16. Bölüm: Kuru Gül

43 25 6
                                    

"Nasıl izin verirsin buna Kamer!? Nasıl haberin olmaz?"

"Sakin ol Ada." bunu diyen Ekin'di.

"Nasıl sakin olayım Ekin? Bana sakin ol falan deme. Deme. Sakinlikten bahsetme bana!"

"Ada sakin ol. Kızı korkutacaksın. Senin, onun ablası olduğuna bile anlam veremiyordur belki şuan."

Hazan'a baktım. Bakışını gördüğümde, omuzlarımı bıraktım. Gerginliğimi de... Kamer'i orada bıraktım. Diğer odaya geçtim. Oda lila rengi ağırlıklı döşenmiş bir odaydı, diğerlerinden farklı. Hazan lilayı çok severdi. Hazan'ın odası olduğu belliydi bu odanın. Diğer odalar yıpranmış, yıkılma evresine geçmiş görünüyordu. Fakat bu odaya özenilmişti. Ayrı bir bakım yapılmış, titizlikle döşenmişti. Kamer'in onu böylesine önemsemesi hoşuma gitmişti evet, ama biraz da rahatsız etmişti beni.  

Biraz odayı inceledikten sonra, fark etmekte geç kaldığım bir şeyi fark ettim. Odadaki siyah çekmece dikkatimi çekmişti. Yatağın hemen yanında duran komodin aslında beyazdı. Ama alttaki çekmecesi siyahtı. Boyandığı belliydi. 

Çekmeceyi çok merak etmiştim. Neden siyaha boyamıştı acaba Hazan onu? Ya da Hazan mı boyamıştı, yoksa Kamer mi? 

Komodine doğru yaklaştım. Çekmeceyi açmaya çalıştım. Açılmadı. Biraz zorladım. Fakat yine olmadı. Kilit vardı üstünde. İçinde ne varsa, sıkı muhafaza edilmişti. Çok önemli olmalıydı, hatta hayati anlam taşıyan bir şey olmalıydı ki, ihtimallerle sınırlandırılmadan korunmak istenmişti. Bu düşünceler beynime sızdıkça kalbimin atışı hızlanıyordu. Hazan'ın bu kadar önemli neyi olabilirdi ki? 

Bilmiyordum. Ama aklıma koymuştum bir defa. O çekmeceyi açan anahtarı bulacak ve içinde ne olduğunu öğrenecektim.

"Ada?"

Birden, korkuyla arkamı döndüm. Sonra rahatladım çünkü seslenen Ekin'di.

"Ne yapıyorsun burada?"

"Ne yapıyorum, ne yapıyorum..." derken etrafta gezdirdim gözlerimi. 

"Odaya bakıyorum. İnceliyorum. Kardeşimin nasıl bir yerde yaşadığını bilmek hakkım değil mi?"

"Öyle de-"

"Hadi dışarı çıkalım!" Afalladı Ekin bu ani çıkışım karşısında. Korkmuştu! Gülesim geldi ama gülemedim. Sadece gülümseyebildim. Kolundan tutup, çekiştirerek dışarı çıkardım onu.

"Ada, dur."

"Ada!"

"HEY ADA!"

***

"İşte Ekin. O çekmecede ne olduğunu bilmem gerek."

"Neden? Yani neden bilmen gerek?"

"Ekin ben ne anlatıyorum sana az önceden beri?"

"Tamam tamam, sana yardım edeceğim merak etme."

Ağzı kulaklarında deyimi yerindeyse, şuan ağzım tam da o şekildeydi. Sabırsızdım. O yüzden bir an önce öğrenmek istiyordum, çekmecenin içindekileri.

Sessizce biraz bekledikten sonra, Ekin bana döndü.

"Ada, sence Hazan günlük tutuyor mudur?"

Kaşlarımı çattım. Tuhaf gelmişti birden böyle bir soru sorulması.

"Bilmem. Tutuyor mudur?"

"Hazan'ın boynunda bir kolyeye benzer bir şey görmüştüm. Kolye gibi de değildi. Tuhaf duruyor. Ucunda da eski tasarım bir anahtar vardı. O anahtar olmasın, çekmecenin anahtarı?"

Kül SokağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin