Bölüm 55

24.3K 1.7K 839
                                    

Previously on Sağa Kaydır

''Her neyse kızgın falan değilim diyorum, ben yatıyorum çalışmayacaksan gelirsin.''

Umursamazca arkasını dönüp odaya girdiğinde adamın küplere bindiğinin farkındaydı. Ama bu sadece başlangıçtı.

Hakan'sa kızın söylediği şeylerle önce şoka girmiş sonra da inanılmaz sinirlenmişti. Kızın onu o erkek müsvetteleriyle aynı kefeye koyduğu her an ağırına gidiyor, Burcu'yu kollarından sarsma isteği doğuruyordu. Kendisini istemeyişini böylesine rahat dile getirişi buraya gelirkenki tüm o konuşma planını kafasından silerken hırsla mutfağa yöneldi ve dolaptan soğuk suyu aldı. Şişeyi sinirle kafasına diktiğinde bir hışım kendi kendine fısıldadı.

''Eğer oyun oynamak istiyorsan biz de oynarız Burcu Hanım.''

***

Genç kadın rüzgardan uçuşan sarı saçlarını boşta olan eliyle kulağının arkasına atarken kararsız bakışlarını önce iki adım ötesinde tüm ihtişamıyla duran gökdelene sonra da elini sıkı sıkı kavramış Hakan'ın eline dikti.

''Hakan... Bunu gerçekten bu şekilde mi yapmak zorundayız?''

Mavi gözleri ellerini işaret ederken rahatsızlığını belli etmekten çekinmemişti.

''Hadi ama mülakattan korktuğunu söyleme bana Emily..''

Emily gözlerini devirirken Hakan'ın işleri hala şakaya vuruşuna inanamıyordu. Konu tabiki de birazdan gireceği iş mülakatı filan değildi. Konu, biraz sonra şirkete el ele girip tüm dikkatleri üzerlerine çekecek olmalarıydı.Cenk'i uzun süre sonra bu kadar yakından görmeye bile hazır değilken, karşısına en yakın arkadaşıyla el ele çıkacak olmak tüm vücudunu yay gibi geriyordu.

Ona hala aşıktı. Ona karşı hala kırılgandı. Her ne kadar hiçbir şey hatırlamasa da hala onu aldatan kadındı. Cenk'in söyleyeceği bir söz onu darmadağın edebilirdi ve genç kadın tüm bunların üzerine adamın en yakın arkadaşıyla sevgilicilik oynayacaktı.

''Hadi.. Şov zamanı''

Hakan'ın elinden hafifçe çekiştirmesiyle gerginlikten buz gibi olmuş vücuduyla şirkete doğru ilk adımını attı. Tam ikinci adımını da atacaktı ki Hakan aniden durdu ve az önceki gevşekliğinin aksine ciddi bir şekilde konuşmaya başladı.

''Emily... Yaptığının senin için ne kadar zor ve büyük bir şey olduğunun farkıdayım. Sen çok güçlü bir kadınsın ve ben bunu asla suistimal etmeyeceğim. Cenk'in kini bana olacak. Odağını kendime kaydırmak için elimden geleni yapacağım, tamam mı?''

Hakan da kadının ne kadar zor bir şey yaptığının farkındaydı. Ama Jeremy belasını kısa vadede kökünden halletmek istiyorlarsa önlerinde pek başka seçenek de duruyor gibi görünmüyordu.

Emily bir şey demeden kafasını onaylarcasına salladığında genç adam da çaktırmadan derin bir nefes aldı ve iş plazasının kapısını açtı. İçeri adım attıktan sonra minik çapta bir depremin onları beklediğinin farkındaydı.

Hakan'ın içeri girmesiyle hemen arkasından Emily'nin de ince topukluları lobide yankılandığında herkesin bakışlarının onların, daha doğrusu ellerinin, üzerinde olduğunun farkındalardı.

''Günaydın Hakan Bey.''

''Günaydın Gülşah'cım. Müdür bey odasında değil mi?''

''Evet. Yalnız 10 dakika sonra iş mülakatı için bir aday gelecek. Ben isterseniz o çıktığında size haber verebilirim.''

''Sorun yok. Ben de adayımızı getirdim zaten. Sen bize 3 kahve söyle.''

''Ta..Tabi.''

Zavallı sekreter normal davranmaya çalışsa da Hakan daha ilk dakikadan dedikodu zincirinin başlayacağına emindi. Lobinin sağında kalan asansöre yöneldiğinde önce şu iş alımı meselesini halletmeleri gerektiğinin farkındaydı. Zaten şu mülakat da formaliteden başka bir şey değildi. Müdürü çoktan işi Emily'e vermeye karar vermişti. Zaten önceden de tanışıyorlardı. Şirket yurtdışı ile çok çalıştığından yabancı uyruklu çalışan da çalıştırıyordu. Yani dil de bir problem olmayacaktı.

Sağa Kaydır 🏀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin