42 | Final

2.1K 130 47
                                    

5 Saat Sonra.

Min Ah'ın annesi sakinleştiricinin etkisiyle uyuyordu ama ben hâlâ güzel bir haber bekliyordum. Sonunda doktor ameliyattan çıkmıştı. Güzel bir haber duyma umuduyla yanına gittim.
"İyi mi?" diye sordum.
"Sakin olun, hayati tehlikeyi atlattı." dediğinde artık mutluluktan ağlamaya başlamıştım.
"Oh be!" dedim.
"Yarın sabah ancak kendine gelir, o zaman görebilirsiniz. Bir gün boyunca dinlenmesi iyi olacaktır." dedi.
"Teşekkürler." dedim.

Ertesi Gün.

Min Ah gözlerini açmaya başladığında elini daha sıkı tuttum.
"Günaydın sevgilim," dedim tebessüm etmeye çalışarak ama gözlerim hâlâ doluyordu.
"Annecim, uyandın!" dedi ve hemen kızının yanaklarını öpmeye başladı.
"Siz kimsiniz?" diye sordu Min Ah.
"Ne?"
"Annecim beni hatırlamıyor musun?"
Min Ah gülmeye başladı.
"Çok komiksiniz." dedi. Onu tekrar gülerken görmek çok güzeldi.
"Benim ne kadar güçlü bir kızım varmış öyle, son ana kadar hayatta kalmak için çabalamışsın. Teşekkür ederim." dedi annesi gözyaşlarını silerken.
"O adam yakalandı mı?" diye sordu.
"Yakalanmış merak etme." dedim.
"Neyse ki! Bana inanmazlar diye korktum, sonuçta o bir polis." dedi.
"Neyse boşver şimdi bunları, tehlike geçti ve sen hayattasın. Artık güzel şeyler konuşacağız." dedim. Ben saçma sapan şeyler söylerken içeriye tanımadığım bir adam girdi.
"Baba!" dedi Min Ah. Ayağa kalkıp hemen selam verdim. Gözyaşları içinde kızına bakıyordu.
"Özür dilerim yanında olamadığım için. Bu aptal iş yüzünden seni kaybediyordum." dedi ve koşarak Min Ah'a sarıldı. Min Ah acıyla yüzünü buruştursa da sesini çıkarmadı. Babasını çok özlemiş olmalı.
"Sana çok kızgınım. Peşinde bir sapık varmış madem neden bana söylemedin?" dedi.
"Bunları sonra konuşalım mı? Ben seni çok özledim çünkü." dedi Min Ah.

1 Ay Sonra
Min Ah anlatıyor;

"Kahvaltı hazır!" diye seslendi annem.
"Geliyoruz!" dedim. Dün Tiffany bizde kalmıştı. Biraz Taehyung ve Cho Woo'yu çekiştirip dedikodu ve kız sohbetleri yapmıştık. Saçlarımı toplayıp kahvaltıya indiğimde Cho Woo ve Taehyung'u görmeyi beklemiyordum.
"Günaydın." dedim anlamsız bakışlarla.
"Benim misafirlerim." dedi annem.
"Anladım, hoşgeldiniz!" dedim. Kalabalık bir şekilde yapılan kahvaltılara bayılırdım.
"Babam nerede?" diye sordum.
"Hazırlanıyor, bugün gidecek ya." dedi. Doğru, tekrardan uzaklara gidecek ve ben onun gidişini izleyeceğim. Tiffany de geldiğinde aynı benim gibi şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Annemin misafirleri." dedim.
"Ne güzel, hoşgeldiniz." dedi.

Güzel bir kahvaltıdan sonra babamı uğurlamak için hep beraber gelmiştik tren garına. O an Öğretmen Park'tan ilk defa burada mesaj aldığımı hatırladım. Her şeyin başladığı yer. Düşünceleri kafamdan silip babama sıkıca sarıldım.
"Seni seviyorum kızım." dedi.
"Ben de seni." dedim. Annemle de birbirlerine sarıldıktan sonra bavulunu alıp trene bindi. Onu çok özleyeceğimi bildiğim için gözlerim dolmuştu. Tiffany bunu fark edince başını omzuma koyup koluma girdi. Ben de başımı Tiffany'nin başına yasladım. Taehyung bize bakıp gülümsedi ve arkama geçip bana sarıldı.
"Sen de gelsene." dedi Tiffany. Cho Woo da tıpkı Tiffany'e sarılmıştı. Babam trenden bize el salladı ve tren hareket etti.
"Bana da yer var mı?" diye sordu annem. Kıkırdayıp onu da aramıza aldık.
Her şeyin başladığı yerde, geçirdiğim onca kötü anıya rağmen bu hikayenin sonuna muhteşem insanlarla, mutlu sona imzamı atıyorum. Her şey çok güzeldi.

Okuyan herkese çok teşekkürler, umarım beğenmişsinizdir, başka hikayelerde görüşmek üzere, şimdilik görüşürüz... ♥️

SAPLANTI  |  KTH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin