Instagram:dolunaayyz
Biraz hastaneden ve olaylardan uzaklaşmak adına hastaneye öğlen gitmeye karar verip hafize teyzenin yanına gelmiştim. Bu arada karan ufuğu bir güzel dövmüştü. Ufuğa ben pansuman yaparsam eğer onu komalık edeceğini söylediğin de alya gülerek kendisinin zevkle pansuman yapacağını söylemişti.
Abisini sevmediği için dayak yemesi onu mutlu etmişti. Her neyse, hafize teyzeyle karşılıklı oturmuş çaylarımızı içerken sessizliği bozan o olmuştu.
"Kızım ben senin bir annen sayılırım, benden saklama. Senin bu deli oğlanla aran bozuk hissettim ben."
Gerilerek yerim de doğrulup bardağımın sıcaklığını hissetmek adına parmaklarımı sıkıca bardağıma sardım.
Hafize teyzeden saklamak istemiyordum. Tek tek her şeyi ona anlattığım da elleriyle dizlerini dövmeye başladı."Oyy ben senin kulaklarını çekmezmiyim karan! Yok ona bir daha börek!Benim gül gibi kızımı nasıl da üzmüş! Aferin kızım, sen de iyi hakkından gelmişsin. O buraya hele bir gelsin, bastonumla onu sopa manyağı yapacağım!"
Hafize teyzenin yanına gidip gülerek sıkıca sarıldım.
"Canım hafize teyzem! Boşver sen o odunu, sen ne yaptın anlat.""Ne yapayım kızım, dört gözle sizi bekliyorum. Kimsem yok sizden başka, bir ara o hergeleyle birlikte geliverin yanıma, özletmeyin kendinizi."
Durgunca başımı sallayıp gülümsedim.
"Nasip kısmet diyelim hafize teyzem. Benim şimdi gitmem gerek hastaneden bekliyorlar. Şekerine, kolestroluna, dikkat et. Allaha emanet ol."Kollarını sıkıca bana dolayı geri çekildi.
"Sen de allaha emanet ol kuzum hadi görüşürüz."
Kapıya kadar beni geçirdiğin de apartmandan dışarıya çıkıp kıbrısın karlı havasını ciğerlerime çektim. Hastane beni beklerdi.Hastaneye geldiğim de bizimkilerin hepsi çardakta oturuyordu. Bizimkiler dediğim, kaan, alya ve damlaydı.
Abim hala görevdeydi. Karan'ı bugün hiç görmediğimden içten içe her ne kadar belli etsem de inatla aramamıştım.
"Selam millet."
"Oo hoşgeldin."
"Hoşbuldum."Damlanın yanına oturup masanın ortasında ki çekirdekten aldım.
"Eee yine ne kaynatıyorsunuz bakayım."
Kaan sinsice sırıtıp göz kırptı.
"Karan'ın muhteşem yumruklarının ufuğun yüzün de ne kadar güzel durduğunu." Kahkahamı engelleyemezken kendimi durdurmaya çalışıp alya ya döndüm.
"Gitti mi o dangoz."
"Aman gitmedi manyak! Birazdan damlar buraya bak demedi deme!"Her gün bıkmadan geliyordu manyak.
"Karan nerede? Bugün hiç görmedim onu."
Merakla üçüne bakarken damla omuz silkti.
"Bugün tatili onun. Ev de uzanıp dinlenecekmiş."
Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken karan'ın tatili olup yanıma hiç gelmemesine anlam veremiyordum.
"Karan'ın tatili ve hiç benim yanıma gelmeden ev de tek vakit geçirecekmiş öyle mi?""Vallahi inanması zor ama biz de şaşırdık yani." Telaşla kaan'a dönüp konuştum.
"Kaan yoksa karan'a bir şey mi oldu? Bana yalan söylüyorsanız sizi gebertirim!"
Ellerini teslim olurcasına kaldırıp başını onaylamazca salladı.
"Vallahi doğru söylüyoruz ev de dinleniyor." Aklım onda kalmıştı işte! Of karan! Of!"Yanına mı gitsem ki?"
"Ay asel abartma çocuk dinleniyor işte."
Alya sakince konuştukça daha da geriliyordum.
"Selam!"
Ufuğun sesini duyduğum da gözlerimi devirip ayağa kalktım.
"Ben odamdayım."
Hastaneye girmek adına bizimkilerin yanından ayrılırken ufuğun seslenmesiyle durmak zorunda kaldım. Sülük gibi yapışmıştı bu da!"Efendim ufuk?"
Ellerini cebine sokup pişkin pişkin sırıtarak bana baktı.
"Yüzümün haline bak, nişanlını şikayet etmemek için önüm de bir engel yok bakıyorum?"
O beni tehdit mi etmeye çalışıyordu!
Kollarımı göğsüm de bağlayıp karan'ın eserine bakarak sırıttım.
"Ellerine sağlık nişanlımın ne kadar da ince işçilik yapmış. Morluklar seni açmış be ufuk. Vallahi bak, canım sevgilim bir de o kadar güzel hesaplar ki nereye, nasıl vuracağını. Mükemmel bir çalışma olmuş."Söylediğim şeyle gözleri kocaman olurken zevkle yüzünde ki morluklara ve çatlak koluna baktım.
"Nişanlını şikayet edersem işi zedelenebilir."
Kaşlarımı çatıp tıslarcasına konuştum.
