24

3.6K 198 55
                                    

Dakikalar sonra Eylül'le yatağa yatmıştık. Ben korunmaya muhtaç küçük bir çocuk gibi onun kolunun altına girmiş, başımı boynunun hemen yanına koymuştum.

O ise korunmaya muhtaç olan beni sımsıkı sarmıştı. Kokusu burnuma yoğun yoğun gelirken mayışmış ve ne kadar da yorgun olduğumu bir defa daha fark etmiştim.

Gözlerim yavaş yavaş kapanırken "Gece beni özlüyor mudur?" diye sordum boğuk bir sesle.

Birkaç saniye cevap vermemişti. Alnıma damlayan suyu hissedince ağladığını anladım ama başımı kaldıramayacak kadar yorgundum.

"özlüyordur. Ama üzülme o şu an buradan çok daha güzel bir yerde"

Öyle olmasını umarak kolumu Eylül'ün beline dolayıp başımı biraz daha gömdüm boynuna.

Bu anın rüya olmasından çok korkuyordum. Uyanmaktan, birkaç gün öncesine dönmekten deli gibi korkuyordum.

Bilincini daha fazla açık tutamayıp vanilya kokulu bir uykunun kollarına bıraktım kendimi.

🌈🌈🌈🌈🌈

Yüzüme ılık ılık çarpan rüzgar uyanmama sebep olurken gözümü açtım.

Rüzgar değildi. O tam önümde mışıl mışıl uyuyordu. Rüzgar sandığım şey de aslında onun nefesiydi.

Ayağa kalkmadan hemen önce bu kusursuz yüzün bir köşesini istemsizce öptüm.

O öpülmek için yaratılmıştı sanki.
Sık sık ve özenle...

Yataktan kalkıp aşağı indim. Evi bok götürdüğü için bir temizlikçi çağırmam gerekiyordu. Merdivenleri inerken bir yandan da numarayı bulmaya çalışıyordum.

Son basamağı indiğimde salonun tamamen temiz olduğunu gördüm. Tek bir çöp bile yoktu ortada. Zira mutfak da aynı şekildeydi.

Perdeler ve bahçeye açılan kapı açıktı. Ev havalandırılmış her şey yerine yerleştirilmişti.

İçimden lütfen sen yapmamış ol Eylül derken arkamdan gelen ayak sesiyle o tarafa döndüm.

Uykulu gözleriyle bakarken o kadar tatlıydı ki...

"sen mi temizledin?" diye sordum. Kesin o temizlemişti ve çok yorulmuştu.

"evet" dedi ufak bir tebessümle. Biliyordum!

Çok acıkmıştım ve haftalardır yaptığım gibi mısır gevreği yiyecektim.

"aç mısın?" diye sordum. Açım dese ne diyecektim? 'Mosor govroğo yo' mi?

"hayır ama senin için bir şeyler hazırladım" dediğinde çok sevinmiştim çünkü gerçekten mısır gevreği sıçmaya başlamak üzereydim. Ve yaptığı çok düşünceli bir hareketti.

Buzdolabını açıp içinden yemekleri çıkardım. Gerçekten çok açtım.
Yeni yıkanmış temiz tabaklardan birini alıp içine çeşit çeşit yemeklerden koyduktan sonra yanında da içecek olarak şarabı tercih etmiştim çoğu zaman yaptığım gibi.

Bir elimde şarap bir elimde yemeklerimin olduğu tabakla salona gidip Eylül'ün yanına oturdum.

Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "ne oldu?" diye sorduğumda yapmacık bir sinirle "umarım elindeki vişne suyudur" dedi.

Değildi. Kaç yaşımdaydım ben 10 mu?

"değil" dediğim an da pişman oldum çünkü elimden almıştı.

"yahu çocuk muyum ben ver şunu" diyerek kadehimi elinden almaya çalıştım ama geri çekildiği ve elimde tabak olduğu için alamamıştım. Hemen tabağı sehpaya bırakıp daha fazla uzandım kadehe doğru. Fakat Eylül piçlik yapıp daha da uzağa götürüyordu alamayayım diye.

"boku çıktı" diyerek son bir hamle yapıp tüm gücümle kadehe uzandığım da istemeden de tüm gücümle Eylül'ün üstüne çıkmıştım.

Ben onun kucağındayken bir an göz göze geldiğimizde konuyu ve ortamı bozmak için "onu halıya dökersen kafanı ısırırım" dedim.

Bunu dediğim an da kahkaha atmaya başladı. Neresi komikti?

Tamam biraz komikti.

"o zaman..." deyip bütün şarabı bir dikişte içti.

"yaptığın haksızlık ve acımasızca biliyorsun değil mi?" derken suratımı asmıştım ama onun kucağında olmam ikimiz için de ön planda değildi.

"hayır hayır sakın ağlama" dedi telaşlı bir şekilde. Çünkü gözümden yaşların aktığını hissedebiliyordum ve
bu aralar gereğinden fazla ağlıyordum.

"Lara özür dilerim ama sana şarap veremem. Çok fazla içmişsin evde kaldığın zaman. Bağımlı olacaksın daha fazla içersen"

Haklıydı ama bağımlı olmazdım alt tarafı bir kadeh şaraptı.

Aklıma gelen şeyle "en azından tadına bakabilir miyim?" diye sordum.

"bir yudum mu alacaksın?" dedi merakla. Başımı hayır anlamında iki yana sallayıp ona yaklaştım. Zaten kucağındaydım. Hiç alışık değildim böyle şeylere ama anın tadını çıkarmak istedim o an.

Üstüne doğru eğilip alt dudağını dudaklarımın arasına aldım.

Şarabın tadını alamayınca da şansımı dilimi kullanarak denemek istedim. Bu sefer başarılı olmuş, şarabın tadını alabilmiştim.

Eylül'ün üstünden kalkıp yerime tekrar geçtim. Gerçekten açtım ve karnımı doyurmam gerekiyordu.

Televizyondan rastgele bir çizgifilm kanalı açıp tabağını elime aldım.

"ciddi misin? Bu yaşta mı?" Eylül şaşırmıştı ama buna şaşırmadığına emindim. Birden kalkmış olmama şarşırıp çizgifilm izlememi bahane etmişti.

Bunu kolayca anlamıştım çünkü tam 1 dakika sonra televizyona odaklanmıştı.

Kısa oldu kusura bakmayın
Diğer bölümde telafi edeceğim ve ship isimlerinin hiçbirini beğenmedim. Çünkü bu isimlerden asla güzel bir ship ismi çıkmaz :/

Eylül [GXG]♀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin