YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM

12.1K 452 474
                                    

Herkese merhaba, yepisyeni bölüm ile karşınızdayız. Umarım beğenirsiniz. Şahsen yine çok beğenerek yazdık.

İlk başlarda çok mutlu olmadıklarından yazması kolay oldu. Sonra yine mutlu oldular ondan bir türlü yazamadık.

Yazım hataları için şimdiden kusura bakmayın.

Satır aralarına yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın.

Eğer hala diğer kitaplarımızı okumadıysanız onlara da göz atmanızı rica ederiz.

Multide Maya ve Atakan çifti var❤️‍🔥❤️

İyi okumalar...

..................................................................

Ne kadar süredir evden çıkmadığımı bilmiyordum. Ne ders çalışabiliyordum, ne de yataktan kalkabiliyordum. O kadar mutsuz ve bitik hissediyordum ki kendimi hiçbir şey yapmadan sadece yatmak istiyordum. Tamamen boşluktaydım ve onu sanırım kolay kolay dolduramayacaktım. Bu zamana kadar eksik olan parçamı zar zor tamamlamış şimdi yine kaybetmiş gibi hissediyordum. İnsanın en çaresiz olduğu durumun içinde miydim? Sevdiği insanı bir aptallıkla kaybeden insanlar arasına katılmıştım. Kendimi bu kadar salak, çaresiz, kırgın ve sinirli hissetmem durumu daha da karmaşık hale getiriyordu.

Ne hissedeceğimi o kadar çok şaşırmış bir durumdaydım ki ağlarken gülüyordum, gülerken bir anda sinirleniyor, sonra sinirimde haksız olduğumu düşünerek ağlamaya devam ediyordum. Necati'nin yanından eve geldikten sonra, şu ana kadar her gün, her saniye ağlamıştım. Adam akıllı uyuyamadığım ve yemek yemediğim için ayağa kalktığımda resmen dünyam tersine dönüyordu.

Bu duygu karmaşılığının nedeni elbette belliydi ve tek bir cevabı vardı, Atakan... Gerçekten tek cevabı oydu. Necati ile konuştuktan sonra Cem üzerine düşünmeyi bırakmıştım çünkü Necati haklıydı. Cem bir şekilde onunla tekrar birlikte olacağıma inanacaktı, her ne söylersem söyleyeyim asla ayrıldığımızı kabul etmeyecekti. Ara verdik zırvalıklarına kendini inandırarak, kendi içinde umut beslemeye devam edecekti. Ona sevgilim olduğunu söylemem, hatta mutlu olduğumu söylemem bile gerekiyordu ama yapamamıştım. Kalbinin kırıldığını acı çekerek anlatmasının üstüne bir tekme daha atar gibi Atakan'dan bahsedemezdim. Atakan'ın her zaman söylediği gibi kendi bildiğim doğruyu yapmaya çalışıyordum.

Tabii bu doğruyu yaparken Atakan'ın duygularını göz ardı etmiştim. Sakinliğinin yerini alan öfkesinin sebebi bendim. Gözlerinin etrafının kızarmasını sebebi bendim. Üzüntüden yüzünde oluşan gülümsemenin sebebi bendim. Kırılan kalbinin sebebi bendim ve güvenmediğini belli edecek şekilde kalbimi acıtmaya çalışmasının sebebi de bendim. Bu sebeplerin hepsi benken ona kızamıyordum. Tamam, kızıyordum, yalan söyledim. Hatta ona üzüldüğüm kadar öfkeliydim.

Ona haksız olduğunu düşündüğüm için öfkeli değildim. Ona beni anlayamadığı için öfkeliydim. Yalan söylemeye çalışmam veya belli bir süre ondan bu durumu gizlemeye çalışmamı doğru bulmuyordum ama biraz da olsa bu konuda haklı olduğumu düşünüyordum. Kıskançlığı ve öfkesi beni anlamayı reddettiği için ona öfkeliydim. Güvendiğini söylemeyerek canımı acıttığı için öfkeliydim ve bunu tamamen kırmak için yaptığına kendimi inandırmaya çalışıyordum.

Gerçekten güvenmese bu kadar kısa süre içinde ilerleyen ilişkimiz olamazdı. Buna inanmaya kendimi deli gibi ikna etmeye çalışsam da aklıma sürekli Atakan'ın beni bilerek incitmek istemeyeceğini anımsıyordum. O bana kıyamazdı. Bunu sürekli kendisini de dile getiriyordu. Hatta şu an yemek yemediğimi öğrense gidip yemek yapıp zorla yedirir üstüne bir araba dolusu yemek yemediğim ile alakalı sitem de bulunurdu.

KENDİMDEN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin