19

3.4K 223 151
                                    

Medyadaki adını bile duymak istemediğiniz yavşak Can

Hemen telefonumu cebime atıp arabanın anahtarlarıyla birlikte dışarı attım kendimi. Gözyaşlarım öyle bir akıyorlardı ki sanki bir denizi rahatlıkla doldurabilirdim onlarla.

Arabaya binip direkt gaza bastım. En yakın hastaneye gidecektim. Ellerim titriyordu. Sevdiğim kadına onu sevdiğimi söyleyemeyecek olmanın korkusu vardı üzerimde. Kaçla gidiyordum bilmiyordum. 110 mu? 150 mi? Yoksa daha fazlası mı idrak edemiyordum. Gözümden akan damlalar görüşümü bulanıklaştırıyordu.

Çok kısa sürede hastanenin önüne geldiğimde arabayı öylesine ortaya bırakıp koşarak içeri girdim.

Danışmaya gidip "kaza olmuş!... İyi mi o?" diye sordum. sorumu sorarken ölesiye korkuyordum.

"buyurun sizi yanına götüreyim" dedi kısa boylu kadın.

Uzun koridorlarda hızlı adımlarla yürürken bir odanın önünde durduk. "hastamız içeride, geçmiş olsun" diyerek gitti.

Titreyen elimle yavaşça kavradım kapının kolunu. Açmak için tüm cesaretimi toplayıp indirdim kolu.
Kapı usulca açılırken kalbimde koca bir rahatlama oldu.

İçerideki Eylül değildi. O iyiydi!

Ama yatakta yatan Can'dı. Kaşı ve dudağına pansuman yapılmış kolu sarılmıştı. Durumu iyiydi.

"ne oldu?" diye sordum merakla.

"biraz hız yaptım. Kontrolü kaybedince de bariyerlere çarptım" sesi tabiri caizse bok gibi geliyordu.

O an kafamda bir ampul yandı. Can ile aynı kızdan hoşlanıyorduk. O kadar saçma bir durumun ortasındaydık ki şu an.

Ama ne olursa olsun söyleyecektim Eylül'e. Az önceki korkuyu tattıktan sonra nasıl saklayabilirdim bunu?

Can'ın yanında biraz daha durduktan sonra Eylül'ün yanına gitmek için yolun ortasına öylece bıraktığım arabama bindim.

Çoktan eve gelmiş olmalıydı.

Yarım saat sonra eve geldiğimde Eylül'ün arabasının kapının önünde olduğunu gördüm. Gelmişti.

Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken arabadan inip kapının önüne geldim. Fakat içeri giremedim.

Yapamıyordum. Kapıyı açamıyordum. Anahtarı tam deliğe sokacakken kapı açıldı.

Eylül karşımda duruyor, içeri girmem için bana bakıyordu. Tek kelime edememiştim. Dilim tutulmuştu sanki o an.

"içeri girmeyecek m-" diyecekken sözünü yarıda kesip dudaklarımı o mükemmel dudaklarına değdirdim.

Dudaklarımız hala birbirine değerken onu içeri itip kapıyı ayağımla itekleyip kapanmasını sağladım. Karşılık vermemişti. Elleri öylece havada kalmış, hiçbir şey yapamamıştı.

Dudaklarımızı ayırıp nefes nefese "ben senden hoşlanıyorum" dedim hızlıca. Gözlerime bile bakmadan "bu doğru değil" diyerek yukarı çıktı.

Ortada kalakalmıştım. Gözüm doluyordu hissediyordum.

Dakikalar sonra Eylül elinde küçük bir bavulla aşağı inip kapının önünde duran bana dokunmadan öylece çıkıp gitti.

Bir arkadaş grubunda benim için önemli bir şey anlatıyormuşum da kimse dinlemiyormuş gibi hissediyordum.

Sanki böyle gitme ne olur diye çığlık çığlığa bağırmışım da arkasına bile bakmadan gitmiş gibiydi.

Sırtımı duvara yaslayıp çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlarken yere oturdum.

Bir hiçmişim gibiydim. Koca bir boşluk vardı içimde.

Gece yanıma neden gelmemişti?

Bahçeye doğru "Gece" diye bağırdım.

Gelmedi..

Gözyaşlarım akmaya devam ederken uyuşuk hareketlerle bahçeye çıktım. Gece bahçenin köşesinde öylece yatıyordu. Bir daha bağırdım "Gece?" diye.

Kafasını bile kaldırmamıştı. Bir terslik vardı.

Yanına gittiğimde acı acı inlediğini fark ettim. "şş iyisin bir tanem" diyerek onu rahatlatırken hemen veterineri aradım.

"doktor geliyor anneciğim lütfen dayan. Sen güçlüsün" derken hala ağlamaya devam ediyordum. Gece'ye bir şey olmayacaktı. Yalnız kalmayacaktım. En yakın arkadaşım iyiydi.

Kısa süre sonra kapı çaldığında koşarak kapıyı açtım.

Veteriner gelmişti. Onu bahçeye, Gece'nin yanına götürdüm hızla.

Doktor onu muayene ettikten sonra bana bakıp olumsuz anlamda başını salladı.

Ne demekti bu şimdi? Ona bir şey olmayacaktı. Şu hayatta en değer verdiğim şey beni bırakmayacaktı.

"bir şey yapın canı yanıyor!" diye bağırdım gözyaşlarım daha hızlı akmaya başlarken.

"üzgünüm tek yapabileceğim şey daha fazla acı çekmeden vefat etmesini sağlamak"

Kalbimdeki dayanılmaz acıyı sindirmeye çalışırken bağırdım tekrar "veterinersin sen bir şey yap! Ölüyor bir şey yap!" Gece'ye sarıldım yavaşça.

Sanki ben sarıldığımda iyileşecekmiş gibi. Sanki ben ona sarılınca acısı dinecekmiş gibi.

Sarılmaya devam ederken başını öptüm. Öpünce geçiyor demişti Eylül.

Geçmemişti.

Gece son nefesini vermişti kollarımın arasında...

Bölümü yazarken ağladım şaka gibi. Gece sen harika bir köpektin :(

bu klibi Gece'ye ithaf ediyorum..

Vote ve yorum

Sizi seviyorum blohsh'larım ❤

Eylül [GXG]♀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin