Instagram: dolunaayyz
Hayır..hayır, hayır. O bırakmaz beni ,o bana söz verdi, gitmez o, gitmez, gidemez. Doktorun yakalarına yapışıp duvara iterek var gücümle yumruk attım.
"Ne diyorsun lan sen! Ne diyorsun!Asel ölmedi!Asel ölmedi, duydun mu beni!Benim aselim beni bırakmaz!O beni bırakmaz! Yalan söylüyorsun! Yalan söylüyorsun sen!"
Akın zorla beni adamın üzerinden çekerken doktor yere eğilerek öksürmeye başladı
"Karan! O bir doktor kendine gel!"
Sinirle kenarda ki tepsileri yere fırlatıp duvara yumruk attım.
"Ölmedi lan ölmedi! Ölmedi o."
Ağlayarak yere çökerken elimle duvaraya vurmaya devam ettim. Ameliyathanenin açılmasıyla yüzü kapatılmış mis kokulum giderken elini tuttum. Buz gibi olan elini..."Gitme aselim gitme. Götüremezsiniz lan!Götüremezsiniz."
"Beyefendi işimizi yapmak zorundayız."
Akın beni zorla tutup çekerken yere çökerek giden aselime baktım.
"Akın o orada üşür, çok üşür. Götürmesinler onu akın bir şeyler yapalım götürmesinler."
Ağlayarak akın'a bakarken çağresizce hıçkırıp bana sarıldı.
"Gitti kardeşim."
Gitmedi..gitmedi işte!Ayağa kalkarak hemşirenin yanına gittim.
"Aseli görmek istiyorum, morg'a girmek istiyorum."
Çaresizce bana bakıp başını olumlu anlam da sallayarak yürümeye başladığın da sessizce onu takip ettim. Morg kapısının önüne geldiğimiz de yutkunarak yumruklarımı sıktım. Yavaş adımlarla beyaz örtünün altın da yatan bedene doğru yürüdüm. Yavaşça titreyen ellerimle örtüyü açtığım da mosmor olmuş göz altları ve dudaklarıyla karşılaşmıştım. Hıçkırarak sevdiğime sarıldım."Gitme aselim gitme. Bırakma beni ne olursun bırakma. Söz vermiştik biz birbirimize, yaralarımızı saracaktık, çocukluğumuzu yaşayacaktık, beraber yaşlanacaktık. Sözünü tutmadan gidemezsin, ben sensiz ne yapacağım. Kalk ne olursun aselim kalk.
Kalk doktor burası sana yakışmıyor, üşürsün burada, aç gözlerini buradayım fırtına de, gitmiyorum de, yanındayım de, sarıl bana, sımsıkı sarıl, saçlarımı okşa, şah damarımı öp, gitme yalvarırım gitme."Saçlarını okşayarak dudaklarımı usulca şah damarına bastırıp bekledim. Gözlerim kapalı dudaklarım şah damarın da beklerken mucize bana kapılarını açmıştı. Şah damarının üzerin de olan dudaklarım da atan nabzını hissettim. Nabzı attı! Nabzı attı! Yaşıyor! Yaşıyor ölmedi yaşıyor. Heyecanla başımı kalbine koyduğum da minikte olsa attığını duymuştum. Ölmedi! Bırakmadı beni!
"Doktor! Doktor! Yardım edin yaşıyor, yemin ederim yaşıyor. Nabzı attı!"
Doktor koşarak yanımıza gelip nabzına dokundu. Gözlerini kocaman açarak bana bakıp kapıya doğru bağırdı.
"Buraya bakın çabuk! Battaniye getirin hasta yaşıyor."
Hemşireler, doktorlar, içeriye doğru yığın ederken asel'i sedyeye almışlardı. Heyecanla arkalarından çıkarken şokla burayı izleyen akınların yanına gittim.
"Yaşıyor! Yaşıyor bırakmadı beni, bırakmadı!"
