Saatim sabah altı buçuğu gösterdiğinde hazırdım. Hatta hızlı bir şeyler atıştırmalık yarım saatim bile vardı. Minik bavulumu kapının önüne bırakırken mutfağa yöneldim ve kendime hızlı bir sandviç hazırlamak için buz dolabını açtım. Canım hiçbir şey yemek istemiyordu ama annemlerin karşısına biraz da olsa dinç çıkmak istiyordum. Buzdolabından peynir ve domatesi çıkarıp tezgaha koymak için arkamı döndüğümde uykulu gözlerle bana bakan Burcu'yu görmemle anlık irkildim.
''Uyanmana gerek yoktu. Saat erken.'' Domatesleri doğrarken olabildiğince normal görünmeye çalışsam da aslında hiç iyi değildim.
''Uçağın saatini değiştirsen.. Bir konuşsaydık gitmeden önce.''
''Konuşacak bir şey yok Burcu..''
''Annenlere.. Ne diyeceksin??'' Burcu biraz meraklı biraz da çekinerek sorduğunda domateslerle işim bittiğinden peynir kesmeye geçmiştim. Derin bir nefes alıp cevapladım.
''Ne olduysa onu.. Artık bir şeyleri saklamak istemiyorum. Olanları gördük..'' dedim sonlara doğru sesim kısılırken.
''Ya olanların tamamını bilmiyorsan Eylül.. Annenleri boşu boşuna doldurmana değmeyecekse ya..''
''Yine Anthony'i dinlemelisin konuşması mı yapacaksın Burcu..'' sesim istemsizce sert çıkarken Burcu da tezgahımın diğer yanına koyduğum uzun bar taburesi tarzı sandalyeye oturdu ve gözlerini ovuşturarak toparlandı.
''Tek demek istediğim dün gece sen gittikten sonra neler olduğunu bilmeden bir işe kalkışmaman..''
Salatalıkları doğramaya geçtiğimde hırsımı onlardan çıkarırcasına bıçak darbelerimi indirmeye başladım. Burcu'ysa sessizliğimi fırsat bilerek konuşmaya devam etti.
''Eminim ki sabah magazin programlarına çıkar bu haber. Sadece izleyelim ne olmuş öğrenelim diyorum.''
''Uçağım saat 9'da.. Ne kadar da üzücü..'' Alaycı bir şekilde yanıtladığımda sandviçim hazırdı. Ben de Burcu'nun yanına geçtim ve sandalyeye oturarak sandviçimden bir ısırık aldım. Umursamaz görünmeye çalışsam da sonrasında yaşanılanları merak ediyordum. Sadece o anları bir daha yaşamak, yüzümün o halini görmek istemiyordum. Henüz buna gücüm yoktu. Çok kırılmıştım.
''O zaman benden günah gitti.. Muğla'ya gidip her şeyi daha da berbat etmeden önce kulaklarını iyi açıyorsun Eylül.'' Burcu'nun fettan moduna yaptığı ani geçişle gözlerimi kıstım. 15 dakikaya evden çıkmam gerekiyordu ve Burcu büyük bir konuşma yapacak gibiydi.
''Kendi gözlerinle görsen daha iyi olabilirdi ama katır gibi inatçı olduğundan saat 9'da o uçağa bineceğini biliyorum Eylül. O yüzden beni iyi dinle.''
''15 dakikan var.'' Burcu'nun ağzından Anthony'i aklayacak bir şeyler çıkmasını umarken kendimi bulduğumda kendime sinirlenmeden edemedim. Kalbim aptal aptal hızlandığında ona karşı bu kadar zayıf olmam gururumu kırıyordu.
''Sen ortamı terk ettikten sonra Anthony kadına resmen manyak demiş ve aldığı ilaçlar yüzünden kendisini Jeremy denen o adamla karıştırdığını, Katherine'nin aslında Jeremy'nin sevgilisi olduğunu söylemiş tüm kameraların önünde..''
''Her şey menajerinin bir tezgahıymış.. Daha doğrusu artık eski menajerinin.. Buraya gelmeden önce kavga etmişler.. Yüzünün hali..''
''Bunları sana o mu söyledi?!'' Burcu'nun daha fazla konuşmasına dayanacak gücüm yokken araya girdim. İçimdeki minik kelebekler saklandıkları yerden çıkmış kalbimin etrafında neşeyle kanat çırparken kafam karışmıştı. Hala kırgın hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sağa Kaydır 🏀
Fiksi UmumPsikoloji okuyan Eylül'ün hayatındaki her şey sıradandı ta ki arkadaş zoruyla indirdiği Tinder'da ünlü bir basketbolcuyla eşleşene kadar... Biraz eğlenmek istiyorsan buyur içeriye :) Yayımlanma tarihi: 17.02.2020 Romantizm #2 Genel Kurgu #5 Genç Ku...