Birkaç dakikam kapısı açık bir araba bulabilmekle geçmişti. Sonunda hava kararmıştı ve kısa süren güzel gün batımı sona ermişti. Şimdi iste güneşin kalıntıları vardı gök yüzünde.Sonunda kapısı kırılmış bir araba buldum ve içine yerleştim. Hava karardığı için sokak köpeklerinin uğultularını duymaya başlamıştım.
Hayvanları sevdiğim kadar onlardan korkardım da, bu da zaten Thyke'nin Arda da kalmasını istememin nedenlerinden biriydi.
Bu gece o eve dönmeyecektim. Son zamanlarda eğelenceli ve deli dolu hayatımda çok şey olmuştu ve ben buna alışık değildim.
Tek yapmak istediğim annemin dizlerine yatıp ağlamaktı...
Arda geldi aklıma. Nasıl da uğraşmıştı benim için...
Gülümsedim, bu bir nebze birkaç dakika önce gördüğüm manzarayı unutmamı sağlamıştı. Muhtemelen Emre'nin yedim derken bahsettiği şey Ece'yi öpmüş olmasıydı ve Türker de Emre'yi benim yüzümden dövmemişti.
Hepsi'ni Ece yapmıştı fakat amacı neydi?
Ama bu kız Emre ve Türker arasında nasıl bir şey yapmış olabilirdi ki? Sadece birkaç gündür buradaydı ama ortalığı birbirine katmıştı.
Benim kardeşlerimi birbirine düşürmüştü...
Gözlerimi sıkıca yumdum ağlamamak için. Bunu bana her üçü de neden söylememişti ki? Neden her şey bu kadar çabuk olmuştu?
Bu bana oynanan bir oyun gibiydi, hepsi aynı şeyi benden saklamıştı ama neden...
Ayağımı sertçe kapıya geçirdim. "Allah kahretsin!"
Yine aklıma gelmişti ve ben dikkatimi dağıtamıyordum. Bana bir oyun oynanıyordu resmen!
Telefonum titredi. Şu an kimseyle konuşmak istemiyordum ama o kişinin bilinmeyen olduğunu görünce gülümsedim. Bilinmeyen...
Kayıt yerine girip onu 'Bilinen' diye kaydettim ve mesaja baktım.
Bilinen:
"Kış çiçeği, nerdesin?"Kaşlarımı çattım.
Kardelen:
"Evdeyim."Bilinen arıyor...
Birden telefon çalınca ne yapacağıma şaşırdım. Elimi telaşla açma tuşuna götürdüm ve kulağıma götürdüm. "Alo?"
"Bana yalan söyleme Kardelen! Nerdesin diye sordum sana!"
Burnundan soluyordu. Şaşırdım. Yalan söylediğimi nerden biliyordu?
"B-ben hurdalıktayım."
Telefon yüzüme kapandı. Şaşkınca ekrana baka kaldım. Bu çocuk niye yine küplere binmişti. Başımı ellerimin arasına alıp, şakaklarımı ovmaya başladım.
Başım ağrımaya başlamıştı. Çok ağlamak bana iyi gelmiyordu. Ağrı kesici almam gerekiyordu ama eve dönmemek konusunda kararlıydım.
Bir süre etrafıma bakındım. Yan yana dizilmiş pert arabalara ve olduğum arabanın içinde göz gezdirdim.
Gözlerim uykum geldiği için kapanmaya başladığında birden başımı yasladığım kapı açılınca o tarafa doğru düştüm.
Çığlık atıp bir yere tutunmaya çalıştığımda kolumda bir el hissettim.
"Arda?"
"Geri zekalı."
Kaşlarımı çattım. "Sensin o. Niye şimdi geri zekalı oldum ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir fotoğraf karesi
HumorBen onu sarıyordum, o da beni. Bizi saran şey ise odamdaki küçük çerçeveydi. Bu, Bilinmeyen ve Kış çiçeğinin hikayesiydi... *** Kardelen: "Sen kimsin?" Sorum gayet açık ve netti ve karşımdaki kişiden de öyle bir cevap bekliyordum. Bilinmeyen numara:...