Akınla mutlulukla birbirimize sarılırken göz yaşlarım benden habersiz akmaya devam ediyordu.Gitmedin...gitmedin kıymetlim.
🕊🕊🕊
Kaç saat geçti bilmiyorum sessizce duvaraya yaslanmış bir şekil de bekliyordum. Gitmedi ya, beni bırakmadı ya,, o yeterdi bana. Gönlümün rahatlamasına sebep olacak kalp atışını duydum ya, o beni tekrardan kendime getirdi.
"Kardeşim."
Kaan'ın sesini duymamla ona doğru döndüm. Koşarak telaşla yanımıza gelmişti. Alyayı kolları arasına alırken alya tekrardan ağlamaya başlamıştı.
"Asel iyi mi?"
"Bilmiyoruz."
Çaresizdim, bu kapı da çaresizce beklemektense o kapının ardın da olmayı tercih ederdim."Kaan ona bir şey olmasın."
"Korkma alya bir şey olmayacak." Boş gözlerle kaan'ın alyayı teselli etmesini izledim. Asel'i morg'a aldıklarından haberi yoktu ki bu kadar sakindi.
"Doktor bey kardeşim iyi mi?"
Akın'ın sesiyle kendime gelip doktorun karşısına dikildim. Korkuyla bana bakıp iki adım geriledi. Ne olmuş ağzını yüzünü dağıttıysam?
"Asel hanım iyi, ilk defa böyle bir şeyle karşı karşıya geliyorum. Buna mucize mi denir ya da başka bir şey mi bilmem."Şu doktoru gördükçe daha da çok dövesim geliyordu. Sinirle ona bakmaya devam ettim.
"Asel'i görebilir miyiz?"
"Beş dakika görebilirsiniz, daha sonra refakatçi hariç herkesi dışarıya almam gerekecek.""Ne zaman uyanır?"
Doktor'a sert sesimle soru yönelttiğim de gözlerini benden kaçırarak konuştu.
"Yirmi dört saat içerisin de uyanacaktır geçmiş olsun."
Kaçarcasına yanımızdan giderken vakit kaybetmeden odaya girdik. Gözlerim anın da solmuş yüzü, yastığa dağılmış saçlarıyla bizi karşılayan kıymetlime baktım. Aç gözlerini..sesine ihtiyacım var.
Akın, alya, damla, hepsi asel'in başına gitmiş dururken donmuş gibi hareket etmeden asel'i izliyordum.
"Kardeşim kendine gel ne olur. Asel iyi, seni böyle görürse çok üzülür."
Kaan elini omzuma koymuş bana bakarken derin nefes alıp başımı onaylarcasına salladım.
"Haklısın kardeşim."Yavaş adımlarla asel'in yanına yaklaşırken yavaşça asel'in etrafından çekilip sessizliğe gömüldüler. Yatağın köşesine oturup elini elimin arasına aldım. Gözlerimi kapatıp sakinleşemeyi diledim. Şuan ağlayamazdım. Boğazımı temizleyerek kendime gelip gözlerimi açarak ayağa kalktım.
"Siz gidin artık, asel iyi gördüğünüz gibi. Ben refakatçi olarak kalacağım.""Olmaz öyle şey."
Akın kaşlarını çatarak karşı çıktığın da sakinleşmek adına derin nefes aldım.
"Akın uzatma kardeşim hadi, karın hamile bak çok yoruldu. Yanların da ol."
"Evet akın, gidelim hadi. Karan bir şey olursa haber ver."
Damlaya başımı sallamakla yetinirken yavaşça odadan çıkmışlardı.
"Allaha emanet kardeşim."Alya ve kaan da odadan çıktığın da yatağa oturup
botlarımı çıkardım. Yavaşça asel'in yaralarına dikkat ederek yanına uzanıp kollarımı beline sararak başımı göğsüne yaslayıp tuttuğum göz yaşlarımı akıttım. Sıcak göz yaşlarım yanaklarımla buluşurken kokusunu özlediğimi fark etmiştim. Bu koku nasıl özlenmezdi ki...gülüşü, gözleri, nasıl özlenmezdi ki.
