YAZIM HATALARI VARSA ORAYA YORUM YAZIN, DÜZENLEMEYE ÜŞENİYORUM DA👉🏻👈🏻İYİ OKUMALAR!
***
İki saattir aşağıda oturmuş, oflayarak film izliyordum. Bir süre sonra o da sıkınca ayağa kalkıp merdivenleri çıktım.
Üst kata vardığımda dün gece uyuduğumuz odanın kapısını aralayıp başımı içeri uzattım. "Bilinmeyen?"
İçerde değildi.
Arkamı dönüp başka odalara bakacaktım ki arkamı dönmemle önümde beliren Arda'yla çığlık atıp arkaya kaçıştım. Kafam kapıya çarpınca tekrar öne doğru yalpaladım. Arda kolumu tutup ona çarpmamı engelledi ve güldü. "Bu kadar korkacağını bilseydim gelmezdim."
Kolumu elinden çekip göğsümde birleştirdim. "Arda?"
"Güzelim?"
"Bir şey mi oldu?"
Gözlerimi daha çok kısıp yüzünü inceledim. Gözlerini koridorun sol üst tarafına çevirince, "Aha!" Diyip parmağımla onu gösterdim. Mesafemiz pek açık olmadığı için parmak ucumla burnuna dokunmuştum. "Kısa süreliğine bir şey düşündün, söyle hadi. Ben aşağıdayken ne oldu?"
Bir anda bir kahkaha atmasıyla şaşırdım. "Bu kadar komik olan neymiş?"
Gülüşü yavaşlarken bana cevap verdi. "Annem aradı, buraya geleceğini ve seninle tanışmak istediğini söyledi. Hatta şu anda istanbuldaymış."
"H-ha?"
Beni şaşırırken bile şaşırtan cevabına karşılık kaşlarımı kaldırsam mı indirsem mi bilemedim ve yüzüm garip bir şekil aldı. "Annen, şimdi, birazdan, bu halim..."
Üzerime bakıp Arda'nın bol tişörtüne baktım. Tekrar başımı kaldırdığımda Arda'yla bir süre bakışsak da sonrasında gözlerimi irileştirip panikle arkamdaki kapıyı açıp içeri girmiş, çantamı aramaya başlamıştım.
"Annen beni senin kıyafetlerinle görürse kim bilir neler düşünür! Belki seni kullanmak istediğimi ve parana asılan bir- bir-"
Sözümün devamını getirmeyip arkamı döndüm. Arda benimle beraber panik yapmış gibi gözükmüyordu. Elini ensesine atmış kaşıyarak yanıma geldi ve diğer elini omuzuma koydu. "Sevgilim olduğunu biliyor kış çiçeği. İstersen karşısına çıplak çık, annem her halden anlar."
Çıplak lafını duyunca gözümün önüne belirli anlar gelirken onun da öyle olmuş gibi bir süre boş boş birbirimize baktık. İlk bakışlarını çeken ben oldum ve başımı iki yana sallayıp normal kıyafetlerimi çıkardım. Arkamdan da onun sesini duydum. "Bunlar benim-"
"Cık cık cık, çok konuşmak ağız için sağlıksızmış diye duydum. Hadi çık da giyineyim."
Dikkatini tişörtlerden çekmeyi başarmıştım sanki ama, bu sefer ilgisi haylaz bir biçimde bende durmuştu. "Niye çıkayım? Benden utanıyor musun?"
Afallasam da belli etmeyip güldüm. "Hah! Ben ve utanmak? İstersen otur izle-"
Sözümü bitiremeden yatağa doğru yürüyüp üzerine oturdu ve çenesiyle beni işaret etti. "Hadi o zaman."
Kaşlarımı kaldırdım ve yanı başına gelip kolundan tuttum. Açıkcası pek yerinden kalkmak istiyor gibi görünmese de onu kaldırabilmiştim. "Bir hanımefendiye böyle şeyler söylenmez."
Onu kapıya doğru götürdüğümde peşimden sürükledim diyebilirim. Homurdana homurdana kapıdan çıktığında arkamdan mırıldandı. "Pek hanımefendi diyemem. Hayvan gücün var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir fotoğraf karesi
HumorBen onu sarıyordum, o da beni. Bizi saran şey ise odamdaki küçük çerçeveydi. Bu, Bilinmeyen ve Kış çiçeğinin hikayesiydi... *** Kardelen: "Sen kimsin?" Sorum gayet açık ve netti ve karşımdaki kişiden de öyle bir cevap bekliyordum. Bilinmeyen numara:...