~Rengârenk ve zifirînin ardından gelen soğuk kasvet.~
"Nasıl yani!?" bağırarak uyanmamı sağlayan sese söylenerek kalktım yerimden.
Paldır küldür odaya daldı sonra, sesin sahibi olduğunu tahmin ettiğim kişi. Başımı kaldırıp baktım. Evet, tam da oydu.
"Çabuk kalk!"
"Kalktık, kalktık. Ne var yine?" diyerek konuştum, terslediğimi açıkça belli ederek.
"Bir iyi, bir kötü haberim var. Önce hangisinden başlayayım?" diyen Mavi'ye şaşkınca baktım. Ne dediğini anlamamıştım fakat bir kaç saniye sonra iyi olandan başlamasını söyledim.
"Paris gelinliğini giymiş!" Yüzümdeki ifade yüzünden morali bozuldu. Göz devirerek yaptığı benzetmeyi açıkladı.
"Paris'imize kar yağmış yani!"
Verdiği haberin ilgimi çekmediği fazla belli olmasın diye yalandan bir şaşırma tepkisi verdim.
"Aaaaaaaa!" yalandan nidalarım son bulduğunda ruhsuz ifademi yüzüme yerleştirmeye engel olamadım. Tabii, o da şaşırmadığımı anlamış oldu.
Aslında karı severdim ama öyle bir ruh hâlindeydim ki o an, sevincimi kalbime resmedemedim. Bu benim elimde değildi. O an kötü haberi vermesini söylemeden odamdan çıktı. Ben de sonra sormak istemedim. O tekrar hatırlatıp haberi vermeyince de önemli bir şey olmadığını duydum.
Rutin işlerimi hallettikten sonra saçımı gelişigüzel toplayıp telefonumu alarak koltuğa oturdum. Odamda değil, salondaydım. Evde o an çok kişi yoktu. O yüzden Mavi'nin ısrarları bu eve gelmemi engellememişti. Ekin'le hâlâ aramızda sorun var gibiydi. Bu canımı fazlasıyla sıkıyordu ama o bunu düzeltmek için hiç bir şey yapmıyordu. Aksine, sürekli yaptığı şeyi tekrarlıyor, her seferinde de biraz fazla canımı yakmış oluyordu. Ama bunu kim bilebilirdi ki? Kimsenin bulunduğum ruh hâlinden haberi yoktu. Belki de vardı ama umursamıyorlardı. Habersiz olmaları tercih ederdim.
Perdenin Ardındakiler'den, Beni Kendinden Kurtar dinlerken yukardaki bildirim paneli inmişti. Yeni bir mesaj gelmişti. Gördüğüm kişi ismiyle birlikte kaşlarım çatıldı istemsiz.
"Gökyüzünün karanlık suları bugün sizin yüzünüzü ıslatmak için akacak. Bu gökyüzü olayı, özlem belirtir derler de.. ne ben sizi özledim, ne de siz beni özlemişsinizdir eminim. Yine de o meşhur soruyu sorayım, beni özlediniz mi küçük Kül Sokağı sakinleri?"
Sondaki hitap dikkatimi çekmişti. Kül Sokağı küçükken yaşadığım sokaktı. Doğduğum, büyüdüğüm, hayatın tadına baktığım sokak. Ekin'le orada arkadaş olmuştuk. Ama o, mesajcı, bunu nereden biliyordu? Sokağımıza kadar bizi mi araştırmıştı? Öğrenilmesi zor bir bilgiydi bu. Korkularım kendini tazelediğinde mesaj gelmeye devam ediyordu ondan. Okuyordum, ama asla anlamıyordum.
Sonra mesajları yukarı kaydırdığımda sabah atılan mesajlar gördüm. Aklıma Mavi'nin kötü haber çağrısı geldi. Demek ki haber buydu.
Kapı açılıp içeri Mavi gelince ona şaşkınca baktım.
O da bana anlam veremez bir ifadeyle bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Sokağı
Mystery / Thriller*** Kül Sokağı'nın hikayesini biliyor musunuz? Kül Sokağı... Küçük çocukların kabusu olan o sokak... O sokakta büyüyen bir çocuğun hikayesi... Çığlıklar... Onları duyuyor musunuz? Toplanın. Size Kül Sokağı'nda kaybolan bir çocuğun hikayesini anlatı...