47. Bölüm

12.6K 697 75
                                    

Instagram: dolunaayyz

O an ki şokumu atlatmam ne kadar sürdü bilmiyordum ama kendime geldiğim de ambulans çağırmıştım. Kıbrıs'ın büyük hastanelerinden birine geldiğimiz de çaresizce acil de oturuyordum.
Ağlamayacaktım. Karan ağlamamı istemezdi.
Benim yüzümden olmuştu, benim yüzümden kendi canından vazgeçmişti. Bütün dünya durmuştu benim için, insanlara boş gözlerle bakıyordum sanki.
Kolumu birisinin tutmasıyla yerimden sıçrarken bakışlarım damlayla buluştu.

Beni kolları arasına alıp sardığın da sessizce duvarı izlemeye devam ettim. İnsanların seslerini duymuyordum, sadece kulaklarım uğulduyordu.
"Biz yanındayız asel."
Boş bakışlarımla ilk önce kaan'a, daha sonra alya ya ve damlaya baktım.
"Beyin kanaması geçirebilir."
Fısıldayarak konuştuğum da hepsinin yutkunduğunu görmüştüm. Doktorun bize doğru ilerlemesiyle ayağa kalkıp korkuyla baktım. Lütfen,lütfen düşündüğüm şey olmasın, ben buna dayanamazdım.

"Korkulacak bir şey yok, karan bey beynine ağır bir darbe almış. Şuan iyi, yanına gidebilirsiniz. Fakat 24 saat hiçbir şekilde uyumamalı ve gözetimimiz altında olmalı."

Rahatlayarak derin nefes verdim. Doktora başımı sallamakla yetinip karan'ın yanına girdiğim de mutlulukla gülümsedim. Gözleri duvardaydı, kimseyi umursamadan sıkıca ona sarılıp binlerce kez şükrettim. Karan'ı bana bağışlamıştı. Kollarını hâlâ bana sarmadığını fark etmemle geri çekildim. Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu.
"Siz kimsiniz!"

Sert sesiyle konuşmasıyla yerimde sarsıldım. Şaka yapmasını diledim. Şaka, kötü bir şaka yapıyordu.
"Karan."
Fısıldayarak sadece bunu söyleyebilmiştim. Dilim lâl olmuştu. Çatık kaşları değişmezken damla ve kaan'ı görmesiyle konuştu.

"Kaan bu kadın kim? Benim burada ne işim var?"
Kaan şokla gözlerini açıp bana döndüğün de ard arda yutkunarak nefes almaya çalıştım. Tamam, sakin olacağım, beynine ağır darbe aldığından dolayı hafıza kaybı geçirmesi çok normaldi. 
"Şaka mı bu?"
Alya şokla konuşurken karan'ın bakışları bu sefer onu bulmuştu.
"Siz kimsiniz?"

Durumun ciddiyetini anladığım da çaresizce konuştum.
"Damla, doktoru çağır."
Damla koşarak yanımızdan ayrılırken karan'ın eline uzandığımda hızla elini geri çekti. Elin de ki yüzük dikkatini çekmiş olacak ki kocaman olmuş gözleriyle kaan'a döndü.
"Bu yüzük ne?"

"Abi siz asel ile nişanlısınız ya."
Kaan beni göstererek konuştuğun da gözlerimi karan'a çevirdim. Dikkatle bana bakıp parmağında ki yüzüğü çıkarmasıyla nefes alamazken zorlukla masaya tutundum. Dolan gözlerimi saklamak adına yere indirdiğim de kaan telaşla yanıma gelip kolumdan tutarak koltuğa oturttu.
"Asel ne olur kendine gel."

"Nişan felan yok, saçma sapan şeyler konuşma."
Karan sert sesiyle konuştuğun da ona dönmeden yanımıza gelen doktora baktım.
"Geçmiş olsun karan bey. Biz kaçıncı yıldayız?"

"2020"
Ağlamamak için kendimi sıkarken ayağa kalkıp doktorun yanına gittim. Şaka mıydı bu! Bizim başımızdan hiç mi bela eksik olmayacaktı!

"Doktor asel araz. Sizden bir meslektaşınız olarak bilgi almak istiyorum, hasta yakını olarak değil. Doktor bey hafıza kaybı geçici mi? Kalıcı mı?"
Korkakça doktora bakarken yüzünde ki umutusuz ifadeyle birlikte tırnaklarımı sıkıca etime geçirdim.

"Asel hanım, size ne geçici bir hafıza kaybı diyebilirim, ne de kalıcı. Ama..büyük ihtimalle kalıcı gözüküyor. Eğer geçiciyse de belki 1-2 günlük, belki 1 hafta, belki 1 ay, belki.."
Duraksayarak üzgünce bana baktığında zorlukla lafını tamamladım.
"Belki bir yıl."

FırtınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin