32

1.9K 119 16
                                    

Ertesi Gün

   Beni koruyan polisler olduğundan dolayı uzun zaman sonra ilk defa bu kadar güzel bir uyku çekmiştim. Yaralarım geçmediği ve her yerim ağrıdığı için okula gitmemiştim. Annemle beraber uyumuştuk. Daha doğrusu ben uyudum annem bütün gece uyuyamamış.
  "Böyle bir sapıkla uğraşırken bana nasıl haber vermezsin anlamıyorum? Üstelik seni bırakıp şehirden gittim Min Ah. Ya evde tekken sana zarar vermeye kalksaydı?" diye azarlamaya yeniden başladı.
  "Sana da günaydın anne. Üstelik o sapık bana evde tekken zarar vermeye çalıştı zaten ve hatırlarsan bu yaralar öyle oldu." dedim.
  "Evet ama sonunda ben geldim ve kaçtı. Ya gelmeseydim? Ya o aptal silahla gelseydi? Düşünmek bile istemiyorum." dedi.
  "O zaman düşünmeyelim. Hadi kahvaltı hazırla." dedim.
  "Çok rahatsın tıpkı baban gibi." deyince gülüp anneme sarıldım.

  Kahvaltı hazır olunca aşağıya indim. Tam mutfağa doğru giderken kapı çaldı.
"Ben bakıyorum." deyip kapıyı açtım. Bizim okuldan bazı öğrenciler gelmişti. Taehyung da vardı. Üstelik Tiffany bile gelmişti.
"Hoşgeldiniz." dedim şaşkınlıkla.
  "Bizi içeri almayacaksın galiba?" diye sordu Tiffany.
"Olur mu öyle şey? Gelin." dedim ve geçmeleri için kenara çekildim.

    Hep beraber kahvaltı yaptıktan sonra en sorunsuz yer benim odam olduğu için oraya geçtik. Salondaki cam kırıklarını hâlâ temizlememiştik.
  "Min Ah, bir şey söylemek istiyorum." dedi Tiffany.
  "Dinliyorum." dedim.
  "Başında bu kadar dert yokmuş gibi bir de ben seninle uğraşıyordum. Özür dilerim gerçekten. Sana inanmayanlardan birisi de bendim. Öğretmen Park çok iyi birisi, sapık olamaz falan diyordum. Gerçekten çok özür dilerim." dedi.
  "Sorun değil, elimde hiçbir kanıt yoktu. Polis bile inanmamıştı zaten bana." dedim.
  "Evet ama yine de suçluyum." dedi.
  "Tabii herkes ben gibi olamıyor. Ben Taehyung'a hemen inandım mesela!" dedi Cho Woo. Gülmeye başladık.
  "O senin arkadaşın tabii ki inanacaksın." dedi Tiffany.
"Şaka yapıyorum, seni sinir etmek çok güzel." dedi Cho Woo. Tiffany de gülümseyip başını eğdi ve flörtöz bir tavırla saçını kulağının arkasına aldı.
  "Biz artık kalkalım. Neyse ki iyisin, umarım daha da iyi olacaksın." dedi sınıftan başka bir arkadaşım.
  "Teşekkür ederim," dedim.

  Onları uğurladıktan sonra Tiffany, Cho Woo, Taehyung ve ben kalmıştık. O kadar çok eğlenmiştim ki iki saatin nasıl geçtiğini anlamadım. Tiffany benim parfümlerime bakarken Cho Woo da onu izliyordu. Kesinlikle birbirlerinden hoşlanıyorlar! Ben de onları izlerken Taehyung yanıma geldi.
"Aynı şeyi mi düşünüyoruz?" diye sordu sırıtarak. Başımla onayladım.
"Kesinlikle." dedim.
"Öyleyse yeni görevimiz onların arasını yapmak." dedi.
"Büyük bir zevkle!" dedim. Bildirim sesi duymuştum ama kimse telefonuna bakmadı.
"Galiba sana geldi." Dedi Taehyung.
"Doğru ya! önceki telefonumu çöpe attığım için yeni telefona alışamadım daha." dedim. Telefonu açıp gelen mesaja baktım.
'Çok güzel gülüyorsun, özlemişim.'

SAPLANTI  |  KTH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin