32. Bölüm

20.5K 964 54
                                    

Instagram:dolunaayyz

Yine beni yanıltmamıştı karan bey, yine dediğini yapmıştı! Kızlarla ev de oturmuş sohbet ediyorken damlanın telefonunun çalmasıyla yola çıkmıştık. Kaan, karan ve akın üçlüsü zil zurna sarhoş olmuşlar!
Ah he komutan! Ah be komutan. Şeytan diyor ki gitme!
Ama gel gör ki ben sevdiğim adama kıyamıyorum.

Mekana girdiğimiz de gözlerim etrafı tararken köşede ki masa da elini başına yaslamış gözleri kısık bardağını tutan karan'ı görmüştüm. Kızlara dönüp gözlerimle işaret ettiğim de üçümüz de yanlarına gitmiştik.
"Gözün kör olmasın emi kaan! Ne bu halin."
Kaan gözlerini yarı açık alyanın yanında ki boşluğa sarılmaya kalkıştığın da yere düşecekken alya zar zor tutmuştu. "Aa aşkım senden niye iki tane var?"
Damla kahkaha atarak kaan'a bakarken gözlerini abime çevirdiğin de dudaklarını büzüp masa da uyuya kalan abimin saçlarını sevdi.
"Kocacıım hadi kalk evimize gidelim. Yarın görürüz artık hesabını."

Gözlerim karan'a kaydığın da durgunca gözlerini bana diktiğini görmüştüm.
"Kızlar siz bunları alın gidin. Karan'ın arabasıyla gelmişler zaten ben karan'ı götürürüm."

"E senin ehliyetin var mı?"
İyi kullanırdım evet. Başımı onaylarcasına salladım.
"Evet var, hadi gidin."
Kızlar zorla abimleri taşıyarak götürdüklerin de yavaş adımlarla karan'ın karşısına oturup yüzümde ki minik tebessümle yüzünü izledim.
"Ah be doktor, bir gülüşünle kalbimi kül ettin. Gözlerinin ışığına aşık olduğum."
Peltek diliyle bunları söylerken derin bir iç çekmişti.
"Hayalsin değil mi? O kadın yüzünden gelmezsin sen buraya, damarın tutar!Ne demiştin!Çuval gibi kapının önüne bıraksalar umrumda olmaz."

Dudaklarını büzerek konuşurken keyifle sarhoş halini izlemeye devam ediyordum.
Ah be fırtına..
"Özledim!Bir gün de özledim! Şah damarım da dudaklarını hissetmeyi özledim, kokunu derincesine içime çekmeyi özledim, askerim demeni özledim, fırtına demeni özledim, senin her zerreni şu bir gün de özledim!"

Özledim, bir gün de şah damarını öpmeyi özledim, sana fırtına demeyi özledim.
Gözünden bir damla yaş aktığın da bedenim kaskatı kesildi. Ağlıyor mu o? Ayağa kalkıp sımsıkı sarıldım. Sakallarını ellerimle okşayıp saçlarına öpücük bıraktım.
Masada ki anahtarı, sandalyede ki paltoyu alıp karan'ı zor da olsa kolunu omzuma atıp taşıdım. Artık gitme vaktimiz gelmişti.

♥️🤍♥️🤍

Karan'ı evine getirip odasına yatırdıktan sonra başına ağrı kesici ve su bırakıp evinden çıkmıştım. Sabah kapıma dayanacağını bildiğimden erkenden evden çıkıp işe gelmiştim.
"Eee, anlatın bakalım ne yaptınız dün?"
Kızlarla bahçede ki çardakta otururken kendi yaptığım kurabiyeleri de ortamıza koydum.

"Vallahi ben kaan'ı evine bırakıp eve geçtim. Yol boyu saçmalayıp durdu."
Beklenen olay...damlaya bakışlarımız döndüğün de
ağzında ki kurabiyeyi yutup elini boşver dercesine salladı.
"Aman ne olacak! Senin öküz abini taşıdım yatırdım. Zaten yol da sızmıştı, hayır ne vardı bu kadar içecek!"

"Damlacım senin de içtiğin günü unutmamak lazım."
Alya kahkaha atarak beni onaylarken damla yalandan kızgınlıkla bana baktı.
"Aaa görümceciğim sen benim tarafım da olmalısın!"
Başımı alayla sallayıp yanımıza gelen ikiliye baktım. Abim göreve gittiği için yanların da yoktu tabi. Kaan zıplayarak masaya çöktüğün de karan onun aksine sakin adımlarla karşıma oturmuştu.

"Ne konuşuyorsunuz bakayım?"
Umursamazca omuz silkip elimle kızları gösterdim.
"Kızlar ne vardı da bu kadar içtiniz diyordu."
Kızların hemen gözleri bana dönerken omuz silkip kurabiyemi yemeye devam ettim.
"He ya, biz niye o kadar içtik. Vallahi eve nasıl geldiğimi hatırlamıyorum."
"Eve ben getirdim ya seni kaan?"
Kaan'ın kaşları şaşkınlıkla havaya kalkarken sinsice sırıttım.
"Ne dediğini de mi hatırlamıyorsun kaan?"
Elleriyle ağzını kapatıp far görmüş tavşan gibi bana baktı.

FırtınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin