KENDİMDEN +18

İKİNCİ BÖLÜM

Merhaba ballarım, düzenlenmiş ikinci bölümle karşınızdayız. Umarım bu bölümü de beğenirsiniz. Bence eskisinden daha iyi oldu. Atakan ve Maya'nın birden gerçekleşen ilişkisini biraz daha olaylı yazmaya çalışıyoruz.

Yazım hataları için şimdiden özür diliyorum.

Oy sınırım yok. Lütfen okuyan arkadaş oy vermediyse versin :(

100 tane yorum istiyorum. Bu bir sınır değil, fikirlerinizi merak ediyorum.

Multide Atakancığım var. YENİİİİ...

Tekrardan umarım beğenirsiniz. İyi okumalar ❤️❤️❤️

....................................................................

Zaman yavaşlamıştı. Burada daha çok kalmamı istiyormuş gibi bir türlü geçmeyen dakikaları duvardaki saate bakarak takip ediyordum. Doğu'nun ısrarı yüzünden şu an Atakan'ın ofis diye bahsettiği odada üçümüz ayrı ayrı işlerle uğraşarak bekliyorduk. Akrep hareket ederek tam beş dakikayı geçtiğinde nefesimi üfledim. Yelkovanı gözlerimle takip ediyordum. Sanırım odada ben hariç herkes gayet memnundu. Normalde bu durumu sorun edeceğimi sanmıyordum fakat Atakan'ın sevgilisi olduğu halde benimle flört etmeye çalışması hiç hoşuma gitmemişti.

Yelkovan bir dakikayı daha tamamladığında gözlerimi devirdim. Zaman resmen geçmiyordu. Dolap kapakları çarpınca refleks olarak bakışlarımı o tarafa çevirdim. Atakan sırıtarak bana baktığında tepki vermeden saate bakmaya devam ettim. Benimle neden eğlendiğini hala anlamamıştım. Belki verdiğim tepkiler komik geliyordur, emin değildim.

Önümden geçen Atakan'a bakmamak için kendime söz verirken saate odaklanmaya çalıştım. Aklıma soyunma odasındaki görüntüler gelince sağ dizimde olan sağ elimle dizimi sıkmaya başladım. Göğüsündeki morartılar, boynundakiler, çıplak vücudu... Sevgilisiyle hoş dakikalar geçirdiği açıktı. Ve bu konuda ikisinin de fazlasıyla tecrübeli olduğu. Öksürük sesinin ardından Atakan'ı sesini duydum.

"Saatle bir sorunun mu var?" yüzüne bayık bakış atıp tekrar saate döndüm.

"Zamanın geçmesini bekliyorum. Yapacak daha iyi bir işim yok." yavaş adımlarla yanıma yaklaşıp tam önümde dizlerini kırarak çömeldi. Çarpık bir gülüş atıp

"Bir şeyler içmek ister misin?" dediğinde sesindeki muzipliği hissedebiliyordum. Aramızaki mesafeyi hala anlamamış mıydı? Soğuk yaptığımı daha nasıl belli edebilirdim?

"İstemem."  Teşekkür ederim diye içimden geçirdim. Havalanan kaşlarıyla şaşkınlığını gizleme gereği duymuyordu. Diliyle dudaklarını ıslatıp dirseklerini dizlerine dayarken ellerini birleştirdi.

"Emin misin?" gözlerine baktıktan sonra tekrar saate baktım. Cevap vermeyecektim. Çünkü cevap verdikçe kendisiyle konuşturacak bir şeyler söylüyordu. Ama fazlasıyla da susamıştım.Onunla şu an gerçekten konuşmak istemiyordum. Gözümdeki imajı tamamen yerlerdeydi. Montumla oturduğum için ve içeride klima çalıştığı için fazlasıyla mayışmıştım. Olan uykum gitgide artıyordu. Atakan'a bakarken arkama yaslandım.

"Soğuk su var mı?" eliyle bir dakika işareti yaparak yerinden doğruldu. Ofisin içinde bulunan kahverengi kapıyı açıp kapatmadan içeri girdi. Birkaç tıkırtıdan sonra başını olumsuz anlamda sallayıp