Instagram:dolunaayyz
Mutlu olmak nasıl bir duyguydu? Sanırım bunu yeni tatmaya başlamıştım. Abimle, alyayla, damlayla, belki de fırtınayla.
Önümde ki kahveyi büyük aşkla içerken karşımda ki
Çifte baktım.
"Eee, siz ne zaman evleniyorsunuz?"
Damlayla abim birbirlerine bakıp gülümserken bana döndüler.
"Üç hafta sonra."
Gözlerim şaşkınlıkla büyürken damla ile abim'e şokla bakıyordum."Nasıl ya, madem bu kadar az kaldı neden hazırlıklara başlamadınız?"
Karan sadece bizi dinlemeyi tercih ederken onun da içten içe merak ettiğinin farkındaydım.
"Şey, evimiz hazır. Hatta yani, zaten orada yaşıyoruz.
Hazırlıklar tamam yani. Gelinliğim de hazır, bir tek kına kıyafetimi seçemedim. İstediğim türden bulamıyorum."Keyifle yerim de gerinip damlaya gülümsedim.
"Yengecim, istersen sana yardım edebilirim. Amerika da okurken bir yaşlı teyze kıyafet dikmeyi öğretmişti. orada kendimi geliştirmiştim. Sade, şık elbiseler dikip harçlığımı çıkarıyordum."
Gözleri şaşkınlıkla büyürken abim bana anlamazca bakıyordu.
"Sen..amerikaya nasıl gittin?"Gözlerimi yere indirip fincanımla oynadım.
"sen gittikten sonra kaçmaya karar vermiştim. O günden sonra sabah, akşam, çalıştım. Kafeler de, kitapçılar da, sonra da lise biter bitmez kaçtım. En sevdiğim şehri arkam da bırakarak gittim. Zaten yüz de yüz burs kazanmıştım.
O para sadece beni bir süre geçindirmişti.
Malum..eve para getiren bendim. Faturalar, market, otobüs parası derken bana para kalmazdı. Ama olsun güzel günlerdi.""Sen güçlü bir kadınsın doktor. İstediklerini yapmışsın her şeye rağmen. Bu her yiğidin harcı değildir."
Geldiğimizden beri ilk defa bu kadar konuşan komutana döndüm,
"Eyvallah komutan."
Dudağı gülümsemek için kalkar gibi olsa da kendini toparlamıştı."Biliyor musun asel, kına kıyafetimi dikmeni çok isterim,hem de çok. Kimseye güvenip diktirmemiştim, ama sana sonsuz güveniyorum. Eminim çok güzel yaparsın."
"Yaparım tabii. Sana önceden diktiğim şeyleri gösteririm onlardan birini beğenirsin."
"Sevgilim, duydun mu bak, kına kıyafetini de hallettik."
Damla heyecanla abime dönerken bu hallerine güldüm. Deli kız.
"Kızım alt tarafı bir kıyafet, ne abarttın."
Odun komutan konuştu..
"Sen ne anlarsın be, odun."Hızla bana dönerken gözlerini kısmıştı
"Sen onu bana mı dedin doktor?"
Aynı onun gibi gözlerimi kısıp baktım.
"Evet komutan. Zoruna mı gitti?"
Ağzının için de bir şeyler geveleyip gözlerini benden çekerken keyifle gülümsemiştim.Damlayla kına kıyafetinin modeline karar verdiğimiz de, hemen çarşıya gidip alınacak bütün malzemelerini almıştım. Dikiş makinamı açıp tam başlayacakken kapının önün de olan gürültüyle oraya giderek dış kapıyı açtım. Karan sinirle elinde ki telefona bakıyordu.
"Fırtına, iyi misin?"
Hiddetle bana dönüp üzerime yürüdüğünde bir adım geriledim.
"Sanane doktor."
İçimde bir burukluk olurken elimde ki bardağı sakin olmak adına sıkıp ona baktım.
"Ben sadece seni merak etmiştim.""Karışma!sen kimsin de bana karışıyorsun."
Kalbim paramparça olurken nefes almaya çalıştım.
Elimde ki bardak görültüyle yere saçılırken, umursamadan boğazımı temizleyip soğuk kanlılığımı korudum.
"Haklısınız komutanım, kusura bakmayın hadsizlik ettim. Bir daha olmaz."
Karan bir anda kendine gelmiş gibi silkelenip bana bakarken umursamadan yerde ki parçaları elimle evin içine doğru ittim."Doktor."
Konuşmasına izin vermeden lafını kestim.
"Size hayırlı geceler komutanım."
Kapıyı suratına kapatıp yavaşça kayarak yere çömeldim. Ne oluyordu bana böyle, neden bir söze bu kadar yıkılmıştım ki.Ellerim kan gölü olurken umursamadan avucuma cam parçalarını toplamaya devam ettim.
Dalgınca cam kırıklarını toplarken çalan telefonumla kendime geldim.
"Efendim alya."
"Asel, buraya gelmen lazım. Bir asker geldi, durumu acil. Benim halledebiliceğim türden değil."
Göremeyeceği halde başımı sallayıp ayağa kalkmıştım.
"Geliyorum."💔💔💔💔
Elimi sarıp evden çıkmış hastaneye gelmiştim.
