Bir anda kapı çalınca başımı kilitli kapıya çevirdim. Yok daha neler...Telefonu bırakıp hızla kapıya koştuğumda Türker'in tuzaklarına odaklanacak vaktim yoktu.
Banyodaki su sesini duyunca tuzak yapacak vakti olmadığını anlayıp hızla kapıyı açtım. Açmamla kollarıma atlayan Ece'yle donup kaldım.
"Aysel Teyze'ye haber verdim. Sizde kalacağım."
Kollarımdan ayrılıp hala yüzüne bön bön bakan beni görünce güldü ve tekrar sarıldı. "Ee? Türker nerde?"
Su aygırı kadar açılmış ağzımla üst katı gösterdiğimde çantasını alıp içeri geçti. (Su aygırı kadar değil tabii yuh o ne öyle.)
Orta okulda Türker'le Ece'nin arasını yapmak için kendimi yırtmıştım ama ikisi de bana mısın dememişti.
Hızla üst kata çıkınca bende gülüp odama geçtim. Bir çığlık sesi gelince aklıma bir anda Türker'in duşta olduğu geldi. Gözlerim kocaman açılırken hızla kapıyı açıp odaya koştum. Ece kapı'ın önünde duruyordu ve kapı kapalıydı, varlığımı fark edip bana dönünce gülmemek için kendini zor tutan beni gördü.
"Niye söylemiyorsun çocuğun duştan yeni çıktığını?!"
"Nerden bileyim bu kadar sabırsız olduğunu?" Dedim kıkırdayarak. Gözleri fal taşı gibi olurken büyük bir kahkaha attım bu sefer.
Birden odanın kapısı açıldı ve Türker dışarı çıktı. Bir bana bir Ece'ye bakıp gözlerini devirdi. Arkasındaki kapıyı kapatıp ıslak saçlarını eliyle arkaya atınca Ece'nin hala ona baktığını gördüm.
Türker mutfağa geçince Ece hızla bana döndü. "Bu ne böyle? Sivilceleri nerde bu çocuğun? Görmeyeli bir şeyler olmuş..."
Omuz silkip odamın kapısını açtım. Arkamdan gelip çantasını kenara bıraktı ve yatağıma atladı.
"Birkaç hafta burda kalacağım, sonra Annemler beni alacak. Aynı okula gideceğiz ya çok güzel."
"Aynı okul mu? Nasıl yani şunu bir doğru düzgün anlat."
"Yani, okuldan atıldım ve buraya taşınmaya karar verdik. Bende annemler işlerini bitirene kadar bu evde kalacağım sonra beni alacaklar, başka bir eve falan taşınacağız. Artık seninleyim."
Gülümsedim. Okuldan atılmasına şaşırmamıştım, bu onun için normal bir şeydi zaten ama başka bir ülkede yapacağını düşünmemiştim.
"Her neyse ya. Anlat bakayım ne yaptın bensiz dört yıl."
"Sensiz dört yıl..." diye mırıldandım. "Hiç." Dedim tekrar omuz silkerek.
Kaşlarını kaldırıp bana emin misin der gibi baktığında başımla onayladım. Tam o sırada komodinin üzerindeki telefonum titredi. Ece gözlerini kısıp bana bakmaya devam ettiğinde terlediğimi hissettim.
"Emin misin?"
"Hıhı..."
Koşup telefonumu elime aldım ve mesaj atan kişiye baktım. Bilinmeyen bir numaraydı. Allahım nedir benim bu bilinmeyenlerden çektiğim...
Odadan çıkıp koridorda durdum. Mesaj bölümüne girdiğimde gözlerimi devirerek gülümsedim.
Bilinmeyen numara:
"Arda'yım."Rehbere girip ismini kaydettim ve Bilinmeyen'den mesaj olup olmadığına baktım. Yoktu...
Gerekli gereksiz:
"Yarın seni alayım da okula beraber gidelim. Emir veriyorum bu arada soru falan değildi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir fotoğraf karesi
HumorBen onu sarıyordum, o da beni. Bizi saran şey ise odamdaki küçük çerçeveydi. Bu, Bilinmeyen ve Kış çiçeğinin hikayesiydi... *** Kardelen: "Sen kimsin?" Sorum gayet açık ve netti ve karşımdaki kişiden de öyle bir cevap bekliyordum. Bilinmeyen numara:...