~"Not: Peter Pan büyüdü."~
"Gerçekten mi!"
Odamın dışında kalan bölümünden gelen bağırış sesi, gördüğüm muhteşem rüyanın yarıda kesilmesine ve gözlerimi açmama sebep olmuştu. Milena'nın çığırtkan sesinden sonra, Mavi'nin, hatta Ela'nın, Alesya'nın çığlıklarını da duyunca zar zor yerimden kalktım. Saate baktığımda bu saatte duyduğum sesler normal gelmedi. Kendi odamda ve kaldığım evde uyanmıştım ama yan binadakilerin de burada olduğunu tahmin edebiliyordum. Milena ve Mavi buradaydı. Ve Ela da.
Odamda bulunan küçük ve şirin banyoya gittiğimde, rutin işlerimi halledecektim ki, aynada küçük not kağıdı gördüm. Elime alarak okudum.
"Çabuk işlerini hallet ve gel. Aşağıda seni bekliyoruz." ~M.
Notta yazdığı gibi işlerimi hızlıca hallettim.
Sonrasında kremlerimi sürmek için masama yaklaştım. Orada da küçük bir not vardı.
"Çabuk dedim sana! Hâlâ burada olduğuna inanamıyorum!" ~M.
Gözlerimi devirerek kremlerimi sürüp, beni pamuk şeker gibi yumuşacık hissettiren parfümümü de sıktıktan sonra üzerimi giyinmek için dolabımı açıp kıyafet aradım. Fazla zaman kaybı olmasın diye, basit bir kaç parça seçtim. Kapağını kapatmıştım ki yine bir not karşıladı gözlerimi.
"Yeter artııııık! Bekliyoruz hadiii!" ~M.
Bu sabırsızca yazılan notların kime ait olduğunu biliyordum. Beni gülümsetiyordu. Kıkırdayarak ceketimi alıp odadan çıktım. Anahtarımla odamı kilitleyecektim ki, kapının üzerinde bir not daha gördüm.
"Hah, geliyor musun? Süper. Sonunda çıkmayı becerdin! Bir de merdivenleri inebilirsen tamamdır bu iş. Yardıma gelelim mi? Sakin sakin iniver hadi bacım, yorma bizi güzelim." ~M.
Kıkırdadım ve merdivenlere yöneldim. Son basamaktan da indiğimde başımı kaldırarak gözlerimi salonda gezdirdim. Herkes yan yana dip dibe oturmuş ve aynı yöne bakıyordu. Bana. Tek tek gözlerimi üstlerinde gezdirdim. Mavi, Aşkın, Ela, Özgür, Milena, Rüzgar, Aral, Mayıs, Azura, Alesya, Mert ağabey hatta Ekin. Hepsi buradaydı. Ne olduğunu anlamaz bakışlarım şaşkın bakışlara bıraktı yerini. Herkes neden burada toplanmıştı ki? Bir şey mi olmuştu? Kötü bir şey? Veya iyi bir şey. Az önce duyduğum çığlıklar gayet de mutlu sevinç naralarıydı oysaki.
Gittim ve yanlarına oturdum.
Bir kaç dakika boyunca sessiz bir şekilde öylece oturduk. Eylemimize son vermemizi sağlayan şey, Mavi'nin sabırsızlandığını belli eden davranışı, ayaklarını yere vurmayı bırakırken saatine bakması olmuştu. Saati gördükten sonra ise birden ayağa fırlamış ve "Geç kaldık!" diye bağırmıştı. O notları sabırsızca yazanın Mavi olduğunu tahmin etmiştim. Bilmek zor değildi.
"Hadi hazırlanın, geç kaldık!"
Ben üstümü giyinmiştim evet ama günlük kıyafetler giymiştim. Bir yere mi gidecektik? İçimde kalmasına engel olamadığım soruyu tüm kulakların duymasına müsaade ettim.
"Nereye geç kaldık? Bir yere mi gideceğiz?"
Herkes aynı anda tekrar bana döndüğünde yanlış bir şey yapmış gibi hissettim ve yere baktım.
"Evet, Disneyland Paris'e." diyerek cevapladı Aşkın beni. Fısıldayarak. Gözlerim açıldı. Şaşırmıştım.
"Ne? O burada mıydı? Ah, nasıl da unutmuşum..." gözlerimi yerden uzaklaştırıp salondakilere baktığımda onların da bana baktığını gördüm. Diğer tarafımda oturan Alesya ellerimi tuttu. Ona baktım. O da bakışlarını bana çevirmişti. Gülümsedim. O da gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Sokağı
Mystery / Thriller*** Kül Sokağı'nın hikayesini biliyor musunuz? Kül Sokağı... Küçük çocukların kabusu olan o sokak... O sokakta büyüyen bir çocuğun hikayesi... Çığlıklar... Onları duyuyor musunuz? Toplanın. Size Kül Sokağı'nda kaybolan bir çocuğun hikayesini anlatı...