"Sıkıyosa git şikayet et! Karan kadar insaflı olmam seni zevle gebertirim. Kolunu kırıp, yüzünün morluklarla dolu olmasıyla kalmaz, seni acı çektire çektire gebertirim ufuk! Eğer askerimin mesleği senin yüzünden zedelenirse git kendini vur, hiç beni uğraştırma derim!"Parmağımı tehdit edercesine ona doğru salladım.
"Bana bak! Ben senin bildiğin pısırıklara benzemem. Bir tehdidinle beni korkutabileceğini mi zannediyorsun lan sen!Askerimden de!Benden de, uzak dur. Eğer hâlâ inatla burada kalmaya devam edip etrafımız da dolanırsan olacaklardan ben sorumlu değilim ufuk!Şimdi buradan defolup valizlerini hazırlasan iyi edersin!"
Gözleri korkula bana bakarken lafımı bitirip hırsla hastaneye yürümeye başladım.
Bugün yeterince sinir dozumu almıştım!💙🦋💙
Aklım karan da kaldığın dan hastaneden erkenden çıkıp karan'ın kapısına dayanmıştım. Yarım saattir inatla zilini çalarken kapı hiç bir şekilde açılmıyordu. Sinirle söylenerek kendi evimin kapısını açıp içeriye girdim.
"Şuna bak! Biz beyfendiyi merak edelim! O bize kapıyı açmasın! Ya başına bir şey geldiyse? Allahım çıldıracağım sen aklıma mukayyet ol ne olursun!"Söylene söylene paltomu asıp oturma odasına geçerken gördüğüm şeyle ayaklarım put gibi kalıp kıpırdayamazken gözlerim kocaman açılmıştı.
Şaka mı bu?
Etraf bembeyaz mumlarla döşenmiş oturma odasının ortasın da şahane bir masa ve elin de bir demet papatyalarla bana bakan karan duruyordu.Yüzüm de kocaman bir gülümseme oluşurken şokla yutkundum.
"Karan...sen ne aptın böyle?"
Yavaş adımlarla yanıma yaklaşıp buketi elime verdi.
"Kendimi affettirmeye çalışıyorum diyelim."
Kıkırdayarak papatyaları koklayıp masa da duran vazoya yerleştirdim.
"Nasıl ama? Eve nasıl girdin?"
Yüzünde ki gülümseme büyürken elimi anlıma vurdum.
"Ah bordo bereli bey..ne kadar endişelendim biliyor musun! Sana bir şey oldu zannettim.""İyiyim ben doktor, ama beni affedersen daha iyi olacağım."
Bir şey demeden mutlulukla kollarımı beline dolayıp başımı göğsüne gömdüm.
"Sanırım azcık affettim."
Kıkırdayarak çenesini başıma yaslayıp derince iç çekti.
"Sanırım affettin."Geri çekilerek elleriyle yüzümü kavradı.
"Asel...tek gerçeğim...yapamıyorum ben sensiz. Yüzünü göremeden, gülüşünü göremeden yapamıyorum. Yanımdayken bile özledim. Böyle içime saklayıp sıkıca seni bana saklamak istedim.
Sarhoşken olan her şeyi hatırlıyorum. Biliyordum o gün oraya gelip beni alacağını. Sırf gel kokunu içime çekeyim diye sarhoş oldum. Deli gibi içtim. Gel, inat etme kokunu içime çekeyim. Dudakların tekrardan şah damarımı bulsun."
Yalvarırcasına bana bakarken hayranlıkla onun dediklerini dinlemiştim. Yavaşça ellerini yüzümden çektiğim de gözleri üzgünlükle kapanırken dudaklarımı şah damarına bastırıp onu affettiğimi anlamasını sağladım.Gözleri anında açılırken yüzün de kocaman bir gülümseme olmuştu.
"O zamaaan şimdi geçen edemediğimiz dansı etsek ya?"
Gülümseyerek başını salladığın da telefonundan bir şeyler yapıp hoparlöre bağladı.
Yiğit mahzuni-gelseydim çalıyordu. Severdim bu şarkıyı.
Elleri belimi bulurken kollarımı boynuna dolayıp sarılı bir şekil de dans etmeye başladık.
Gözlerimi kapatıp kulağıma doğru şarkıyı mırıldanmasını dinledim."Gelseydim dünyaya, yine severim bir daha
Yanabilirim uğruna, kıymetlimVazgeçtim herşeyden, bir seninim
Biraz deli olabilirim, ama seninle iyileşirimBakmaya kıyamıyorum
Sevdim yar cayamıyorum
Bir sana doyamıyorum
Ben bir garibimAh sensiz olamıyorum
Sen gidince duramıyorum
Toprağım, yağmurum
Bir çağırsan bin gelirim""Çok şükür allahım."
Mırıldanarak iç çekip söylediğin de onun gibi iç çekmiştim.
"Çok şükür."Tatatataaaaa umarıım beğenirsiniz
Yazım hatası varsa affola
Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayınSizleri seviyorum
Kendinize iyi bakın
Hoşçakalııın🤍🌵
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
ChickLit"ASEL!!" Hırsla arkamı dönüp karan'a bağırmaya başladım. "Buyur fırtına komutan!!" Yanıma gelip bedenimi duvarla arasına sıkıştırdı. "o it herifin bir daha yarasına pansuman yapmayacaksın. Anladın mı?" Çıldıracağım! "Bu benim görevim karan. Tabiki...