MULTİ; afiş için ablama çooookkk teşekkür ederim:D***
Biraz daha öyle kaldıktan sonra vedalaşmıştık. Üzerimden kalkan büyük bir yük vardı ve bu da sanki şu an her mucize olabilirmiş gibi bulutların üzerindeydim.
Şu anda Türker ile ona yıllar sonra ilk defa gösterdiğim çatıda oturuyor, dondurmalarımızı yiyerek sohbet ediyorduk. Çatının ucunda oturduğumuz için ayaklarımızı aşağı sallandırıyorduk ve bu bana küçüklüğümüzü hatırlatmıştı.
Türker bana, beni tabii ki de sevgilisinden daha alçak tutmayacağını söylemiş, ve bana güvenerek ondan ayrıldığını söylemişti. Ece çok ağlasa da, kendini, kendi tarafında tutmayı başarmış.
Kıkırdayıp bacaklarımı sallandırdım. "Demek ayrıldınız ha?"
Biraz hüzünle ve biraz da gururla başını salladı.
Onu böyle görmek beni de üzdüğü için gülümseyişim anında kayboldu.Asılan suratına bakıp saçlarını karıştırdım. Bu sefer o bana abilik değil, ben ona ablalık yapıyordum.
"Eğer yüzünü asmaya devam edersen bu dondurmayı saçına sürerim." Diye homurdandığında güldü.
"Sen hiç değişmeyeceksin anlaşılan." Diye mırıldandığında tekrar sırıttım. "Ama sen beni böyle seviyorsun."
Hafifçe başını salladığında ikimiz de başka yere baktık. Bu anlık sessizlikten faydalanıp başka bir konu açtı. Anlaşılan Ece yüzünden aramızda hâlâ bir gerginlik vardı ve o arayı benim gibi düzeltmek istiyordu.
"Kardelen, herhalde Ece'nin bize geldiği ilk günü hatırlıyorsundur."
Soru sorarcasına başımı salladım. "Evet?"
"Ece'nin uyanıp benimle konuştuğunu gördüğünü biliyorum. Seni fark etmiştim." Dediğinde şaşırdım. Şaşırmamı beklemeden devam etti. "Senin orda olduğunu bilerek öyle konuşmuştum, çünkü hem Ece'den, hemde senden saklamam gereken şeyler vardı."
Yine ağzımı açıp tepki vereceğim sırada konuşmaya başladı. "Ece'yi bilirsin, her şeye burnunu sokar. Bu konuda biraz sana benziyor." Dediğinde hızla sözünü kestim. "Nefes al Türker."
Benim bu kadar sakin olmama şaşırmış gibiydi ama asıl şaşırması gereken oydu. Yavaşça gülümseyip göz kırptım. "Sen beni aptal yerine mi koyuyorsun?"
Anlamazca bana baktığında derin bir nefes alıp anlatmaya başladım.
***
(Birkaç hafta önce.)
Türker'in anneme çıkışı sonrası kendimi bu sefer toparlayıp bu davranışlarının nedenini çözmeye karar vermiştim.
Onun hazır olduğu günü bekleyecek sabır bende yoktu.
Sabah kahvaltıdan sonra Türker okula gitmiş, ben evde kalmıştım. Daha doğrusu hasta numarası yaparak annemi kandırmıştım.
Yavaşça annemin oturduğu salona girip karşısında oturduğu televizyonun kumandasını alıp izlediği komedi programını kapattım.
Kaşlarını çatarak bana döndüğünde bende kaşlarımı çattım. Benim bakışlarımın altında ezilmiş olacak ki yüzünü yumuşattı. Beni ilk defa bu kadar ciddi görüyordu tabii.
Yavaşça yanına oturup tek kaşımı kaldırdım. "Türker sana neden öyle çıkıştı?"
Bana anlamamazlıktan gelerek baktığında iç çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir fotoğraf karesi
HumorBen onu sarıyordum, o da beni. Bizi saran şey ise odamdaki küçük çerçeveydi. Bu, Bilinmeyen ve Kış çiçeğinin hikayesiydi... *** Kardelen: "Sen kimsin?" Sorum gayet açık ve netti ve karşımdaki kişiden de öyle bir cevap bekliyordum. Bilinmeyen numara:...