Perşembe günü ınstagram da çok güzel tatlı bir yayınla sizlerleyim saat 15:00 da her ne kadar az kişi gelse de onları güldürmek adına seve seve açarım🥰
Instagram: dolunaayyzGözlerim hâlâ karan da takılı kalırken abime döndüğüm de kaşlarım sinirle çatılmıştı. Her şeyden habersiz masaya gözlerini dikmiş düşünen damlanın elini tutup gülümsedim.
"Canım ben bir lavaboya gidip geleceğim. Sen burada beni bekle olur mu?"
Zorla gülümseyerek başını salladığın da montumu ve çantamı alıp ayağa kalkarak abimin kolundan tutup dışarıya çıkardım."Kızım niye çıkarıyorsun beni dışarıya! Karımın yanına gideceğim!"
Parmağımı tehdit edercesine sallayıp konuştum.
"Sus! Karın olduğu yeni mi aklına geldi. Kalbini kırarken, düşüncelerini umursamazken, aklına gelmiyordu ama! Abi sana inanamıyorum ya. Sen bir kadını bu konu hakkın da, ciddi bir konu hakkın da nasıl zorlarsın! Bebek bu bebek! Çocuk oyuncağı değil! Ciddi bir mesele. İstemeyerek doğursa ne olacak abi! Allah korusun, sonu bizimkisi gibi mi olsun! Evet damla öyle birisi değil, ama zorla bir şey isteyemezsin ondan. Fikrini sormalısın, buna bir tek sen değil, beraber karar vermek zorundasınız!"Bu kadar sert çıkmamı beklemiyormuş olacak ki gözlerini kocaman açarak bana baktı.
"Ben..hatamı sonradan anladım. Özür dilerim."
Sinirle saçlarımı çekiştirip sert ifademle abime baktım.
"Oh! Kır, dök, sonra özür dilerim. Benden değil, karından özür dileyeceksin. Tabi ayıkken dile, git şimdi, al karını, gidin evinize hadi! Yoksa elimden kaza çıkacak."
Başını sallayarak içeriye girdiğin de elim de olan montumu üzerime geçirerek derin nefes aldım."Vay,vay,vay...doktor hanıma bak sen. Nasıl sert çıktı abisine."
Karan yavaş adımlarla yanıma gelirken kaşlarım çatık bir şekil de duruyordum.
"Ne var karan?"
Dudaklarını birbirine bastırarak uzunca gözlerime baktı.
"Asel..."
Bana çok nadir asel derdi.
"Özür dilerim.." ondan böyle bir şey beklemediğim için şaşırsam da sert ifademi değiştirmeden tek kaşımı kaldırarak ona baktım."Söylesene..ne önemi var ki?"
Yanından çekip gidecekken kolumdan tutup başını bana doğru eğdi.
"Önemi olmaz mı be doktor..bana böyle bakma."
Fısıldayarak konuşurken yumuşamamak için kendimi zor tutmuştum. Yavaşça kolumu elinden çekip yüzüne baktım.
"İyi akşamlar karan."🌸🌸🌸
Sabaha kadar uyumayıp kalan resmi mi çizmeye devam etmiştim. Güneşin doğmaya başlamasıyla üzerimi giyinip yürüyüş yapmak amaçlı dışarıya çıktım. Kulaklıklarımı takıp gözlerim yer de yürümeye başladım.
Karan'ın o güzel gözleri bir an olsun gitmiyordu. Bir an olsun unutamıyordum o huzur veren gülümsemeyi, koca yüreğini, güzel ellerini, ipeksi yumuşak saçlarını... ne oluyor sana böyle asel, kendine gel!
Adımlarımı hastaneye doğru yöneltirken önüme çıkan yavru kediyle gülümseyerek onu kucağıma aldım. Tirtir titriyordu yavrucak. Simsiyah, ama bir o kadar da güzeldi...
"Sen ne kadar tatlısın böyle, bakayım, kıyamam sana."
Bakkala uğrayıp süt ve salam aldım. Hastanenin önünde ki banka oturup kediyi kucağıma bırakarak elimle beslemeye başladım."Çok masum..ufaklık, sen kaç gündür açsın bakayım?"
Bir pakedi tek başına bitirip tekrardan gözlerime baktığın da kıkırdayarak ikinci pakedi açtım.
"Obur bir ufaklık."
Mırıldanarak onunla konuştuktan sonra yavaşça yere bırakarak hastaneye girdim. Alya gülen yüzüyle beni karşıladıktan sonra işine döndüğün de ben de gelen testeleri kontrol ederek bir kaç hastaya bakmıştım.Dışarıdan gelen bağırma sesleriyle odamdan çıkıp koridora yöneldim.
"Ne olur bana yardım edin. Öldürecek beni!"
Gördüğüm manzara karşısın da şok geçirmiştim. Eli yüzü kan içersin de kalmış, eliyle şiş karnını tutan bir kadın. Yanlarına gidip kadına döndüm.
"İyi misiniz? Ne oldu? Anlatın sakince lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
ChickLit"ASEL!!" Hırsla arkamı dönüp karan'a bağırmaya başladım. "Buyur fırtına komutan!!" Yanıma gelip bedenimi duvarla arasına sıkıştırdı. "o it herifin bir daha yarasına pansuman yapmayacaksın. Anladın mı?" Çıldıracağım! "Bu benim görevim karan. Tabiki...