20

3.5K 228 143
                                    

Gece'nin ölümünün ardından 3 gün geçmişti. Ben ise o 3 günde evden hiç çıkmamış telefonumu kapatmış ve onun oyuncaklarına bakarak anılarımızı düşünmüştüm.

İlk 2 gün saatler süren ağlama krizlerim olmuştu. Geceleri ağlayarak uykuya dalıyordum. Çünkü o benim küçük bebeğimdi. Birlikte büyümüştük.

4. gün gözlerim mosmor zoraki bir şekilde yataktan kalkıp üstümü değiştirdim. Uzun zamandır şirkete gitmiyordum ve ortalığı kontrol edip ufak tefek işleri yapmam gerekiyordu. Birkaç saat gitsem yeterdi. Gece'nin tasmasındaki külçeyi çıkarıp anahtarlığıma taktıktan sonra evden çıkıp arabaya bindim.

Şirkete gittiğimde Eylül'ü göreceğimi biliyordum fakat gitmem gerekiyordu.

Şirkete gidip arabayı park ettikten sonra odama çıkarken Elis yolumu kesip "iyi misiniz Lara hanım?" diye sordu.

İyi değilim diye bağırmak istedim

Ama yapamazdım çünkü şirketteydim. "iyiyim" deyip onu geçiştirdikten sonra odama girdim.

10 dakika sonra ise Elis elinde kahvemle içeri girdi ve kahveyi masaya bırakırken "iyi değilsiniz. Sizi bunu anlayacak kadar uzun süredir tanıyorum" dedikten hemen sonra yanıma gelip bana sarıldı.

Öylesine sarılmadığını biliyordum. İçten sarıldığı vücudunun sıcaklığından bile belli oluyordu.

Sarılmanın verdiği etkiyle yine ağlamaya başladım. 3 günün üstümde bıraktığı etkiyle hıçkırarak ağlamaya başladım.

Hıçkırıklarımın arasından zorla "Gece öldü" dedim Elis'e. Kimse yoktu yanımda çünkü. Sadece o vardı.

"başınız sağ olsun, şunu bilmenizi isterim ki o çok güzel bir yerde mutlu bir köpek olacak" dedi sarılmamızı sonlandırıp gözyaşlarımı silerken. Sonra ekledi. "siz çok güçlüsünüz, bunu sakın unutmayın" tekrar kısa bir sarılmanın ardından odadan çıktı.

Kahvemi içip birkaç dosyaya baktıktan sonra masadan kalkacakken kapı tıklatıldı.

"gir" dediğimde içeri Eylül girdi. Karşılaşacağımızı biliyordum fakat odama geleceğini tahmin etmemiştim.

Hiçbir şey söylemedim. Onun konuşmasını bekliyordum.

"bu dosyayı size vermemi istediler Lara hanım" deyip dosyayı masama bırakırken gözlerime baktı.

Lara hanım demişti. Bu kadar resmileşmeye ne gerek vardı ki?

Üstüne bir de 3 gün onun için gelmediğimi, gözlerimin morluğunun da onun için ağladığım için olduğunu sanacaktı.

Umursamaz bir tavırla yukarı aşağa başımı sallayıp boş bardağımı elime aldıktan sonra odadan çıktım.

O da arkamdan çıkmıştı. Boş bardağı Elis'e uzatırken Can'ı gördüm koridorun ucunda. Eylül'e bakıp gülümsüyordu.

İşin garip tarafı Eylül'de ona gülümsüyordu. Bir taraftan da yanına doğru yürüyordu.

Can'ın beni görmeye gelmediyse burada ne işi vardı?

3 gün bana ulaşmaya çalışmayıp buraya Eylül için mi gelmişti yani?

Bardağı Elis'e verdiğim halde yerimden kıpırdamadan onları izledim. Eylül burada olduğumu biliyordu ama Can beni fark etmemişti.

Eylül neredeyse Can'ın yanına gitmişti. Onun yanına ulaşmak için birkaç adımı kalmıştı.

Nefesimi tutup onları izledim çünkü iyi ayrılmadıklarını biliyordum.

Eylül daha da yaklaştı ona, artık aralarında hiç mesafe yoktu. Sonra öptü onu. Eylül Can'ı benim burada olduğumu bile bile öptü.

Eylül Can'ı öperken onunla göz göze geldik. 3 gün ne bok yediğimi sormayan merak etmeyen insan Eylül'ü bırakıp bana doğru yürümeye başladı. Yüzünden belliydi. Olmadığım günlerde ne bok yediğimi soracaktı fakat evime gelebilirdi. Çünkü anahtarı vardı.

Eylül başını nasıl döndürdüyse kuzenini bile merak etmemişti ağzına sıçtığım.

Gözlerimin dolmaya başladığını hissedince arkamı dönüp hızlı adımlarla asansöre bindim. Ne bok yiyorlarsa artık rahatlıkla yiyebilirlerdi. Asansördeyken Elis'e ben yokken işlere bakmasını söylediğim bir mesaj atıp garaja indim.

Arabaya atlayıp eve sürdüm ve içeri girdim. İlk işim evin bütün kilitlerini değiştirtmek oldu. Yarım saat içinde bütün kilitler tamamen değişmişti. Adamı parasını verip gönderdikten sonra garaj kapısını kapattım ilk önce.

Daha sonra balkonu kilitledim ve perdelerini çektim. En sonunda da evin demir kapısını kapatıp kilitledikten sonra evdeki bütün odaların perdelerini kapattım. Hiç ışık yoktu.

Gece'ye dair en ufak bir ses yoktu.

Neşem yoktu

Sevdiğim kadın yoktu

En yakın arkadaşım, kuzenim yoktu

Huzurum yoktu

Ve ben yoktum sanki o evde.

İçimdeki küçük çocuk bile ağlıyordu o an. Bende ağlamaya başladım onunla birlikte. Daha sonra herkesin yapacağı gibi kalan son dostuma koştum. Duvarın köşesindeki dolapta bulabildiğim bütün içkileri aldım.

Sonumu düşünmeden içtim. Unutmak istiyordum çünkü.
Düşünmek istemiyordum hiçbir şeyi.
Ne geceyi ne gündüzü. Birbirine karışsınlar istiyordum. Günlerimi şaşırmak istiyordum.

Vodka şişesini kafama dikerken odama çıkıp yıllarca herkesten deli gibi sakladığım defterimi çıkardım dolaptan. Bütün acılarımı, bütün mutluluklarımı yazdığım o kahverengi eski defteri çıkardım.

Bir yandan içtim, bir yandan yazdım içimdekileri. Kusarcasına yazdım.

Diğerlerinin yüzüne kusmak istediğim şeyleri birer birer kustum o deftere.

Çok şey vardı söyleyeceğim aslında.

Kiminin yüzüne,

Kiminin gelmişine geçmişine...


Of aşırı depresifleştim. Neyse işler epey boka sardı fakat düzelecek.

Eylül [GXG]♀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin