12. Bölüm: Çıkmaz

71 45 15
                                    

"Sabahın gözü değil, derim, şu ağartı, aydan vuran soluk bir yansıma olabilir; tarla kuşunun değildi, başımızın üstünde gök kubbeyi çınlatan şu sesler de

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sabahın gözü değil, derim, şu ağartı, aydan vuran soluk bir yansıma olabilir; tarla kuşunun değildi, başımızın üstünde gök kubbeyi çınlatan şu sesler de."

Yeni bir mesaj ile uyandım. Ama bir farklılık vardı. Kaldığımız yerde değil, sahilde uyanmıştım bu sabah, diğer sabahlardan farklı olarak. Kaçmıştım gece. Kimsenin haberi olmadan sahile gelmiş, eve gitmek istemeyince de uyumuştum denizle birlikte. Santa Marinella'daydım. Denizin uykulu olduğu o yer. Dalgaları bile sakindi. Yorgun gibiydi. 

Yeni gelen mesaj, Uzaklarda Bir Adam'dan değildi. Ekin'dendi. Ekin beni merak etmiş olmalıydı. 56 cevapsız arama, 48 mesaj. Hepsi Ekin'dendi ama diğerleri de aramıştı. Mavi 22 kere aramış, Milena 76 mesaj atmıştı. Bu kadar süredir merak etmişlerse, biraz daha merak etseler sorun çıkmazdı. Belki de çok bencilimdir, başıma bir şey gelmediği hâlde onları meraka sürüklüyordum. Ama gerçekten çok yorulmuştum artık. "Uzaklarda Bir Adam" yüzündendi bütün bunlar. Yorgun hissediyordum. Beni bir üzmüş, bir meraklandırmış, yerindeyse sinirlendirmişti. Gün içinde bütün bu duyguları bir arada hissetmek bana göre değildi. Ki, ben tüm bu duyguları bir gün içinde hissetmiştim, bedenimin bütün bunları aynı anda kaldıramayacağını bilerek. 

Biraz zihnimi dinlendirebilmek için uzak kalmak istemiştim bütün bunlardan, her şeyden...
Telefonumu sessize almış, hiçbir şeyi önemsememeye çalışmıştım. Mümkün olduğunca...
'Zihnimi dinlendirmek' konusunda bir sonuca varabildiğimi söyleyemezdim. Fakat bedenim yeterince dinlenmişti. Ruhum da.. biraz.

Yeterince iyi olduğumu, düşüncelerimin akış yönünü değiştirebildiğimi düşünerek Ekin'i aramam için bir engel olmadığını fark ettim. Telefonumun sesini biraz açtım ve Ekin'i aradım.

"Hemen buraya gelmen gerek!" duyduğum sesle neyin içinde olduğumu unuttum, arama sebebimi.

"Dur. Ne oluyor?"

"Sorma, hemen gel."

"Eki-" yüzüme kapanan telefon ile kalkmam bir oldu. O kadar endişeliydim ki, ne yaptığımdan haberdar olduğumu sanmıyordum. Hızlı adımlar atarak kaldığımız yere gittim.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kül SokağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin