OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM

6.4K 356 327
                                    

Herkese merhaba arkadaşlar yepisyeni bir bölüm ve çok geciken bir bölüm. Umarım beklediğinize değmiş olan bir bölüm olmuştur.

Bölüme geçmeden önce çok fazla düşen oy ve yorumdan bahsetmek istiyorum. Bölümleri geciktirdiğim için kusura bakmayın ama bu emek olmadığı anlamına gelmiyor. Lütfen satır aralarına yorum yapmayı unutmayın. Oy atmayı eksik etmeyin.

Yazım hataları olabilir, şimdiden kusura bakmayın.

Multide canım aşkım Atakan ❤️

İyi okumalar❤️❤️❤️

..............................................................

ATAKAN'IN AĞZINDAN...

Aklımın ermeye başladığı andan itibaren kendim dışında hayatımdaki herkesle ilgilenmiştim. Dertleri, mutlulukları, sorunları aklınıza gelebilecek her anda yanlarında buldukları ilk kişiydim. Hiçbir zaman bundan şikayetçi olmasam da artık bir şeylerin farkına vararak kendimi ön planda tutup ona göre yaşamaya başladığım an hayatımda güzel bir değişiklik olmuştu. Maya...

Birbirimizi tanımaya ve yakınlaşmaya başladığımız ilk andan beri kendimi ön planda tutmalıyım zırvalıklarını bir kenara bırakarak hayatımın yaşam merkezinin tam ortasına onu koymuştum. Şikayetçi değildim. Her an, her saniye yanında olmayı ve hatta yanımda olmasını istiyordum. Benimle gülsün, benimle eğlesin, benimle üzülsün. Ne yapıyorsak beraber yapalım istiyordum.

Dün gece evinde, yatağında tek başına ağladığını görmesem bile bilmek içimi sıksa da tek kalmayı istemesine saygı duymaktan daha fazlasını yapamamıştım. Üzüldüğünü, kendini kahrettiğini bildiğim her an bunun sebebinin babası olduğunu bilerek tüm gece uyumayıp Maya'yı üzdüğü için adama küfür etmeden duramamıştım. Ben, Maya'ya dokunmaya kıyamıyordum. Biraz sesimi yükseltsem içime dert oluyordu ama o adam hiç umursamadan yavrumu hem uykusuz bırakmış hem de tüm gece ağlamasına sebep olmuştu.

Maya'nın bu kadar çok çabalayıp hiç sayılmasına canımın ne kadar sıkıldığını anlatacak kelimeler bulamıyordum. Ailesinin içine dahil olabilmek için çabalamasıysa daha ironik geliyordu. Kulağa şaka gibi gelse de değildi, gerçekti ve üzücüydü. Beni sıfırdan tanımasına rağmen ilişkimiz için sanırım bu kadar çabalamamıştı, elbette şikayetçi değildim. Zaten çaba göstermesine gerek bile kalmadan omdan oldukça etkileniyordum ve çabaya gerek bile yoktu.

Tüm bunların yanı sıra oldukça hasar bırakıcı bir durumdu. Sürekli suçluluk duygusu, içe kapanık olma, anksiyete, sosyalfobi gibi birçok kaygının temelini yüksek bir ihtimalle bu neden oluşturuyordu. Konuşurken sürekli kelimelerini sakınması, bir şey anlatırsa insanları bunaltacağını düşünmesi, sürekli kendinde bir hata aramasının tek sebebi bu durumlar olmasa da bir katkısı olduğuna emindim.

Düşüncelerimi bölen bir sis bulutu gibi Maya'nın bugünkü hali gözlerimin önüne geldiğinde kalbimde bir sızı hissettim. Ağlamaktan şişen gözleri, solmuş yüzü, üzüldüğü için yemek yiyememesini görmek beni bitiriyordu. Hatta sanki ömrümün katsayısı azalıyor gibi hissediyordum. Aklım almıyordu, ben ona bu kadar kıyamıyorken babası nasıl böyle davranabilirdi?

Ellerimin arasındaki havluyu saçlarımda gezdirmeyi bırakıp çıplak sırtımı soğuk fayansa yaslayarak derin bir nefes aldım. Antrenmanım biter bitmez kendimi soğuk suyun altına atarak Maya'nın yanına daha hızlı gitmeyi düşünsem de Taner abi öyle bir yormuştu ki hareket edecek hali şu an kendimde zor buluyordum. Aslına bakılırsa bekleme nedenim yüzümdeki yorgunluğu silmeye çalışmaktı çünkü Maya'nın bu sefer buna kafa yoracağını biliyordum.

KENDİMDEN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin