63

1.2K 116 31
                                    

Medya: Eylül

Tiz bir çınlama sesi kulağımda yankılanınca Eylül'ü hemen kucağımdan indirip mutfağa gittim. Kekimiz tam da olması gerektiği gibi pişmişti. Elimin yanmaması için çekmeceden bir çift fırın eldiveni çıkarıp ellerime geçirdikten sonra özenle keki sıcaklığı tavan yapmış fırından çıkarıp tezgaha bıraktım. 

Biraz bekleme ve üfleme merasiminden sonra soğumuş olacağını düşünüp bir yerlerden çıkardığım ve adını dahi bilmediğim şeyle kekin içine krema doldurup onu güzelce tabağa yerleştirdim. Artık servis etmeye ve mideye inmeye hazırdı.

"bebeğim gelir misin?" diye seslendim salona doğru. Elbette keki dilimlere ayırıp Eylül'ün ayağına götürmeyecektim. Sahiden ne gerek var böyle şeylere? Hayvan gibi koca keke gömülmek varken. Öyle değil mi? 

"Burası benim gibi kokuyor" diyerek içeri girdi Eylül. Tadına bakmadan anlamasını beklemediğim için biraz şaşırmıştım. 

"evet senin gibi kokuyor çünkü elin değdi" deyip güldüğümde çocuk gibi başını iki yana salladı "beni kandırma. İçine ne koydun?" basıldık! 

"sevgimi" inanmamış gibi kafasını tekrar salladı. "parfümümü sıktıysan söyle yemeyeceğim. Zehirlenmek istemiyorum" ah çok mantıklı. Keşke öyle yapsaydım(!) 

"hayır sadece aroma" dediğimde baş parmağı ve işaret parmağıyla kekten bir parça koparıp ağzına attı. "ıhm çok lezzetli" 

Eylül keki parçalayıp yemeye devam ederken telefonuna mesaj gelince ağzındaki keki çiğneyerek telefonunu eline alıp ekrana baktı. Bir anlığına duraksadığını ve kaşlarını çattığını gördüm. Sanki mesajı algılamaya çalışıyor gibiydi. "kayıtlı olmayan bir numara beni sahile çağırıyor?" dedi,gitmekle gitmemek arasında seçim yapmaya çalıştığı her halinden belliydi. 

"gitmeyeceksin değil mi?" diye sordum vereceği cevabı merak ederek. Gitmesini istemiyordum. "merak ettim ama. Birlikte gidelim mi?" nasıl kırabilir de 'hayır' diyebilirdim ki?

kabul ettim.

Hemen evden çıkıp yürüyerek sahile gittik. Görünürde elinde telefon olan ya da şüpheli görünen biri yoktu. Eylül'ün elinden telefonu alıp bilmediğimiz numaraya mesaj attım.

Neredesin? 

Cevap gelmedi. Biraz daha bekledim ekranın başında. Ve biraz daha ama ne mesaj vardı ne de arama. 

"hadi gidelim bebeğim.." dedim. "geri zekalının biri kendince dalga geçiyor işte" 

Ama Eylül İnatla birinin geleceğini savunuyordu. Belki de aklında biri vardı. Bu düşünce bile beni beni yerle bir ederken böyle bir şeyin olması bana ne yapardı bilmiyordum. 

"Eylül..." sesim istemeden de olsa korkakça çıkmıştı "hadi gidelim"

O ise ses tonumun içindeki duyguya anlam veremeyip elimi tutmakla yetinmişti. Elimi tutmasından anladığım şey eve gitme teklifimi kabul edişiydi. 

yine yürüyerek aynı sürede eve gittik. Kapıdan içeri girdiğimizde gelen mesaj sesiyle birbirimize baktık kısa bir an. Eylül telefonun ekranını açtığında bir fotoğrafın gönderildiğini gördük. 

Bizim az önce sahilde uzaktan çekilmiş bir fotoğrafımızdı. 

yazıyor...

Sevgilin mi?

daha yeni toparlanmışken tekrar dağılmak istemiyordum. Bunun içinde elimden gelen her şeyi ve elimden gelmeyenleri bile yapmaya hazırdım. 

Eylül'ün elinden telefonu aldım hemen. Sonra da "evden çıkma" deyip arabaya gittim. Numaranın sahibini derhal bulduracak ve kimse bunun hesabını soracaktım. Ve abartıyor olmam sikimde bile değildi.

Tüm öfkemle girdim şirket binasından içeri. Ayak seslerimin koridorlarda yankılandığını çok rahat duyabiliyordum. Bilişim bölümünde biri vardı benden biraz daha büyük. Daha önce bu durumlarla ilgili birkaç iş yaptığını duymuştum fakat pek ilgilenmemiştim. Şimdi ona gidip numarayı buldurma vaktiydi. 

Odaya girer girmez gözüm o adamı aradı. Sonunda gördüğümde hemen masasına gidip "bana bu numaranın kayıtlı olduğu ismi bulabilir misin?" diyerek telefon ekranındaki numarayı gösterdim. "bulabilirim Lara hanım. Fakat birkaç saatten fazla sürer" dediğinde onayladığımı belli eder gibi başımı sallayıp bulduğu ismi bana mesaj atmasını istedikten sonra arabaya binip tekrar eve döndüm. 

Eğer Eylül'le tartışacağımızı bilseydim kapıdan hiç girmezdim ama girmiştim bir kere işte. Geri dönüşü yoktu. 

"telefonumu alıp öylece gidemezsin. Ne yaptığını sanıyorsun?" diye çıkıştı aniden. "Daha önce telefonunu elime dahi almadım. Şimdi ise sadece numarayı görmek ve senin bu numaraya mesaj atmaman için aldım. Başka hiçbir yere girmedim merak etmene gerek yok. Sana güveniyorum" dediğimde sessizce kafasını salladı. 

bu ne demekti şimdi?

"mesajı atabilecek biri geliyor mu aklına?" diye sordum ağzını yoklamak için ama cevap netti "hayır"

"peki..." dedim bir sigara yakarken "atmasını istediğin biri var mı?" 

Eylül [GXG]♀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin