Genç kadın gözleri dolu kabin içinde ilerlerken kendini daha ne kadar tutabilirdi bilmiyordu. Yeterince mutluyu oynamış, yeterince kendini kandırmıştı. Ağır adımlarla koltuğunu bulduğunda kabin bagajını kafasının hizasındaki bölmeye kaldırıp cam kenarı koltuğuna oturdu. Yanının boş olmasına içten içe şükrederken çantasına aldığı göz bandını aramaya koyuldu. Buğulu gözleri görüşünü kısıtlarken el yordamıyla bulduğu siyah göz bandını hiç vakit geçirmeden kafasına geçirmişti bile. Başını koltuğa yaslarken gözlerinden bir damla firar etmiş ve siyah bandını belli belirsiz ıslatmıştı. Bunu hisseden genç kadın gözlerini sımsıkı yumup farkında olmadan dudaklarını ısırmaya başladı.
''Bunu sen istedin. Kendine bile bile bu işkenceyi sen yapıyorsun.'' Belli belirsiz mırıldanırken içinden tutamayacağı yeminler ediyordu.
''Bir daha İstanbul'a gelmeyeceğim.'' Kadın bozacağı yeminler ededururken İstanbul Bebek'te iki genç adam Boğaz'a dönmüş kahvelerini yudumluyordu.
''Abi bu sefer de mi görüşmediniz?''
''Ne diyorsun oğlum?''
İçlerinden daha sarışın olanı aldığı cevaba hafifçe iç çekti ve işaret parmağını İstanbul'un masmavi gökyüzüne dikerek konuşmaya başladı.
''Ne dediğimi gayet iyi biliyorsun Cenk. Şu semalarda senden çoook uzaklara doğru tanıdığın bir kadın uçuyor şu an.''
''Nişanlıyım ben Hakan. Bilmem hatırlar mısın?''
''Unutur muyum hiç? Yaptığın ikinci en büyük hata..''
''Olması gereken oldu. Herkes kendi yoluna.'' Kahverengi gözleri boğaz köprüsünü seyredalmışken kaşları kendinden habersiz çatıktı.
''Olması gereken mantık evliliği yolunda bir nişan, hayatının kadını olabilecek kadına da sırtını dönmek miydi Cenk? Aylin'i sevmiyorsun bile. Kızın da hakkına giriyorsun. Beraberken robot gibisiniz..''
''BEN KİMSEYE SIRTIMI DÖNMEDİM.'' Arkadaşının kükremesiyle bam teline bastığını anlayan Hakan şimdilik susmaya karar verdi. Elinde olmadan çenesini tutamıyor, arkadaşının göz göre göre mutsuz bir evlilik yapmasına mani olmaya çalışıyordu.
''Tamam abi dönmedin de nişanlanmak da ne? Resmen mantık evliliği yapacaksın.''
''İlk yapan ben olmam.''
''Hiç konuşmadınız bu sefer de değil mi? Geldiğini bile bile..''
''Aynı soruyu sorup sorup durma Hakan. Ne ben onu gördüm ne de o beni, bundan sonra da böyle olacak. Artık bu konuyu açmasan iyi edersin.'' Dedi genç adam kadının kendisini gördüğünden habersiz.
''Sen tavırlarına çeki düzen vermediğin sürece aynı şeyleri söyleyip duracağım. İster beğen, ister beğenme..''
''Buraya proje çizmeye mi geldik yoksa senin nutuklarını dinleyemeye mi? Sen anmadıkça aklıma bile gelmeyen bir kadını mı konuşacağız tüm gün?!''
Arkadaşının giderek hırçınlaştığını fark eden Hakan böyle bir yere varamayacağının farkındaydı. En iyisi adım adım çalışmaktı. Nişanı bozmaksa açık ara yapılması gereken ilk şeydi. Çantasından labtobunu çıkarıp çalışmaya başladıklarında konu bir süreliğine dağılmış olsa da Hakan bu işin peşini bırakmaya niyetli değildi. Bu esnada yerden yaklaşık on bin metre yükseklikte genç kadın ağlamamak için savaşırken geçmişin tatlı anılarına dalmıştı.
Üç Sene Önce
''Hey, yardıma ihtiyacın var gibi görünüyor.'' Arabasını kenara çekmiş kaputun içine bakan adama doğru yaklaştığında adamın buralardan olmadığına emindi. Buğday teni, kemikli suratı, geniş ve yapılı omuzlarıyla kadına görsel şölen sunan bu egzotik adamın gözlerini yüzündeki güneş gözlüğünden göremese de üzerine yöneltilen dik bakışları adamın enerjisinden hissedebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sağa Kaydır 🏀
General FictionPsikoloji okuyan Eylül'ün hayatındaki her şey sıradandı ta ki arkadaş zoruyla indirdiği Tinder'da ünlü bir basketbolcuyla eşleşene kadar... Biraz eğlenmek istiyorsan buyur içeriye :) Yayımlanma tarihi: 17.02.2020 Romantizm #2 Genel Kurgu #5 Genç Ku...