DOKUZUNCU BÖLÜM

19.3K 485 508
                                    

Biraz geciken ama yine uzun bir bölümü gururla sunar.

Çok eğlenerek yazdık. Umarım siz de eğlenir ve seversiniz

Yazım hataları olabilir bunun için şimdiden kusura bakmayın. 

Oy sınırı bu sefer 115 olmasına karar verdik.

Satır aralarına gelen yorumlar çok az lütfen okuyan herkes beğendiği sahne veya paragraf  hakkındaki görüşlerini bildirsin.

Aynı zamanda kitaplar hakkındaki duyurulardan haberdar olmak için beni takip edebilirsiniz. 😌

ÇALINTI kitabını hala okumadıysanız lütfen ona da bakın. Seveceğinizden eminim.

⚠️ ⚠️ Bölümde +18 sahne bulunmaktadır. Yaşı küçük olan veya oruç olan arkadaşlarım "DOKUNMAMA OYUNU" oynamaya başladıktan sonrası okumasın.

Herkese iyi okumalar ❤️

..............................................................

İstediğinizin olmamasından daha kötü bir şey varsa o da çok istediğinizin olmamasıdır. Aylardır çıksa da gitsem diye merak ettiğim film gelmiş, bu seferde günlerdir izlesem diye ağlamıştım. Şimdiyse filmin bugün vizyondan kalkacağını öğrendiğim için kendi kendime üzülüyordum. Normalde sinemaya para harcamayı saçma buluyordum ama bu filmi hemen izlemek istiyordum. Fragmanını izlediğim zaman üç gün boyunca etkisinden çıkamamış saatlerce ağlamıştım. Beni kahreden şeyleri çok seviyorum.

Film için seanslara baktığımda öğlen on iki ve akşam dokuz buçukta olduğunu gördüm. Elif ile plan yapmaya çalışsam da başarılı olmamıştım. Çünkü öğlen tam o saatte dersi başlıyordu ve akşam ise kuzeninin nişanına gidecekti. Batuhan ve Necati'yi rahatsız etmek istemiyordum, onların da vizeleri başladığı için ikisi birlikte ders çalışacak kadar önemsiyorlardı. Geriye kimse kalmadığı için boş boş sabahın dokuzunda etrafı izliyordum. Tek başıma da gidebilirdim ama bunu istemiyordum. Sosyal fobim vardı ve panik yapıyordum. Atakan olmadığını söylese bile olduğunu düşünüyordum.

Sosyal fobim olduğunu ben ve bu tahmini Atakan biliyordu. Evet, bunu şu ana kadar kimse anlamamıştı. Elif bile... Genelde tek olduğum zaman bunu sinirli ve agresif yüzümle kapatıyordum. Böylelikle insanlar soğuk olduğumu düşünüyorlardı. Aslında eften püften şeylere ağlayacak kadar duygusaldım. Ya da salak...

Nefesimi üzüntüyle üfleyerek yüz üstü yattığım yatağımdan dönüp sırt üstü uzanmaya başlamıştım. Yeni bir haftaya başlamıştık. Annemin bugün 24 saatlik nöbeti vardı. Babamınsa okulunun ayarladığı gezi için uzun bir yolculuğu. Hemen hemen iki gün boyunca kardeşimle baş başa kalacaktık. Bu durumdan şikayetçi değildim çünkü kardeşim yaramaz bir çocuk değildi. Aksine sakin ve uslu bir çocuktu.

Evde kimse olmayacağı için ve Doğu okuldan geleceği için kütüphaneye gitme işini rafa kaldırmıştım. Bildiğim kadarıyla bugün antrenmanı da yoktu. Beraber çizgi film izleyip pizza partisi yapabilirdik.

Karnımın üstüne bıraktığım telefonum kısa bir şekilde titredi. Ekrana kaldırıp baktığımda mesaj atan kişinin Atakan olduğunu görünce dudaklarım istemsiz bir şekilde yukarı doğru kıvrıldı. Onunla en son arkadaşlarımla buluştuğum zaman karşılaşmıştım. Bir haftadır evden çıkmayıp ders çalışarak regl dönemi savsakladığım derslerimin açığını kapatmaya çalışıyordum. Onunlaysa sürekli mesajlaşıyor ve birbirimize saçma sapan fotoğraflar atarak eğleniyorduk. Bir keresinde yanlışlıkla attığını iddia ederek -bana pek inandırıcı gelmemişti- kaslarının fotoğrafını atmıştı. Şikayetçi değilim çünkü onlara hayrandım. Evet, bir sapık gibi Atakan'ın Instagram hikayelerinden ve gönderilerinden kaslarına bakıyordum. Yakınlaştırıp sanki gerçekte görmemişim gibi şaşırarak inceliyordum.

KENDİMDEN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin