KENDİMDEN +18

YİRMİNCİ BÖLÜM

Herkese merhaba yeni bölümü gururla sunar. Aşırı severek, kah üzülüp kah kahrolarak yazdığımız bir bölüm oldu. Karakterler mutlu olmadığı için yazmak çok daha kolay oldu. Umarız beğenerek okur ve seversiniz.

Ve bir ilk, bölümden +18 sahne yok... (Supanallah...)

Yazım hataları olabilir, şimdiden kusura bakmayın.

Multide Cem, Atakan ve Maya üçlüsü var. (Cem'in kim olduğunu öğreneceksiniz)

Oy ve satır aralarına yorum atmayı unutmayın.

Eğer hala okumadıysanız diğer kitaplarımıza göz atmanızı öneririz.

İyi okumalar.

..................................................................

Günlerdir adam akıllı ders çalışamıyordum. Annemin ailesi resmen evimizi işgal etmişler ve yetmezmiş gibi odamı elimden almışlardı. Çocuk sesi, gereksiz yüksek sesle atılan kahkahalar, alttan alttan bana atılan laflar ve birbirlerinin arkalarından konuşup sahte sahte edilen samimiyetsiz sohbetlere canım yeterince sıkılmıştı. Hatta canıma o kadar çok tak etmişti ki kimseye haber vermeden Atakan ile konuşarak onun evine kaçmıştım.

Onunla kaldığım için o kadar mutlu ve o kadar eğleniyordu ki yüzünün gülmesi sadece bana bağlıymış gibi hissediyordum. Antrenmandan gelene kadar ders çalışıyordum, o geldikten sonra benim yemek denemelerimi bakıyor ve yememe kararı alarak dışarıdan sipariş veriyorduk. Sonrasında onun dosya incelemesi olduğunda ona yardım ediyordum ya da birlikte Regular Show izliyorduk. Daha doğrusu dizi ve film izlemek istemediğim için ben çizgi film açıyordum, Atakan ise bana uyum sağlıyordu.

Az önce de antrenmandan erken gelince birlikte yemek yapıp yemiştik. Şimdiyse duş aldığım için buhar olan aynayı elimle silip yüz temizleme jeliyle yüzümü yıkıyordum. Annemin dediğine göre akşam yemekten sonra evden herkes gidecekti ve odam bana kalacaktı bu yüzden eve gelebileceğimi söylemişti. Her ne kadar Atakan ile kalmayı istesem de artık ona da biraz ayıp ettiğimi düşünüyordum.

Sevgili olabilirdik ama kaldığım günden beri hiçbir şekilde benden para kabul etmemiş, sürekli kendisi alışveriş yapmıştı. Hatta test kitabı alacağım dediğimde de akşam eve gelirken almıştı ve parasını da almamıştı. İçim rahat etmediği için antrenmandan geldiğinde duşa girince cüzdanına hem kitap parası, hem de kendimce evinde uzun süre kaldığım için belli bir miktar para sıkıştırmıştım.

Aklıma cüzdanı geldiğinde dudaklarımdaki jeli umursamadan alt dudağımı dişleyerek gülümsememi bastırmaya çalıştım. Cüzdanında uyurken çektiği fotoğrafımı taşıyordu. Ne ara çıkarttı ne ara cüzdanında saklamaya başladı hiçbir fikrim yoktu ama birbirimize mesaj atmak yerine yazdığımız kısa notları da cüzdanında saklıyordu. Bir de dikkatimi çeken şey, kesinlikle nakit taşımıyordu.

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp iyice temizlendiğinden emin olduğum yüzümü köpükten arındırıp bornozumun koluna silerek banyodan çıktım. Atakan'ın yatak odasına hazırladığım onun kıyafetlerini üzerime geçirip ıslak saçlarımı kurutma gereksinimi hissetmeden havluya sararak salona doğru yürüdüm.

Atakan'ın dolabında her ne kadar kendi kıyafetlerim olsa da onun kıyafetlerini giymeyi daha çok seviyordum. Her kıyafetinde yıkanmış olsalar bile onun kokusu çok net bir şekilde algılanıyordu. Yine Atakan'ın eşofmanını giydiğim için belimden düşen eşofmanın iplerini tutarak salona girdim.

"Atakan bunu bağlar mısın?" diye sorduğumda düşünceli bir şekilde sehpanın üzerinde bakışlarını gezdiriyordu. "Atakan..." diye tekrar seslendim. İrkilerek başını hafifçe sallayıp oturduğu yerde dikleşti.