28. Bölüm

22K 949 66
                                    

Instagram:dolunaayyz

"Yeter artık asel, şundan bir ısırık al kürdana döndün."
Karan gideli neredeyse sekiz gün olmuşu. Ne dediği gibi aramış, ne de erken gelmişti. O gittiğinden beri ağzıma lokma sürmemiştim, sürememiştim. Bu halim bana on sekiz yaşında ki halimi hatırlatmıştı. Sokakta yatıp aç kaldığım günleri.

Kızlarla birlikte bahçede ki çardakların birin de oturuyorduk. Onlar kahvaltı yaparken ben sadece muhabbete giriyordum.
Alya ağzıma zorla ekmek sokmaya çalışırken elimle onu ittim.
"İstemiyorum alya aç değilim."

"Ne demek aç değilim asel. Hiç bir şey yemiyorsun.  Dudakların, göz altların mosmor olmuş."
Damlaya elimi boşver dercesine sallayıp başımı elime yasladım.
"Mevsim geçişlerinden. Eee abim hala sana trip atıyor mu?"
Bar'a gittiğimizden dolayı abim hala damlaya lafını yapıyordu. Üzerinden haftalar geçti, ama bizimkiler hâlâ unutmadı.

"Ay yok! En sonun da tehdit ettim, bir daha lafını açarsan gider asel de kalırım dedim. Tamam karıcım ben bir şey mi dedim. dedi."

"Abartıyorlar, olan bana oldu daha çok."
Mırıldanarak söylediğim şeyle alya başıyla beni onaylamıştı.
"Kız o nasıl figürlerdi öyle, benim kınam da oynamayan kızı bak!"

"Kız sen bunu bilmezsin, ara da çıkarıyor içinde ki dansözü."
Alya ya koca bir göz devirip önümde ki sudan yudumladım.
"Karan ne dedi ki?"
Alya da bilmediği için ikisi heyecanla bana bakmaya başladığın da o gün aklıma geldi. Yüzümde minik bir tebessüm olmasına yol açmıştı.
"Baya kızdı o adamların önün de dans ettim diye. Yırtmacımı açtım diye, haklı da, ama sonra."

Duraksayarak o anı tekrar düşündüm. Sarılarak birbirimize bakıp saatlerce öylece durmamız....
"Sonra ne oldu kız, ara vermesene."
"Sonra onu çizdiğim portre resmi gördü sakinleşti. Beni de affetti."
Tabiki de onlara saatlerce öylece durduğumuzu anlatmayacaktım.
"OHA, sen karan'ı mı çizdin!"
Her şeyden habersiz damla gözlerini pörtleterek bana bakarken alya onun bu haline kahkahalarla gülüyordu.

"Evet ama asıl anormal olan tarafı şu ki karan'ı çizdiğimi alya sayesin de anladım."
Kocaman gözleri bu sefer alyayı bulduğun da kolunu çimdikledi.
"Anlat hemen!"
"Ya bu bizimkilerin görev olayından sonra biz aselle efkar gecesi yaptık. Neyse işte sabah oturma odasını toplarken üzeri örtülü bir şey görünce merak edip açtım, bir baktım karan!"

"Yaaa çok romantik, kız sen resim de mi yapıyorsun?"
Gülümseyerek başımı onaylarcasına salladım.
"Çok severim çizmeyi, duygularımı oraya aktarmayı seviyorum."
Gözüm telefona gittiğin de hiç bir çağrı olmadığını görünce yüzüm düşmüştü.
"Asel sen karandan telefon mu bekliyorsun?"
Damla yüzünde ki muzhip ifadeyle bana bakarken başımı onaylarcasına salladım.
"Bekliyorum, arayacağım demişti."

"Ooo nasıl arasın seni, şimdi mermiler havada uçuşuyordur."
Damlaya gözlerimi pörtleterek baktığım da elini ağzına kapadı.
"Allah belanı damla."
Ayağa kalkarak önlüğümü düzelttim.
"Benim gidip hastaları kontrol edeyim."

Nolur allahım ona bir şey olmasın.

"Kız dur ben de geliyorum!"
Alya arkamdan içeriye girip listeyi eline alarak karıştırmaya başlarken başımın dönmesiyle kenarda ki masaya tutunup geçmesini bekledim. Nefes almaya çalışarak elim boğazıma giderken alyanın seslenmesiyle ona döndüm.
"Asel, acil de bir hasta var onu bir kontrol edilim."
Başımı sallayıp sesizce acile geçtim. Bir an önce bu baş dönmesinin gitmesini istiyordum.

Acilde ki küçük kızın yanına gidip saçlarını sevdim.
Kolunda ki serumu dikkatle izliyordu.
"Kızım iyi değil mi?"
Korkan gözlerle bana bakan kadına dönüp gülümsedim.
"Korkulacak bir şey yok, vitaminsiz kalmış. Prensesin serumu bitsin odama gelin vitamin yazacağım."

FırtınaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin