10. Bölüm

318 35 72
                                    


MULTİ; ECE OKURAY

***

Çapaklı gözlerimi ağır ağır açtığımda yine güzel yüzünü gördüm. Uyuyordu...

Yavaşça elini belimden çektim ve ayaklarımı yataktan sarkıttım. Odadan çıkacağım sırada aklıma kapının kilidi geldi ve derin bir iç çektim. Dün kapıyı kilitlemişti.

Elimi alnıma vurdum ve yüzümü sıvazladım. Zaten üstüm başım darmadağınıktı. Formalarımla uyumuştum ve gömleğimin ilk iki düğmesi kopmuştu. Üstümdekiler kırış kırıştı ve böyle eve gitsem annem savaştan çıktığımı düşünebilirdi.

Nereye koymuştu şu anahtarı!

Yavaşça ona yaklaştım ve pantolonunun cebini yokladım fakat üstüne yattığı cebindeydi. Eğilip anahtarı diğer cebinden almaya çalıştım. Ne vardı sanki diğer cebine koysa!

Elime değen soğuk metali hissedince gülümseyip anahtarı alacağım sırada birden bir kol bileğimi sardı ve beni çektiğinde kendimi yatakta sırt üstü uzanırken buldum. Resmen kutu gibi fırlatmıştı beni.

"İsteseydin verirdim güzelim."

Elini başının altında koymuş dirseğiyle yataktan destek alıyordu. Kaşlarımı çattım. "Sen uyumuyor muydun?"

"Hayır."

"İyi, bırak şimdi hadi."

Kolumu bıraktığında hemen doğrulup kalktım ve koşarak tuvalete gittim. Tam Tuvalete gireceğim sırada yine o çocuğu gördüm. Beni gördüğünde yüzündeki ciddi ifade silindi ve gözlerini alaycı bir ışıltı kapladı.

"Günaydın uyuyan güzel."

Kimse görmüyordu herhalde tipimi. 2 gündür aynı kıyafetle ordan oraya gidiyordum ve muhtemelen saçlarım da hadesin saçlarına benziyordu.

Gözlerimi devirdim. Bu onu daha çok eğelendirmiş olacak gibi bu sefer sırıttı. "Dün gideceğini düşünmüştüm aslında, buraya gelen kızlar senin kadar fazla kalmaz."

Beni sinirlendirmeye çalıştığı belliydi. Başarıyordu da. "Bana bak. Ben gevşek gevşek konuşabileceğin biri değilim. Haddini bil."

Sinirli soluklarım eşliğinde hızla kapıyı açıp içeri girdim. Musluk aynasının karşısına geçip yüzümü inceledim...

Saçlarımdan tut eteğime kadar her tarafım dağılmıştı. Misafir odasında unuttuğum montumu ayakkabılarımı ve telefonumu alamam gerekiyordu birde.

Oflayıp suyu açtım ve eğilip yüzümü yıkadım. Kağıt havluyu alıp yüzümü sildim ve kenardaki küçük çöpe attım. Birbirine girmiş saçlarımı elimle tarayıp dağınık bir topuz yaptım ve şok içinde güzel yaptığım güzel topuzumu izlemeyi bırakıp ters dönmüş eteğimi düzelttim.

Gömleğimin kollarını katlayıp yakasını düzelttim ama düğmeler için bir şey yapamazdım. Gömleğin arkasını çekiştirerek düzeltmeye çalıştım ama olmuyordu.

Sinirlenip yumruğumu ısırdım. Sakinleşince bu sefer aklıma yağmurluğum geldi. Sarı yağmurluğu giyerdim ve oldu bitti işte.

Aynadan kendime zafer sırıtışımı yollayıp çıktım ve misafir odasının yolunu tuttum. Kapıyı açıp girdiğimde gözüme telefonumla oynayan Arda ilişti.

"Ne yapıyorsun?"

"Oyun oynuyorum."

"Allah allah ya! Niye kendininkinde oynamıyorsun."

"Telefonum odamda gidip almakla uğraşamam şimdi. Ayrıca telefonumda bu oyun yok."

"Ne oynuyorsun ki?"

Bir fotoğraf karesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin