25. Bölüm

195 17 56
                                    


"Dıt dıt, dıt dıt!"

Kafamda ötüp duran alarmı hızla kapıp duvara fırlattım. Tam uykuma devam edecektim ki hızla yataktan fırladım.

"Bugün Arda'nın doğum günü!"

Hızla kendimi yataktan atıp dolabıma daldım ve bulduğum ilk şeyleri kapıp üzerime geçirdim. (Multi)

Saate göz attığımda çoktan öğlen olduğunu gördüm. Ah, bu gün hafta sonu olsa ne fark ederdi ki. Kaç gündür okula gitmiyordum zaten o deli yüzünden.

Ayrıca biriktirdiğim paramdan ona bir hediye alacaktım ve bunun için Türker'i de yanıma almam gerekiyordu. Bir erkeğin nelerden hoşlandığını ben nerden bilebilirdim ki?

Bir ara doğduğu için ona teşekkür etmeyi unutmamalıydım.

Telefonumdan bildirim geldiği anda arkamı dönüp telefonumu alacaktım ki ayaklarım birbirine dolandı ve ben yine yere kapaklandım.

"Sanırım diz nakli yaptırmam gerekiyor."

Bir süre öylece yerde uzanıp tavanı izledim ama yeni bir bildirim geldiğinde kalkıp telefona baktım.

Bilinen:
"Okula sırf senin için geliyorum ve bir bakıyorum, okulda yoksun."

Gülüp devamını okudum.

Bilinen:
"Bu senin için hiç tipik değil. Hasta falan mısın?"

Bir süre ekrana baktıktan sonra yanaklarımdaki ısıyı hissettim. Bir sonraki saniyelerde yerimde tepinip sessiz sessiz bağırıyordum.

Siz anladınız.

Bu kadar tatlı olmayı nasıl başarıyordu? Yoksa yeni barıştığımız için mi bana öyle geliyordu?

Yüzümdeki büyük gülümsemeyle dans ede ede Türker'in odasına daldım. Yerinde sıçradığında neredeyse zıpladı diyecektim.

Tek kaşını kaldırdı. "Kapısız köyden mi geldin?"

Neşeyle kıkırdayıp yanağından makas aldım. "Sen ne zamandan beri böyle korkak oldun?"

Omuz silkip başını tekrar yatak başlığına yasladı. Yatağın başında durup ona bakmaya başladığımda bir süre bakışsak da sonunda pes edip nefesini sesli bir şekilde verdi. Sanırım sabır diliyordu. "Ne istiyorsun? En sevdiğim sweatim zaten sende."

"Hayır, bu sefer kıyafet istemiyorum. Benimle geleceksin ve beraber sevgilime hediye alacağız." Dediğimde daha lafımı bitirmeden gülmeye başladı.

"Sevgilim derken kızarmak mı? Kardelen ateşin falan mı var senin?"

Kaşlarımı çatıp yumruğumu kaldırdım ve yüzüne doğru salladım. "Tek bir kelime daha ve kızaran şey bu sefer senin yüzün olur." Tehditime karşılık başımı salladı ve dudaklarına görünmez bir fermuar çekti. Memnuniyetle gülümseyip kolundan tuttum ve onu yerinden kaldırdım.

Evet, gerçekten hayvan kadar çocuğu kaldırdım.

"Arda bizim ortak sevgilimiz falan mı? Niye ona hediye alayım?" Diye saçma sapan bir soru yönelttiğinde ona döndüm. "Bak, ikiz. Sen bir erkeksin ve benim sevgilim ne?"

"Erkek."

"Aynen, bu yüzden de bana yardım etmek zorundasın. Parayı ben vereceğim sonuç olarak. Yoksa benim hediyem olmazdı değil mi?"

Sonunda mantıklı konuştuğumu anlayıp benimle geldi.

***

İki saattir geziyorduk ama bir türlü ne alacağımıza karar verememiştik. Artık Türker bile odaklanmış, ciddi ciddi hediye arıyordu ama bulduğumuz her şey ya Arda'ya uymuyordu, ya da başka bir sebepten dolayı hediye olarak verilemezdi.

Bir fotoğraf karesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin