtan telefonumu hızlıca alıp deri ceketimin cebine yerleştirdim. Iki gündür Luke la görüşmüyordum. Evet, babamın sözleri beni korkutmuştu. O her ne kadar buluşmak istese de türlü bahanelerle onu geri çevirmiştim. Şimdi de ben dayanamayıp onunla kısa bir buluşmaya gidiyordum. Bunu kimseye hatta Luke a bile haber vermemiştim. Evden sessizce süzülüp dar sokaklarda ilerlemeye başladım. Beremi evde unuttuğum için şansızdım. Yine de Luke un evine hızlı geldiğime şükrederek etrafa kaçamak bakışlar atarak zile bastım. Bir sürenin ardından yavaşça kapı açıldığında karşımda halsiz ve bitkin bir Luke belirmişti. Beni gördüğünde kocaman bir sırıtış yorgun yüzünü kaplarken uzun kollarını sersemce benim ince bedebime doladı. Ben de onun sarılışına karşılık verirken onu ne kadar çok özlediğimi ve sevdiğimi bir kez daha farkına varmıştım. Ben onu nasıl bırakıp gidebilirdim ki? Bu düşünce burnumun sızlamasına neden olurken konuşmadan onu içeri sürükledim.
" Koca bebeğim hasta mı oldu ? " dedim onu hazırlanmış koltuğa yatırırken. Dudaklarını büzerek bana baktığında gülmeden edemedim.
" Sanırım. Biraz ama. Iki gündür ilacını almıyor. " dedi imayla. Yastığı kafasına fırlattım. Buna karşılık kıkırdarken onun yanına gelip yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Sarı saçlarını düzeltme çabalarına girişmişti ki onları tekrar elimle dağıttım.
" Iki gündür yoğundum. Seni ihmal ettiğimi farkındayım. " dedim üzgünce mırıldanarak. Ben onun saçlarıyla oynamaya devam ederken saçlarımdaki elini durdurup ellerinin arasına aldı ve yanımda bağdaş kurup bana döndü. Ciddi bir yüz ifadesi aldığında kaşlarımı çatarak ona baktım. Kafasında birseyler tartıyor gibi gözüküyordu. En sonunda dayanamayıp içinde tuttuğu nefesi hızlıca bıraktı.
" Dün okula beni görmeye baban geldi, prenses. "
Gözlerim iri iri açılırken donakalmış bir şekilde ona bakmaya devam ettim.
Yarısını sanırım şu 15 dk içinde yazdım. Sizin için yazıyorum. Umarım beğenmişsinizdir. Sizi seviyorum...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRINCESS // Hemmings.
Fanfiction" Lütfen Luke... Lütfen.. Bunu bize yapma. " dedim sesimin titremesine engel olamayarak. Birkaç dakikanın ardından ellerimi bırakıp geriye çıktı. Dudakları düz çizgi haline gelirken kaşlarını çattı. " Sevmediğim birinin yanında duramam. Bu konuda k...