35

2.7K 179 15
                                    

Sabah güneş ışığı gözümü yakmak istercesine yüzüme değdiğinde mecburen gözlerimi aralamak zorunda kaldım. Tabii uyanırken de küfür etmeyi unutmadım.

Kolumun uyuştuğunu fark edip çekmek için yeltendiğimde Eylül'ün kolumun üstüne yuva yaptığını gördüm. Neredeyse vücudunun tamamı benim sağ kolumun üzerindeydi. Ancak ziyanı yoktu. Onun böyle masumca uyuduğunu göreceksem kolumu bile kestirirdim.

Eylül'ü uyandırmamaya özen göstererek ona doğru döndüm. Ben dönünce yüzü tam boynuma denk gelmişti ve o nefes alıp verdikçe sıcaklığı iliklerime kadar hissediyordum.

Saçları dağılmış, yüzünde yastık izi vardı. Dudakları birbirinden bağımsız duruyor, göğsü hafif hafif inip kalktıkça karnıma değiyordu.

Anlaşılan bu gün kahvaltı yoktu. Muhtemelen dışarıda yapacaktık.

Boştaki elimle telefonuma uzanıp Can'ı aradım. Evde miydi yoksa başka bir yerde mi kalmıştı merak ediyordum.

Birkaç çalıştan sonra meşgule attı. Umursamadan tekrar Eylül'e döndüm. Gözü açık bana bakıyordu.

"günaydın uykucu" diyerek burnunun ucundan öptüm.
"günaydın" diye karşılık verip tekrar gözlerini kapattı.

"hey, uyuma acıktım" dediğimde gözlerini tekrar açıp bir süre bana baktıktan sonra kolumun üstünden kalktı. Bir anlık gelen rahatlamanın ardından yataktan kalkıp Can'ın odasına gittim fakat içeride değildi.

Aşağı indim fakat orada da yoktu. Evi bir süre dolaştıktan sonra Can'ın burada olmadığına kanaat getirip tekrar Eylül'ün yanına çıkmaya karar verdim.

Merdivenleri birer birer adımladıktan sonra odanın kapısını açmamla kapatmam bir oldu.

"pardon" diye seslendim içeri doğru. Üstünü değiştirirken pat diye odaya girmiştim çünkü.

Ne kadar sevgili olsak da bu özelimizin olmayacağı anlamına gelmezdi.

Eylül odadan kahkaha atarak "gelsene kızım niye gidiyorsun?" dediğinde kapıyı tekrar açıp başımı içeriye uzattım.
"emin misin?"

Tekrar gülüp başını olumlu anlamda yukarıya aşağı salladı yarı çıplak bir vaziyette.

Madem gel demişti o zaman girmeliydim.

Dediğini yapıp içeri girdikten sonra arkamdan kapıyı kapatıp yatağa oturdum.

"Lara" Eylül seslendiğinde gözlerim istemsizce ona kaydı.

Sanki ona bakmamı istermiş gibi seslenmişti. Çünkü ben ona döndükten sonra adımın devamı gelmemişti.

Ben bir şeyler söylemesi için beklerken o altındaki neredeyse görünmeyecek kadar kısa şortuyla ve üstündeki sütyeniyle bana doğru yaklaşıp tam önümde durdu. Ardından kucağıma oturup kollarını boynuma koydu.

Ne yapmaya çalıştığını anlamamış, belki anlarım umuduyla onu izlemeye koyulmuştum.

Başını göğsümün biraz üstüne koyup kollarından birini belime attı ve sıkıca sarıldı bedenime. Neden böyle bir şey yaptığını anlamamıştım. Nereden ve neden gelmişti bu sevgi patlaması?

Ancak itiraf etmem gerekirse bu hareketi hoşuma gitmişti. Hemen ona karşılık verip bende sarıldım. Bir elimle de saçlarını okşamaya başladım.

Şu an sanki 26 yaşında bir bebek sahibiymişim gibiydi. Hatta birazdan meme isteyeceğine dair ciddi şüphelerim vardı.

Bu düşünce beni güldürdüğünde Eylül göğsümden başını kaldırıp "neye güldün?" diye sordu.

"hiç, bu halin hoşuma gitti" deyip geçiştirdim hemen. Meme olayını anlatmaya niyetim yoktu.

"demek hoşuna gitti" dedi piç gülüşü yaparken. "o halde kucağından inmeyeceğim" diye ekleyip tekrar güldü.

Belindeki elimi çekecekken elimi hızlıca tutup tekrar beline yerleştirdi.

Küçük bir kız çocuğu gibiydi gerçekten. Lakin bazen içinden olgun bir kadın fırlayabiliyordu.

Kapı aniden açılınca mükemmel reflekslerim sayesinde yanımda duran yastığı alıp Eylül'ün önüne koydum.

Gelen tabii ki de Can'dı. Gece kim bilir nerede kalmıştı. Ve şimdi öylece odamıza dalabiliyordu.

Ben "Can çık geliyoruz!" diye çemkirdim istemsizce.

O da umursamazca "aha ön sevişmede bastım sizi!" diye bağırıp, koşarak aşağı indi.

Şimdi bütün gün bu aptala sevişmediğimizi anlatmaya çalışacaktım. Ama o asla anlamayacak saçma sapan espriler yaparak bizimle  dalga geçecekti.

"giy şunu da Can odaya dalarsa götü sağlama alalım" diyerek köşede duran tişörtü hemen üstüne geçirdim.

"Lara"

adımı duyup ona döndüğümde elleriyle yanaklarımı kavrayıp bana uzun, ıslak ve sıcak bir öpüşme bahşetti.

Bu bana verilebilecek en güzel, en hoş ve anlamlı lütuftu.
Bir süre daha bu anı yaşayıp dudaklarının tadını iyice aldıktan sonra kucağımdan kalkıp aşağı indi.

Onun yanına gitmeden önce ufak bir işim vardı. Ve bunu halletmeden güne başlamayı düşünmüyordum.

Can'a odamda onu beklediğime dair kısa bir mesaj attıktan hemen sonra kapım açılmış içeri Can girmişti.

"gece neredeydin?" diye sorup sorgumun açılışını yaparken aynı zamanda da yatağa oturup ona sert bakışlar atmayı ihmal etmedim.

"dışarıdaydım"

Hadi ya!

"biliyorum aptal. Dışarıda neredeydin?" dedim sertçe.

Can kapıyı odanın kapısını açarken "ne bu şimdi? Ne zamandan beri sana hesap veriyorum?" deyip kapıyı çarpıp çıktı.

Bana hesap vermesini istememiştim. Sadece Doğa'nın yanında olmadığından emin olmak istiyordum.

Çünkü o insanları kolay manipüle edebilen bir kızdı ve Can'ın aklına boktan şeyler sokmasını istemiyordum.

Can'ın odasından çıkıp aşağı doğru "hazırlanın kahvaltıya gidiyoruz!" diye bağırıp hazırlanmak için odama girdim.

Eylül'de hemen arkamdan odaya girip Can'ın içeri dalma ihtimaline karşı kapıyı kilitlemişti.

Biz üstümüzü değiştirirken Can odanın kapısından içeri doğru "ben gelmiyorum. Bir arkadaşımla buluşacağım" diye seslenip gitmişti.

Bir işler karıştırdığına emindim. Onu suç üstü yakalayacaktım ancak bu gün değildi...








Eylül [GXG]♀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin