1 Ay Sonra~
"Yine ne istiyorsun benden?"
"Ne istiyorsun benden!"
"Allah kahretsin!"
Saçlarını çekti genç kız. Son gücüyle tekrar haykırdı.
"ALLAH KAHRETSİN! Allah kahretsin..."
Bu sefer başına vurmaya başladı.
"Sakin ol güzelim, sakin ol."
"Ne istiyorsun benden, ne istiyorsun benden?"
Sayıklarken istemsizce yerinde sallanmaya başladı genç kız. Yanındaki genç ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Aslında elinden sadece 'sakin ol' demek geliyordu ama başka yapacak bir şey de yoktu.
"Sakin ol güzelim, sakin ol Ada."
***
Saatler sonra, elinde su bardağı ile yönü duvara dönük şekilde oturuyordu Ada. Zar zor sakinleşmişti. O da yorgun düşen bedeni yüzündendi.
"Boş duvarda ne görüyorsun güzelim?" diye sordu Ekin. Hiç kimse onun duvara çizdiği rengarenk resimlerden haberdar değildi.
"ADA!"
"Efendim?" kurumuş sesiyle arkasına, ona seslenen arkadaşlarına dönmeden sordu Ada.
"Neden orada oturuyorsun canım benim, iyi misin?"
"Değilim."
"Neden peki?"
Son soruya cevap vermedi Ada. Susmayı tercih etti. Sonra da duvara baktıkça duvar kağıdındaki desenlerin, şekillerin, boyaların biçim değiştirdiğini gördü. Bütün şekiller değişiyor, farklı bir hâl alıyordu. Boyalar değişiyor farklı renkler akıyordu duvardan. Bu illüstrasyon gözüne çok güzel gelmişti o an Ada'nın. Gözünü ayırmadan duvara bakıyordu. Etrafındaki sesler ise susmuyordu. Ama o duymadığı için sorun yoktu. Duvara odaklanmıştı o.
"Ada?"
"Ada!"
Sesler kendisini çağırmaya tekrar başladığında Ada arkasını döndü. İfadesiz bir şekilde önündeki boş suratlara baktı. Sadece baktı. Gözleri tüm herkesin gözlerinde gezindi, sonra tekrar duvara döndü.
"Allah kahretsin! Bak diyorum sana, bak! Şu yüzüme bak!"
Ayağa kalkıp Ada'ya ilerledi Aral, onu omuzlarından tutup sertçe kendisine çevirdi. Kafasını çevirmeye kalkan Ada'nın çenesini eliyle sıkıca kavrayıp kendisine doğru fevrice çevirdi.
"Ne yapıyorsun sen! Ne yapmaya çalışıyorsun!" Çenesini sıkıca tutan eli yavaşça tutup aşağı indirdi Ada. Çenesinin tutulmasından hoşlanmamıştı.
Donuk bakışlarıyla baktı yüzüne onun. Bu kadar öfkenin sebebi neydi ki? Konuşmak istemiyor olamaz mıydı? Neden anlamak istemiyordu?
"Çenemi tutan ellerini indirmiştim, hoşlanmamıştım bu hareketten. Ama o el tekrar yüzümü bulduğunda ve bu sefer beni sarsmaya başladığında o kadar çok öfkelendim ki.
Canım yanıyordu. Canım yanıyor, o da biliyor bunu ama aynı şeyi yapmaktan da geri kalmıyor, neden? Konuşmak istemiyorum. Senin sorularına cevap vermek istemiyorum, dediklerini yapmak istemiyorum. Hiç bir şey istemiyorum işte nesini anlamıyorsun? Neyi zorluyorsun? Rahat bıraksana beni."
"Rahat bıraksana beni." yüzünde bomboş bir ifadeyle söyledikleri Aral'ı şaşırtmıştı. Kaşları çatık bir biçimde ona baktı. Devam etmesini bekliyordu. Belki de hâlâ anlamamıştı Ada'nın konuşmak istemediğini. Fakat devam etmeyeceğini anladığında üstelemekte ısrar etti o da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Sokağı
Mystery / Thriller*** Kül Sokağı'nın hikayesini biliyor musunuz? Kül Sokağı... Küçük çocukların kabusu olan o sokak... O sokakta büyüyen bir çocuğun hikayesi... Çığlıklar... Onları duyuyor musunuz? Toplanın. Size Kül Sokağı'nda kaybolan bir çocuğun hikayesini anlatı...