Sarılması nasıl özlenmez ki, sakallarımı sevmesi nasıl özlenmez ki. Minik bedeni her şeye dayanmıştı, ama bunu nasıl kaldıracaktı. Benim yüzümden...benim yüzümden...
"Sana söz veriyorum, sana bunu yapanı bulduğum an da geberteceğim, söz veriyorum."🕊🕊🕊
"Karan! Karan kalk lan! Kardeşime koala gibi yapışmış yemin ederim geberteceğim!"
"Ayy çok tatlılar ya."
"Hayatım hemen kızma, çocuk mahvoldu zaten."
"Aynen abi ya, baksana ne kadar güzeller."
Beynim de yankılanan seslerle kaşlarımı çatıp gözlerimi açtım. Gözlerimi oda da gezdirecekken üzerimize doğru eğilmiş dört kafayla sıçrayarak bağırdım.
"Lan!"
Hepsi sıçrayarak geriye doğru çekilirken asel'e dikkat ederek ayağa kalktım.
"Lan biz seni buraya refakatçi diye diktik!Yapışmışsın kıza koala gibi!"
Akın sinirle bana bakarken onu takmadan asel'e baktım. Hâlâ uyanmamıştı.
"Asel hâlâ uyanmadı, akın doktoru çağırsana."
Akın kaşları çatık başını sallayarak odadan çıkarken damla koluma vurup sırıttı.
"Sen çok fenasın seen. Kızı hemen sarmalamışsın."
Gözlerimi devirerek onları takmadan su içerken kaan'ın sırtıma vurmasıyla öksürerek sinirle ona tekme savurdum.
"Lan ne yapıyorsun!"
"Sus sus! Buldun boşluğu kıza hemen sulanmışsın başkan."Oğlum bu sefer geberteceğim seni! Ensine patlatarak sinirle ona bakarken alya ya sarılıp dudaklarını büzdü. Büyümeyecek bu çocuk.
"Düzgün konuş lan!Kaan bütün hafta boyunca nöbettesin!"
"Ne! Hayır ya!"
Kaan'ın isyanıyla damlayla alya birbirlerine bakıp kahkaha attı. Canıma değsin!
"Hakettin ama."
Kapının açılıp kapanmasıyla goy goyu kesip doktora döndük. Beni gördüğün de iki üç adım gerilerken boğazını temizleyip akın'a döndü.
"Buyrun?"
"Asel hâlâ uyanmadı normal mi bu?""Gayet normal bedeni çok yorgun düştü, haliyle kesintisiz uyuyor. Sabırla uyanmasını bekleyeceğiz. Uyandığı zaman ne olup olmayacağını da göreceğiz."
Ne demek ne olup olmayacağını göreceğiz.
Ne olacaktı?
"Nasıl yani anlamadım, ne demek bu?"
Doktor hepimizin üzerin de gözlerini gezdirip sıkıntıyla nefes aldı.
"Asel hanımın belden aşağısının felç kalma ihtimali var bunu ancak uyandığın da tespit edebiliriz."Doktorun dedikleriyle kaskatı kesildim.
Felç mi?Nasılsınız kuzularım♥️
Umarım beğenmişsinizdir
Yazım hatası varsa affolaYorum yapmayı ve oylamayı unutmayın
Sizleri seviyorum
Kendinize iyi bakın
Hoşçakalın🤍🕊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına
ChickLit"ASEL!!" Hırsla arkamı dönüp karan'a bağırmaya başladım. "Buyur fırtına komutan!!" Yanıma gelip bedenimi duvarla arasına sıkıştırdı. "o it herifin bir daha yarasına pansuman yapmayacaksın. Anladın mı?" Çıldıracağım! "Bu benim görevim karan. Tabiki...