Nerdeyse bütün odaların ışıkları yanan villanın önünde durunca, Kelsey çantasından Parlatıcısını çıkarıp arabanın aynasından sürmeye çalıştı. Gözlerimi devirmeden edemedim.
" Oraya gittiğimizde rahat ol. Onlar yanlarında kendisini sıkan insanları sevmezler. Kimse sevmez. Sana konuş diye zorlamıyorum. Ama en azından deneyebilirsin. Öyle değil mi? "
Gergince başımı salladım ve beyaz eldivenlerimle oynadım. Saçını son kez yaptı ve birlikte dışarı çıktık. Bahçenin etrafındaki oyuncaklar dikkatimi çekti. Belli ki küçük çocuklu bir aile de yaşıyordu. Kapıya yaklaşınca sesleri duymaya başlamıştım. Ya kavga ediyorlardı ya da cidden konuşma tarzları böyleydi. Kelsey elini kaldırmadan Zile basmaya başladı. Gayet normal bir şey yapıyormuş gibi rahat bir tavrı vardı.
" Kelsey kes şunu. Yaptığın- "
" Yaptığın çok edepsizce bir hareket. Falan filan. " Dedi sesini inceltip alayla gülerek.
Kıkırdamadan edemedim. Ben ona kızamazdım. O benim tek yakın arkadaşımdı. Aksine hareketleri hoşuma gidiyordu. Çok geçmeden kapı açıldı ve bizi sinirli bir şekilde kumral saçları uzun bir çocuk karşıladı.
" Sorun ne Ash? " Dedi Kelsey.
Çocuk onun dediğine aldırmadan içeri gitti ve bizde arkasından onu takip ettik. Adının Ash ya da Ashton herneyse ismi, elini beline koydu ve ayaklarını çıplak zemine vurdu.
" Söz veriyorum, kızmıycam. Şimdi ortaya çık ve doğruyu söyle Calum. " İsmini söylediği anda bir yerden gürültülü bir ses duyuldu. Birşeyleri devirmiş olmalıydı.
" Sarhoştum! Ne yaptığımı farkında bile değildim-- "
Ashton nun sesin geldiği yöne koşmasıyla dolabın içinden hafif esmer bir çocuk fırladı ve salonu koşmaya başladı. Bu.. Oldukça komik bir görüntüydü. Ama şuan kim gülse sinirli olan çocuk her an birine yumruğu geçirecek gibi duruyordu.
" Beni dinle Ashton! Naomi beni kandırdı diyorum sana! En sevdiğim albümü almakla tehdit etti. Sarhoştum! Ve sonra arabanın anahtarlarını tuvalete-- ah! " hızlı konuşması Ashton nun onun kafasına vurmasıyla sonlanmıştı. Uzunca bir koridordan geçip bizden uzaklaştıklarında Kelsey in çoktan koltuğa kurulmuş olarak gördüm. Yanına usulca yaklaştım oturdum. Elimi birbirine birleştirip huzursuzluğumun geçmesini diledim. Lütfen annem kızmasın. Lütfen.. Lütfen.. Lüt--
" Kapıyı bize açan Ashton du. Kovalanan da Calum. " Dedi kıkırdarken. İsimlerini çözmek zor olmamıştı.
" Onlarla nerden tanıştın? "
Önündeki cips kasesine uzandı.
" Bir kulüpte. Grup olarak şarkı söylüyorlardı ve o gün çok fena kusmamla Ashton bana yardımcı oldu. Sonra da evime bıraktı. "
" Uzun zaman oldu sanırım? "
Dudaklarını büzüp bakışlarını merdivenlere çevirdi.
" 4-5 ay muhtemelen.. Noldu ki? "
" Sadece merak ettim. Hiç çevrendeki insanlara benzemiyorlar da.. " tereddüt etsem de ona dönüp tepkisine baktım. Dudakları yukarı kıvrıldı.
" Daha çok senin çevrendeki insanlara benzemiyorlar diyelim. Onlar bana çok soğuk geliyor. Sakın üstüne alınma sen öyle değilsin. Ne kadar onlarla aynı ortamda olsan bile ben seni biliyorum. Ve arkadaşlarımın geneli böyle. Ama bu grup tamamen ayrı ve benim için özel. "
Başımı hafifçe sallayıp kabanımı çıkarmak için kalmıştım ki bir ses beni durdurdu.
" Hey! Kels ne zaman geldin? " Dedi lila saçlı çocuk. İkinci bir şok geçirdim desem yeridir. Bunlarda kim böyle? Elindeki oyun konsoluyla merdivenlerden indi ve bakışları ben Kelsey in arasında gidip geldi. Başımı öne eğdim. Kelsey le biraz konuştuktan sonra seslice kahkaha atması yla başımı kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PRINCESS // Hemmings.
Fanfiction" Lütfen Luke... Lütfen.. Bunu bize yapma. " dedim sesimin titremesine engel olamayarak. Birkaç dakikanın ardından ellerimi bırakıp geriye çıktı. Dudakları düz çizgi haline gelirken kaşlarını çattı. " Sevmediğim birinin yanında duramam. Bu konuda k...