29. Bölüm

90 16 30
                                    


7 BİN OLMUŞUZ ULEN. YİRİM SİZİ. ^^

MULTİ'DE İLK KAPAĞIM VAR ĞDKDĞDKDĞ

***

"BAĞIRMA BANA!"

"SEN BAĞIRIYORSUN!"

"HADİ ORDAN! KULAĞIMIN DİBİNDESİN BİR DE! AZ ÖTEYE KAY!"

Bağırdığım için feci bir şekilde yanan boğazımı tutup, ayaklarımla koltuğun zaten en sonunda oturan Arda'yı itekledim. Tam da o anda mutfaktan bayan Akasaka'nın sinirli sesi geldi.

(Hatırlamayalar için, bayan Akasaka Arda'nın annesi.)

"Bağırışmayın be, sabahtan beri sizi çekiyorum!"

Bayan Akasaka'nın sesini duyduğumuz anda ikimiz de yavaşça başımızı çevirerek birbirimize baktık. Sinsice sırıttım. Bayan Akasaka en son Arda, biz beraber uyurken dolanıp üzerime çıkmış diye kızmıştı. Kemiklerim kırılacak diye korktuğunu söylemişti.

Bunu duyar duymaz tabii ki de bayan Akasaka daha Arda'ya fırça çekemeden ona sarılmış, ve aynen şöyle demiştim...

"İsminiz çok uzun, size anne diyebilir miyim?"

O günden sonra Arda ile 'benim annem' kavgalarımız bitmiyordu.

Yine de son üç günüm güzel geçmişti. Yakında okul biteceği için Arda'yı sınavlara hazırlamaya gelmiştim, fakat yaptığımız tek şey tartışmak ve barışmaktı.

"Pişt, haftaya sınavlar var, ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Sen varsın ya, çalıştırırsın beni. Ayrıca okul müdürü Gürkan amca da var. Bir iki puan itekler. Oldu bitti."

Bu rahatlığı beni öldürecekti. Onu tanıdığımdan beri okula sık gelmezdi zaten. Aslında beyni hayli hayli çalışıyordu. Zaten derslerde de zorlanmadığı belliydi. Problem neydi ki?

"Üşengeçlik." diyip gülümsedi düşüncelerimi okumuş gibi. Kollarını başının arkasında bağlayıp gözlerini kapattı. "Zaten yapacağım iş ve güç belliyken, neden ders çalışayım ki?"

Saçma bir soruydu bu. Kaşlarımı çatıp bedenimi koltukta ona doğru döndürdüm. "Çocuklara kötü örneksin! Ders çalışmak, insanın aklını zinde tutar bir kere."

Tek gözünü açıp bana baktı. "Hamile falan mısın? Ne çocuğu?"

Hamile mi?

Bir anda yerimde dondum.

Arda tepkimi göremeden bu umursamaz sorusunun sonuçlarına başını çevirse de, benim yanaklarım alev alevdi. Meraklı bakışlarımı dümdüz olan karnıma çevirdim ve bir anda göbeğimin bir bebek yüzünden kocaman olduğunu düşündüm. "Üstüme iyilik sağlık." diye istemsiz bir laf çıktı ağzımdan.

Yüzüm daha çok kızarmaya başladığında ellerimle hızla yanaklarımı örttüm. Kalbime bir şeyler oluyordu sanki.

"Sen niye kıpkırmızı oldun şimdi?"

Gelen anlık soruyla öcü görmüş gibi yerimde sıçradım ve hızla ayağa kalktım. "Peteğimde Ocak yanıyor!"

"Efendim?"

Peteğimde ocak yanması pek mantıklı değildi sanırım.

Yine de Arda'ya cevap vermeden zorla gülümsedim ve merdivenlere doğru yürüdüm. Tek kaşını kaldırıp gülüşüme inanmadığını belirtse de inanmayacağını zaten biliyordum. Yine de oturmaya devam edip gitmeme izin verdi.

Bu kadar genç anne olmak nasıl bir his olurdu ki acaba? Tabii ki de hamile kalmak istemezdim şu yaşımda. İlerde büyük ihtimalle isterdim ama kendime daha dikkat edemezken bir çocuğa dikkat edemezdim. Tabii Arda da olurdu yanımda ama, aynı bokun laciverti olduğumuzu düşünürsek işimiz çok zor olurdu.

Bir fotoğraf karesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin