MULTİ; KARDELEN'İN KOLYESİ.***
Mesajı okumayıp cebime geri koydum ve hızla Emre'nin yanına gittim. Kolundan tutup kaldırmaya çalıştım ama öküz kadar olduğu için işe yaramadı.
"Emre, kalkabilecek misin?"
Mavi gözlerini bana çevirdi ama sadece öylece baktı. Burnundan kan geliyordu ve kaşı patlamıştı. Muhtemelen sırtında da morluklar vardı.
Bir süre daha yüzümü izleyip kırılan masaya tutundu, bende bir kolundan tutup kaldırdım. Kendini sandalyeye bıraktı ve gözlerini kapattı.
Başımı çevirip Ece'ye baktım. Kapının eşiğinde durmuş bize şok içinde bakıyordu.
Emre gözlerini açıp baktığım yere baktı. "Bu kim?"
"Ece, arkadaşım hani orta okuldaki, tanırsın... asıl size ne oldu? Türker neden seni bu hale getirdi?"
"Biraz kızdırdım onu, boşver. Bana bir tost alabilir misin? Kursu olanlar için kantin açıktır. Bu halimle gidemem."
"Tabi giderim, ama sonra görüşeceğiz ve sen her şeyi doğru dürüst anlatacaksın."
"Tamam, bal porsuğu."
Gülüp kapıdan çıktım. "Ece, sen yanında dur ben geleceğim şimdi."
"Tamam."
Hızla alt kata indim ve kantinin kapısını açtım. Fazla ders için kalan öğrenciler oturmuş sohbet ettiği için biraz fazla ses vardı. Kantinciye gidip kaşarlı tost aldım, nasıl yediğini bilmediğim için.
Hızla geri üst kata çıktım ve kapıyı açtım. Ece yanındaki sandalyede oturmuş eli ağzındaydı, ama iyice baktığımda parmaklarını dudağında dolaştırdığını gördüm. Pek takmayıp Emre'ye döndüğümde sırıtıyordu ve kollarını göğsünde bağlamıştı.
Bu sefer kaşlarımı çattım ve kese kağıdını açıp tostu ona uzattım. Gözlerini açıp tosta baktı ve geri kapattı. "Yok, sen ye ben az önce yedim."
Kaşlarımı daha derinden çattım ama pek üzerinde durmadım. Omuz silkip tostu ısırdım, sıcak olduğu için ağzım yanmıştı. Gözlerimi sıkıca yumup sıcaklıktan gözümden yaş gelmemesi için öyle bekledim. Çok sıcak bir şey yediğimde genelde gözümden yaş akardı.
"Şey, Kardelen. Gel biz gidelim."
"Peki." Emre'ye döndüm. "Yarın hesabını soracağım ama."
"Elinden geleni ardına koyma."
Güldüm ve kapıya Ece'yle yöneldim. "Ece." Beni duymadığı için bir daha seslendim. Sıçrayarak bana döndüğünde tostumu uzattım, gülümseyip elimden aldı ve ısırdı. "Gel otobüse bineceğiz."
Başını sallayıp arkamdan geldi.
***
Türker akşama kadar eve gelmemişti, geldikten sonra da kapısını çarparak odasına girmişti.
Kaşlarım derinden çatıldı, bu o değildi ve ben eski kardeşimi geri istiyordum.
Hızla odasının kapısını açıp sertçe kapattım. Pencerenin yanında oturmuş bacaklarını kendine çekmişti, başı da kollarının arasındaydı.
"Türker?"
"Efendim?"
Bana 'ne var lan?!' diye tepki vermediği nadir anlardandı. Yanına gidip yüzünü kaldırdım ve ellerimin arasına aldım. Ağlamıştı ve bal rengi gözleri parlıyordu. "Ağlama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir fotoğraf karesi
HumorBen onu sarıyordum, o da beni. Bizi saran şey ise odamdaki küçük çerçeveydi. Bu, Bilinmeyen ve Kış çiçeğinin hikayesiydi... *** Kardelen: "Sen kimsin?" Sorum gayet açık ve netti ve karşımdaki kişiden de öyle bir cevap bekliyordum. Bilinmeyen numara:...