Luke tan...
Karşımdaki kızın dediklerini anlamam bikaç saniye almıştı. Başımı iki yana sallayarak şakaklarımı ovdum.
" Evet. Geçen sefer gelen bendim. Şimdi Bay Miller ı görebilir miyim? " dedim katı bir sesle.
Başını sallayıp kendisini takip etmemi işaret etti. Lüks beyaz kapının önüne gelince kaskatı kesildim. 15 gün önce buraya gelmiştim ve hayatımın en büyük hatasını yaparak geri dönmüştüm.
***
" Birbirinizi ne kadar sevdiğinizi görebiliyorum. " dedi bay Miller sahte bir gülümsemeyle. Dediklerini umursamayı düşünmüyordum. Sadece buraya beni niçin çağırdığını merak ediyordum. Seslice havaya doğru üfledim.
" Beni çağırmanızın sebebini öğrenebilir miyim? " kibarlığımı korumakta kararlıydım. Ellerini birleştirip deri sandalyesinden doğruldu.
" Kızımın peşini bırak. "
Evet bu her ne kadar klişe filmlerinden alınmış bir sahne gibi olsa da Bay Miller ın yüz ifadesi testere filmini aratmıyordu. Alayla güldüm.
" İmkansız tekliflerde bulunmanız sadece sizin aleyhinize olur, Bay Miller. Bu mümkün değil. Ben Elizabeth i seviyorum. " cümlelerimin üstünde Sertçe durmam bay Miller ı bile şaşırtmıştı. Yine de fırsat vermeden kendini toparladı.
" Arkadaşlarınla beraber kuracağınız grup için saçma müzik şirketinden teklif almışsınız. Eğer dediğimi yapmazsan hayallerini ve o salak arkadaşlarının hayallerini unut. Herşey bir telefona bağlı. Müzik şirketini kararlarından bir dakika içerisinde vazgeçirebilirim. "
Kaşlarım çatılırken yine de ona fırsat vermeyi düşünmüyordum.
" Umrumda değil. Bakın ben çocuk değilim. Siz de yetişkin bir adamsınız. Babamla olan sorununuzu babamla çözün. Benimle değil. " yerimden kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Bu saçma tehditleri dinlemek istemiyordum.
" Peki ya Anna nın hayalleri? " dedi Bay Miller muzip bir sesle. Topuklarımın üzerinde döndüm. Elleri ceplerinde ve gayet kendinden emindi. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam? Elindeki iki zarfı havada salladı.
" Bunlar ne biliyor musun Hemmings? Dur söyleyeyim. Elizabeth in kazandığı Üniversiteer. Hayallerini gerçekleştireceği iki okul. Ve ben.. "
Elindeki iki zarfı diğer eline serçe çarptı ve havaya kaldırdı.
" Bunları da bir dakika içerisinde iptal edebilirim. Hiç sorun değil. "
Bu küstahlığın karşısında donup kalmıştım. Bir baba bunu kızına nasıl yapabilirdi ki? Gözlerim sinirden yanmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayarak patladım.
" Bir iş uğruna- "
" Sesini bana yükseltme, seni sokak serserisi. " dedi buz gibi bir sesle. Yumruklarımı sıkmakla yetinerek birkaç adım geriye çıktım.
" Eğer Anna yı seviyorsan dediğimi yaparsın. Öyle değil mi? Sonuçta onun hayalleri söz konusu. " dedi kollarını keyiflice göğsüne bağlamadan önce.
Elizabeth in hayallerini ne kadar çok gerçekleştirmek istediğini biliyordum. Çok çabalıyordu. En iyi bir şekilde keman çalabilmek onun hayaliydi. Zirveye ulaşmak istiyordu. Sertçe yutkundum. Bencillik ederek kendimi düşünemezdim. Onu seviyordum.
" Bu aklınızdan geçen en son şey olsun. Tamam. Dediğinizi yapacağım. " dedim zorla. Dudakları keyifle gerildi.
" İsabetli bir karar oldu. " dedi beni onaylayarak. Bu adam aklını kaçırmış olmalıydı. Ondan ayrılamazdım. Ayrılmazdı. Tek bir çözüm vardı. Bu zordu. Ama yapmalıydım. Sonsuza dek sürecek değildi sonuçta. Ayrılacak olmam sevgimden vazgeçeceğim manasına gelmiyordu. Kapıdan çıkmadan önce yavaşça arkamı dönüp aklımı kurcalayan soruyu sordum.
" O burda olacak değil mi? "
" Elbette. Burda olacak. Dizimin dibinde. Zaten başka bir yeri de istemez. İçin rahat olsun Hemmings. "
***
Kapıyı tıklamadan girmiş olmam Bay Miller ın yerinden fırlamasına sebep olmuştu. Gözlüklerinin üstünden bana bakınca bakışlarında anlık değişim gördüm. Ama tekrar eski halini almıştı.
" Bu saygısızca hareketlerinden vazgeçmelisin. "
Dediklerini umursamadan masasına ellerimi dayayıp hafifçe eğildim. Sinirden köpürüyordum. Masaya Sertçe bir yumruk geçirdiğimde Bay Miller ın da sınırlarını zorladığımı farkındaydım.
" Küstahlığınız karşısında beni hayrete düşürdüğünüzü itiraf etmeliyim. Sıradaki oyun ne? Babamı öldürmekle falan mı tehdit edeceksiniz? " dedim sinirle gülerek. Kendimde değildim. Herşeyi söyleyecektim. Karşımda sadece sustuğunu görünce konuşmaya devam ettim.
" Bana Elizabeth in burda.. Bu ülkede kalacağını söylemiştiniz. "
Hafifçe öksürüp elini havada savurdu.
" Diğer seçeneği tercih edeceğini tahmin edemezdik. "
" Biliyordun seni aşağılık adam! Onun Amerika ya gideceğini biliyordun! Küstah ve aşağılık olduğun kadar yalancısında! " dedim parmağımı Sertçe ona doğrultarak. Gözlerimin neden dolduğunu bilmiyordum ama burdan çıktıktan sonra ağlamalıydım.
" Kalpsizin tekisin bay Miller. Kızını sevmiyorsun. Senin tek derdin.. Para. " dedim yüzümü buruşturarak.Geri çekilip yüzümü ovdum. Ona yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum.
" Bunun yanına kalacağını sanıyorsan yanılıyorsun. " dedim arkamı dönmeden önce. Elim kapı kulbuna gittiyse de dedikleri yerime çivilenmeme sebep olmuştu.
" Yaptığın en küçük terslikte babanın zaaflarına dokunacağıma emin olabilirsin. "
Tereddüt etsem de yine de başından beri sıktığım yumruğu atmaktan geri durmadım. Çıkmadan önce pahalı takım elbisesinin üzerine burnundan akan kanların damladığını görmüştüm. Korkmuyordum. Tek güvencem sadece Elizabeth di. Sadece O ydu. Ve benim onu kaybetmeye hiç niyetim yoktu.
Bu bölüm sadece Luke tan ibaretti. Nasıl bulunuz?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRINCESS // Hemmings.
Fanfiction" Lütfen Luke... Lütfen.. Bunu bize yapma. " dedim sesimin titremesine engel olamayarak. Birkaç dakikanın ardından ellerimi bırakıp geriye çıktı. Dudakları düz çizgi haline gelirken kaşlarını çattı. " Sevmediğim birinin yanında duramam. Bu konuda k...