Instagram:dolunaayyz
Sabah'a yine güzel! Alarmımın sesiyle uyandım.
Yatağımın üzerin de gerinip üzerimi giyinmek adına
uyuşuk adımlarla dolabımın yanına giderek üzerime kıyafet seçtim. Asker yeşili bir pantolon giyip üzerine de, krem boğazlı bir kazak giymiştim. Hafifçe bir makyaj yapıp topuklu botlarımı giyindim.Telefonumun çalmasıyla aramayı cevapladım.
"Efendim?""Asel, nerdesin canım? hasta geldi de."
"Ay geliyorum. Evden çıktım, hadi görüşürüz."
Telefonu kapatıp koşar adımlarla apartmandan çıktım. Yine her yer buz tutmuştu. Telefonumu çantama koymakla uğraşırken ayağımın kaymasıyla gözlerimi sımsıkı kapattım. Bir çift kolun bacaklarımdan ve belimden tutmasıyla sıkıca kapadığım gözlerimi araladım.
Karan alayla bana bakıyordu.
"Kucağıma düşmeye iyi alıştınız bakıyorum doktor hanım?"
Hemen kucağından atlayıp düşmemek için kollarına tutunduğum da burun buruna gelmiştik. Gözlerini gözlerimden çekmeden yavaşça geri çekildi."Ne münasebet komutanım. Ayrıca teşekkür ederim tuttuğunuz için."
Başını eğip alttan bir şekilde bana baktı.
"Rica ederim doktor."
"Ben gitmeliyim, hastam var beni bekliyor"
Arkamı dönüp gidecektim ki kolumu tutup gitmemi engelledi."Aynı yere gidiyoruz, taksi aramakla uğraşma şimdi, gel beraber gidelim."
Hiç itiraz edemeyecektim.
"Olur."
Eliyle siyah bir arabayı gösterdi.
"Geç bakalım doktor."🤍🤍🤍
Araba hastanenin önün de durduğun da karan'a döndüm.
"Sağolun komutanım.""Rice ederim doktor."
Gözlerimi devirip arabadan indim. Doktormuş. Hah!
Hastanenin önün de olan dört arabaya dikkatle baktım.
"Ne oluyor ya, ordu gibi içeriden de sesler geliyor."
Hızlıca içeriye girdiğimde hastane tıklım, tıklımdı. Alya beni gördüğü an koşarak yanıma geldi.
"Asel bunlar aşiret gibi girdi içeriye, çıkartamıyorum. Hasta sadece bir kız çocuğu."
Elimi anlıma vurup ofladım. Ne vardı bu kadar içeriye dolaşacak!
"Tamam ben hallederim."Hastanenin tam ortasına geçip kollarımı açarak bağırdım.
"Yeter! Buraya aşiret gibi giremezsiniz. Burası bir hastane, anladınız mı? Şimdi hasta hariç herkes dışarı hadi!"
Böyle bir tepki beklemiyolar olsa gerek hepsi şokla bana baktı.
"Duymadınız sanırım! Dışarı dedim!"
son ikazımla birlikte hepsi dışarı çıkarken bir küçük kız çocuğu ve onun yanında çatık kaşları ile babası vardı.
"Sizi de dışarıya alıyorum hastamla tek görüşeceğim.""Ama doktor."
Elimi kaldırıp susmasını sağladım.
"Dışarı dedim beyfendi. Burası sizin çiftliğiniz değil. Hadi."
Hırsla kızına baktığın da nazikçe kızının koluna girip odama soktum.
Yanına eğilip mavi gözlerine baktım. Çok tatlıydı maşallah.
"Merhaba canım. Benim ismim asel. senin ismin ne?""Ayşe."
Yanaklarını sevip kucağıma alarak seydenin üzerine oturttum.
"Evet. Minik ayşemizin şikayeti neymiş acaba?"
Yanaklarından yaşlar akarken zar zor konuştu. Neden birden ağlamaya başlamıştı ki?
"Ben evleniyorum da, onun için kan aldıracaktım."
Dedikleriyle kaskatı kesildim. Nefes almakta zorlanırken fısıltıyla çıkan sesim beni daha çok zorluyordu.
"Ne? Ne evlenmesi, sen daha on iki yaşındasın?""Sami amcayla evlendirecekler beni, istemiyorum ben! Ama kimse bana yardım etmiyor. Bu olaya engel olmuyor"
"Sami amca dediğin adam kaç yaşın da?"
"Altmış iki."
Aman allahım. Elli yaş büyüktü kızdan. Allahım sen bana yardım et.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
ChickLit"ASEL!!" Hırsla arkamı dönüp karan'a bağırmaya başladım. "Buyur fırtına komutan!!" Yanıma gelip bedenimi duvarla arasına sıkıştırdı. "o it herifin bir daha yarasına pansuman yapmayacaksın. Anladın mı?" Çıldıracağım! "Bu benim görevim karan. Tabiki...