Bir asker merdivenlerden yuvarlanmış bacağını incittiği için ağrıdan yerin de duramazken kırıldığını anlamıştım.
"Bakın beyefendi, şimdi sıkıca tutunun. Biraz canınız acıya bilir, bacağınızı yerine takacağım."
Dişlerini sıkarak başını sallarken bir elimle diz kapağını tutup, diğer elimle bacağını tüm gücümle kütlettim.Asker hastaneyi inletecek şekil de bağırırken ağzına bez tıktım.
"Sakin, geçti tamam. Sakin olun."
Alya hastayı sakinleştirmeye çalışırken çığlık attı.
"Ayy bayıldı."
Alyanın dediğine istemsizce gülerken
askerin baygın halinden yararlanıp ayağını alçıya aldım.
"uyandığın da tekrardan kontrol ederiz."
Dışarıya çıkıp eldivenleri çöpe attım.
Bahçeye çıkıp biraz hava alsam iyi olacaktı.
Dışarıda ki banklardan birine oturup güneşin doğuşunu izledim. Beynimde ki sesler hala dinmiyordu.'Sen kimsin de bana karışıyorsun.'
"Asel! Az önce dikkat edememiştim hastadan. Ne oldu senin eline böyle. Akşam bir şey yoktu." Alya telaşla ve korkuyla elime bakarken, umursamazca sarılı elime bakıp omuz silktim.
"Yok bir şey, kaza sadece,""Oo kızlar naber?"
Abim neşeyle yanımıza gelirken aniden yüzü düştü. Bakışları elime kaymış, yüzü sertleşmişti. Eliyle elimi narince tutup okşadı.
"abim, ne oldu eline böyle?"
Gözlerimi devirip oflayarak elinden elimi çektim.
"Yok bir şey diyorum. Kaza işte, allah allah."
Hiddetle söylediğim şeyler üzerine kaşlarını çatarak beni süzdü.
"Neyin var senin abisi, başka bir şey olmuş sanki."Dikkatle beni süzerken panikle başımı iki yana salladım.
"Hayır abicim, gayet iyiyim. Gerçekten."
Gözlerime uzunca bakıp sıkıca sarıldı.
"Alya bize biraz izin verir misin?"
Alya koşarak yanımızdan ayrılırken soran gözlerle abime bakıyordum. Ne oldu ki şimdi?
"Asel, geçen gün söylediklerin bana çok dokundu. Haksızım,suçluyum, biliyorum seni çok kırdım. O esarete sürükledim. Yanın da olmalıydım. Özür dilerim, gerçekten beni affedebilecek misin?"Kendini suçlaması benim içimi acıtıyordu. Abime sıkıca sarılıp gözlerimi kapattım.
"Ben seni ilk gördüğüm andan itibaren affettim abi. Lütfen kendini suçlama artık. Geçmiş gitmiş, artık beraberiz bak, mutluyuz."
Başıma öpücük kondururken gülümsedi.
"Evet abim. Mutluyuz.""Keyifler yerin de bakıyorum."
Gelen kişiyle bedenim gerilirken gözlerimi hiç ona çevirmedim derdi neydi bu herifin?
"Karan, hoşgeldin kardeşim. Hasret gideriyorduk biz de."
Karanın bakışlarını üzerim de hissetsem de bakmadan abime döndüm.
"Abicim benim hastam vardı, ona bakmam lazım yarın görüşürüz."
Yanlarından ayrılıp içeriye geçtim. Asker olan hastayı kontrol ettiğim de durumu iyiydi."Sağolun doktor hanım. Siz olmasaydınız belki de bacağımı kaybedecektim."
Nezaketen Tebessüm ettim.
"Estağfirullah, bu benim görevim."
Açılan kapıyla bakışlarım oraya döndü. Karan tüm asaletiyle kapı da duruyordu."Kolay gelsin doktor, askerin durumunu öğrenmek için geldim."
Ciddi ifademi takınıp soğuk sesimle konuştum.
"Geldiğin de bacağı kırıktı, bacağını alçıya aldık. Şuan durumu iyi, çıkabilir. Alçısı bir ay sonra çıkacak. Tekrar geçmiş olsun."Odadan çıkıp gidecektim ki karan kolumdan yakladı.
"Doktor."
Kolumu kendime doğru çekip parmağımı tehdit edercesine salladım.
"Siz bana ne hakla dokunursunuz. Sakın bana elinizi sürmeyin. Bunu yaptığınıza sizi pişman ederim komutanım!!"Hiç bir şey demesine izin vermeden arkamı dönüp kırık kalbimle oradan ayrıldım.
Zor da olsa kendime gelip bölümü hallettim size kıyamadım
Bu bölüm biraz sert geçti sanırım jdjfjjf
Umarım beğenirsiniz
Yazım hatası varsa affolaYorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın
Kendinize iyi bakın
Sizleri seviyorum
Hoşçakalın💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
ChickLit"ASEL!!" Hırsla arkamı dönüp karan'a bağırmaya başladım. "Buyur fırtına komutan!!" Yanıma gelip bedenimi duvarla arasına sıkıştırdı. "o it herifin bir daha yarasına pansuman yapmayacaksın. Anladın mı?" Çıldıracağım! "Bu benim görevim karan. Tabiki...